Güncelleme Tarihi:
Çok aktif bir çocukluk dönemi geçiren Kırca, ilk görme engelli olduğunu anladığı anı şöyle anlatıyor: ‘’ Üç yaşındaydım, yaşımın küçük olmasına rağmen bu sahneyi hayatım boyunca hep çok net hatırladım. Babam ilk bisikletimi almıştı, eve geldiğinde beni bisikletin yanına götürdü. Ne olduğunu tam göremesem de, içimin içeme sığmadığı bir sevinç yaşıyordum. O ana kadar hiç görme engelimin olduğunu fark etmemiştim sanırım. O ilk anda bir şeylerin ters gittiğini anladım. Çocuk aklıyla herkesin sizin gibi gördüğünü sanıyorsunuz aslında. Mahallede arkadaşlarımla oyun oynarken bazıları bana sataşıyor, ‘’kör’’ diye dalga geçiyorlardı. Ne olduğunu bilmesem de onları yakalayıp dövüyordum (kocaman gülümsüyor bunu söylerken). Engelim yüzünden hiçbir zaman eve kapanmadım, toplumdan ayrılmadım. Okul çağım geldiğinde, görme engellilere özel bir yatılı okula başladım ve ailemden ayrıldım. Bu hayatımın en zor dönemlerinden biriydi… Birinci yılda bir ve ikinci sınıfı bitirdim. Sonrası çok hızlı ilerledi. Bağlama çalmaya başladım, satranç oynadım, tiyatro festivallerinde rol aldım... 8. sınıfta kodlaması tamamen kendime ait ilk web sitemi yayına aldım.
Liseyi yabancı dil bölümünde okudum. Lise yıllarım da tıpkı ilköğretim dönemi gibi bana çok şey kattı. Okuduğum Muğla Anadolu Lisesinin konser ve korolarında görev aldım, okul başkanlığı yaptım ve lise son sınıfta Çizgi telekomünikasyon'da çalışmaya başladım.
Okan Üniversitesinin İlk Görme Engelli Öğrencisi!
2011 yılında Okan Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünü tam burslu olarak kazandım. Üniversite hayatım devam ederken sosyal medya uzmanlığından, sunucu ve network kurulumuna kadar birçok işte aktif görev aldım, iş sebebiyle yurtdışı seyahatlerine çıktım. Digital Age ve Big-tent gibi konferanslara katıldım. Teknoloji ve yazılım ile aram hep çok iyiydi, görme engelime rağmen metni sese dönüştürebilen yardımcı teknolojilerle her işlemi yapabiliyordum. Eğitimim devam ederken Okan Üniversitesi, Natro, Avea gibi kurumlarda çalışma imkanı buldum. Dünya teknoloji devi olan Apple'ın benimle iletişime geçmesiyle birlikte, hayatımda yepyeni bir sayfa açıldı. Yapılan görüşmeler neticesinde, Türkiye'de açılan ilk Apple Store'un ilk çalışanlarından birisi oldum. Şu an kurduğum Home Studio'da Mix ve Mastering bilgimi geliştirmeye devam ediyor, açık kaynak kodlu yazılımlar için çeviriler yapıyor ve gönüllülük esasına dayanan çeşitli projelerde yer alıyorum
Apple dahil olmak üzere, çalıştığım hiçbir kurumda engelli kadrosu ile yer almadım.
Siz İnsanlar Üzerinde Nasıl Bir Algı Bırakmak İsterseniz Öyle Hatırlanırsınız!
Eğitim hayatımda, sosyal ve iş yaşantımda asla engelimi öne sürmedim, bunu mümkün olduğunca insanlara az hissettirmeye çalıştım. Çünkü birçok şeyi başarabileceğimi biliyordum. Kendime inanıyor ve güveniyordum. Eğer engelli bir bireyseniz, evet hayatın sizi zorlayabileceği anlar olacaktır; ama bunları düşünüp eve kapanmak, hayattan kendinizi soyutlamak kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük olacaktır.
Gönül Gözünüzün Hep Açık Olduğu Bir Ömür Diliyorum!
Bir sürü zorluk ile karşılaşıyorsunuz, engeller her yerde karşınıza çıkıyor ama siz öncelikle başarmayı hedeflemelisiniz. Kendinize inanır ve hedeflerinizi belirlerseniz, hiçbir engel karşınızda duramaz. Beyaz baston körler haftası nedeniyle, görme engelli veya başka engeli olan kişilere şunu söylemek istiyorum. Eğer gerçekten isterseniz başarmama ihtimaliniz yok! Ben çok az ışık gören biri olarak dünya devleri için çalıştım. Siz de yapabilirsiniz, yapmalısınız da! Her şeye rağmen yaşamak çok güzel!’’ açıklamalarını yaptı.
Okan Üniversitesi Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalık Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Bostancı’ya Tavuk Karası Hastalığını Sorduk,
Dr. Bostancı; ‘’Retinitis Pigmentosa, ya da halk arasında bilinen adı ile tavuk karası veya gece körlüğü hastalığı, özellikle çevresel görme alanının, gece görme keskinliğinin ve karanlık-aydınlık adaptasyonunun bozulması ile seyreden ve görme kaybı ile sonuçlanabilen ilerleyici genetik bir rahatsızlıktır. Hastalığın sebebi, görmeyi sağlayan ışığa duyarlı retina tabakasındaki hücrelerin harabiyeti olup zamanla, çevresel görmedeki bozulma merkezi görmeyi de etkiler hale gelebilir. Hastalığın başlangıç yaşı ve ilerleme hızı değişik Retinitis Pigmentosa tipleri arasında farklılık göstermektedir. Hastalığın daha hafif olan tipinde, etkilenen kişiler orta yaşlara kadar nispeten iyi merkezi görme keskinliğine sahip olabilir iken, daha hızlı ve agresif ilerleyen tiplerinde kişiler erken yaşlarda görme kaybı yaşayabilirler.
Retinitis pigmentosa tanısı, göz doktoru tarafından yapılacak detaylı göz dibi muayenesinde tipik retina değişikliklerinin saptanması ile konulur. Retinada pigment kümeleşmesi, retina kan damarlarında incelme ve görme sinirinin soluklaşması ile giden bu rahatsızlığın tespitinden itibaren hastaların düzenli aralıklarla muayene edilmesi gereklidir. Hastaların takibi esnasında göz dibi muayenesine ek olarak görme alanı testi, elektofizyolojik testler ve anjiyografi gibi daha özellikli testlerden faydalanılabilir.’’ Dedi.
Düzenli Muayene Önemli!
Dr. Bostancı; ‘’Retinitis Pigmentosa’nın yaygın kullanımda olan standart bir tedavisi bulunmamakla beraber konuyla ilgili sürdürülmekte olan bir dizi genetik, laboratuvar, kök hücre ve implant çalışması mevcuttur. Hastalığın tespitinden itibaren kişilere verilecek genetik danışmanlığın hastalığın ailevi geçişi ve ilerleme hızı açısından yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Retinitis Pigmentosa’lı hastaların düzenli göz muayenesi olarak, mevcut kırma kusurlarının gözlük ile düzeltilmesinin ve bu hastalığa eşlik edebilecek erken başlangıçlı katarakt, göz tansiyonu, maküla ödemi gibi problemlerin tedavi edilmesinin kişinin görme potansiyelinin arttırılması açısından önem arz ettiği bilinmektedir. ‘’ açıklamasını yaptı.