Güncelleme Tarihi:
Aslında röportajlara klasik olarak, bu yolculuk nasıl başladı diye sorarak giriş yapıyoruz ama tabii durum senin için biraz farklı. Nasıl başladığını bilmek için babanı tanımak yeterli. Yine de soruyu şöyle sorarsak okuyucularımız için açıklayıcı olacaktır: Böyle bir babanın bulunduğu ev nasıl bir evdi? Çocukluğuna dair hatırladığın ve “işte o gün sesimin güzel olduğu anlaşıldı” ya da “işte o gün ben de bu yolda yürümeye ikna oldum” dediğin bir anı, hatıra var mı?
Aslında ben babamı ortaokulun sonlarına doğru tanımaya başladım. Caz yolculuğum 13 yaşında, Ray Charles filmini izlemem ile başladı. O günden sonra basitçe anlatmak gerekirse arama motoruna Blues ve Blues kökenli her şeyin ismini ve cismini yazıp arattırdım. Ve bana babamın hediye ettiği elektro gitar ile bunları pekiştirme şansı buldum. Özellikle üstünde isminin yazılı olduğu bir elektro gitarın varsa sanki bunu yapmak vahiy gibi geldi. Özetle şunu söyleyebiliriz ki, sekizinci sınıf yılında babamla geçirdiğimiz anlar unutulmaz ve bir o kadar da önemli zamanlardı. Hatta ilk bestem "Vay be"yi onunla beraber yapmıştık. O zamandan sonra kendi müziğimi ve kendi yolumu çizmeye başladım. Zaten kimsenin üzerime gelmesine gerek kalmadı. Her şey doğaçlama gelişti. Her sahnemde olduğu gibi...
Şimdi konserler başladı ve yavaş yavaş sesin duyulmaya başlıyor. Müzik kariyerin için planın nedir, kendini tarz olarak nereye konumlandırıyorsun?
Kendimi bir tarzda konumlandırmak yanlış olur. Çünkü benim yaptığım tarz, yeni gelişen bir tarz. Şu an buna underground müzik diyorlar. Lakin unutmamak gerekir ki Seattle’dan patlayan Grunge müzik, Kurt Kobain ve Bronx'un yıkıntılarından doğan Hip Hop müzik ve Woodstock’ın unutulmaz saykodelik rockçısı Jimi Hendrix de underground müzik yapıyorlardı. Ve bir zaman sonra pop diye kısalttığımız popüler müziğe dönüştüler. Kim bilir belki de benim tarzım bir gün "pop müzik" diye adlandırdığımız şeyin tanımı olur. Benim şu andaki tek isteğim, "İnsanlara kendimi nasıl en doğal halimle sunabilirim"'i düşünmek.
Baban komple bir sanatçıydı. Ama biz onun enstrümanistliğini bir adım önde diye hatırlıyoruz daima. Vokal yeteneğinle bilhassa övgü alıyorsun. Senin için durum nedir?
Küçüklüğümden beri babam kadar iyi bir performans gitaristi olamayacağımı biliyordum. Yani en azından bunu hissedebiliyordum, farklı bir yönüm olduğunu biliyordum. Fakat bundan 4 sene önce insanların gitarımdan çok benim sesimi takdir edeceklerini söyleselerdi inanmazdım. Tabii ki her şey istediğimiz gibi olmuyor, ama şu an şikayetçi de değilim açıkçası... Hatta bazen benim şarkı çalıp söylememden daha çok, sahnedeki gülüşümü ve enerjimi sevdiklerini düşünüyorum. Yani gerçekten hem bir vokal dinliyorlar hem de bir insanın yapmayı sevdiği işi yaparken seyrediyorlar gibi geliyor bana.
Sokak müzisyenliği yapıyordun şimdi sahne de alıyorsun. Sokakta çalan birçok insan, oranın bambaşka bir tadı olduğundan bahsediyor. Sen ne düşünüyorsun?
Sokakta çok genç yaşta müzik yaparak insanlarla iletişim kurmamın bana çok şey kattığını düşünüyorum. Sokak ile iletişim kurarak büyürsen halkını tanırsın. Halkını tanırsan, halkına sadece müziğinle değil kalbindeki sesinle de hitap etmen gerektiğini öğrenirsin. Onların sevdiği şeyleri de kendi yolunla yaparsan, ilk defa duyduğu ve bilmediği şeyler olsa bile kazandığın saygı nedeniyle seni ilgiyle dinlerler. Onlara, onlardan biri olduğunu ve sahnenin hepimizin olduğunu hissettirmen gerekir. İşte o zaman ne çaldığının pek bir önemi yoktur. Önemli olan günün sonunda kaç insanın daha seni bu yolda kalpten desteklediğidir. Sokak olmasaydı ben, ben olamazdım.
Yakın gelecekte bizleri haberdar etmek istediğin ne tür planlar, etkinlikler, konserler var? Albüm, diye sormak için çok mu erken mesela?
Çoğu insanın ve benim kanaatimce, internet ve sosyal medyayı bir yeni çağ çocuğu olarak en iyi şekilde kullanmaya çalışıyorum. Bir senedir aktif olarak kullanıyorum ve bir sene sonunda Hürriyet Kampüs ile ikinci röportajımı yapıyorum. Bence bu konuda fena değilim :)
Albüm için parçalarım hazır. Hepsinin söz ve bestesi bana ait. Hatta biraz zorlarsak iki, hatta üç albüm bile çıkarırız. Kimse merak etmesin, hepimiz muradımıza ereceğiz. Her şeyin bir zamanı var ve o zaman çok yakında…
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı
Fotoğraflar: İdil Dilber