Güncelleme Tarihi:
Neresine düştün sen bu düşün? Toparlan artık!
NE ZAMAN DÖNMEYECEĞİM?
Sana içimden şiirler biriktirdim. Her şair gibi yanılmayı umarak bir gün. Sana içimden ev tuttum. Badanası bozuk, sıvası çatlak ama 1+1, biz gibi. Toplasan iki edeceğiz belki ama kimsenin toplamaya yüzü yok ki bir gece öncesini. Ne diyordum? Sana içimden bir tatil planladım. Dört tarafı siyah manzaralı. Dört tarafı, duaları bir türlü tutmayan avuç yarası. Haklısın, geçen gün de söylemiştim. Şiir çoktan bitti belki ama olsun. Ben sana içimden konserler verdim. Şiirime şarkılar tuttum. Kalbim patlayıncaya kadar alkışladım seni. Bak gördün mü yine sen demişim. Sana bir gün “Ben” demeyi diliyorum. Ama şimdi gitmem gerek. Aslında biraz daha oyalanmayı istedim kelimelerle fakat vakit epey geç olmuş. Beni buralardan, pardon buralar demişim, beni senden alıp uzaklara götürecek servis birazdan gelir. Belki binmem ama mutlaka giderim senden.
HİÇ GİDİLMEMİŞ YOL
Keşkeli cümleleri sahiplenmeyi bırakıyorum. Hani o gece eğilip kulağıma söylemiştin ya, “tutmazsan düşerim” diye. Kulağım hala sarhoş sesinden ama bırakmam seni. Bir sokak arasında seninle kaybolmayı sevdiğim gibi sevdim bu defa kendimi. Bir gün tesadüfen karşılaşmayı umduğum kendimi buldum sende. Şimdi sen ister gel ister gelme benimle ama ben bu yola çıkacağım.
Birazdan beni senden alıp çok uzaklara götürecek arabanın kapısını açıp binmeyeceğim. Biletimi otogardan almayacağım.
Koltuk numaramı telefon numarası diye kaydedeceğim son aramalara.
Çay, kahve servisi yapan çocukla asla konuşmayacağım. Çayı gösterip kahveyi isteyeceğim.
İlk molamızı birazdan vereceğimizi söyleyen şoförün sesini kısacağım.
Bozuk olan koltuk televizyonunda en sevdiğim dizinin başlamasını bekleyeceğim.
İhtiyaç molası diyecekler adına ben ihtiyacım olmadığını söyleyeceğim.
Kendimi unutacağım mola verdiğimiz tesislerde.
Sonra tekrar yola çıkacağım benim olmayan koltuk numarasında.
Sonra, sonrası Ege be!
Güneşin içimden doğup yine içime battığı. Sahi, dün yine batmış güneş, canın acıdı mı senin de?
Birazdan beni senden alıp Ege’nin kıyılarına bırakacak otobüsten inmeyeceğim.
Sabahın 6’sı olmuş olacak benim umurumda olmayan bir zaman diliminde.
Otogardan evin önüne giden minibüse binmeyip el sallayacağım yolculara.
Beni bu sıcak Ege sabahından gelip almanı beklemeyeceğim.
Çünkü eğer beklersen mutlaka sana dönmeyi düşünüyorum.
Çünkü eğer istersen, seni çok seveceğimi biliyorum.
GÜNAYDIN AŞK
Neresine düştüm bu düşün bilmiyorum ama toparlayacağım. İğneyi de çuvaldızı da duvarlara saplayacağım. Kimsenin canı acımasın diye kedileri eve alacağım. Zihnimin leş kokan yerlerinde kıyı köşe temizliği yapacağım. Havaların daha da ısınacağını söylemeye utanmayan meteorolojiyi arayıp pizza siparişi vereceğim. Merak etme, kendime çok iyi bakacağım. Ve hiç şüphen olmasın bize çok iyi bakacağım.
Ama önce gitmeliyim. Sana geldiğim benden, bana rastladığın senden uzaklaştık. Bir gidip kendime, bize gelmeliyim. Ayağının dibine düştüğüm bu yarayı iyileştirmeden dönmeyeceğim. Şu fuzuli sükûnetten geriye çok anlatarak döneceğim. Kendimi senin yanına bırakıyorum. Utanmadan yaşayacağımız kışlar için bu yaz senden gideceğim.
Döndüğümde “Biz” oluruz umuduyla,
Sayın yolcularımız, yolculuk süresince lütfen ayakkabılarınızı çıkartmayın, tanımadığınız yolculardan yiyecek ve içecek kabul etmeyin aksi taktirde sonuçlarından firmamız sorumlu değildir. Molalardan sonra kendi koltuğunuza oturun, teşekkür eder, iyi yolculuklar dileriz.
Yazan: Tuğba Badal