Güncelleme Tarihi:
Üniversitelerin moda tasarım bölümlerini şöyle bir taradığımızda erkek öğrenci sayısının oldukça düşük olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan da birçok başarılı erkek modacıdan bahsetmek mümkün. Size göre bunun nedeni nedir?
Aslında bu durumun toplumsal bir öğretiden ibaret olduğunu düşünüyorum. Nasıl mühendislik erkeklere daha uygun, sert bir bölüm olarak görülüyorsa moda tasarımı bölümü de genel olarak naif bir bölümmüş de kadınlara daha uygunmuş gibi düşünülüyor. İşin garip tarafı ise, istatistiklere bakıldığında moda tasarım bölümünde erkekler, mühendislik bölümünde kadınlar daha başarılı oluyor. Bu yanlış algıdan kaynaklı olarak, şu an adından söz ettiren birçok erkek tasarımcı moda bölümü okumamış, sonradan bu alana yönelmiş, yani alaylı dediğimiz kesim. Sonradan seminerler ya da eğitimlerle bu açığı kapamaya çalışıyorlar. Önemli olan ne istediğini bilmek ve hayalindeki işin cinsiyeti olmaz diyerek, kendini özgürleştirmek.
Sizin modacı olma, bu yönde bir kariyer planı yapma kararınız nasıl şekillendi peki?
Ayakkabı üzerine profesyonelleşmiş aile şirketinde üretim planlama bölümünün desteğe ihtiyaç olduğundan, üniversitenin endüstri mühendisliği bölümünü okumak durumunda kaldım. Çocukluktan beri okurken bir yandan da aile fabrikasında işçi olarak çalışmaktaydım. Pek de parlak bir öğrenci olmadığımdan, okulu dondurup Çin’deki fabrikamızın üretim planlama kısmında görev almaya gittim. Çin’deki iki yıllık görevim sırasında, ileride hayatımın dönüm noktasını oluşturacak, dünyaca ünlü markaların nasıl seri üretim yapıp, daha çok kazanma uğruna tasarımlardan uzaklaştığını ve bundan dolayı gittikçe birbirine benzeyen tasarımların ortaya çıktığını gördüm. Bunu bir fırsata çevirmem gerektiğini düşünüp, bir ay içerisinde toparlanıp Türkiye’ye döndüm. Bir buçuk yılda dondurduğum okulumu bitirip, yapacağım markanın logosunu, kurumsal çizgisini tarzını ve ne üzerine olması gerektiğini kararlaştırdım. Hedef büyüktü. Ama imkansız değildi. Hedef ne kadar büyükse, yolunu o kadar aydınlatır. Kutup yıldızının yön belirlemek için kullanılması gibi.
Hangi yolu kullanacağım belliydi. En iyi bildiğim işle başlamalıydım. Yani Ayakkabı. Bu noktada üretim sektöründen modacı olma adımını atmış oldum. Çocukluktan gelen bir çizim yeteneğim vardı. Bu yeteneğimi doğru yönlendirerek özel bir ayakkabı koleksiyonu tasarlamaya başladım. Türkiye’de, erkek ayakkabı sektöründe alışılmışın dışındaki renkleri kullanma cesaretini gösteren ilk kişiydim.
Tabii ki ilk yaptığım işlerde birçok hüsranla karşılaştım ama asla yılmadım. Moda dediğimiz şey sevginin bir tık yukarısında, aşkın bir tık altındadır bence. “İnsan ne kadar gönül verirse o kadar güzel şeyler çıkar ortaya” düşüncesiyle yaptıklarımı sosyal medya aracılığıyla benimle aynı düşünceye sahip insanlara sundum. Dönemin en iyi erkek moda blog sayfaları ürünlerimi fark etti ve bana sosyal medyada destek verdi.
Maddi kaynağı nereden buldum diye soracak olursanız, “Ah o melborne kırmızısı BMW 3.20i arabam” derim. Sattığım arabayı sermaye yapıp internet sitesi ve tasarımlarımı yaptırdım. O gece hesabımda son 20 TL kalana kadar harcadım. Ve ne mutlu ki, sabah güneşi sürprizlerle dolu. Ertesi gün tasarımlarım, yani ilk sermayem nakite dönmeye başladı. Çok kısa bir süre sonunda hesabımdaki para bin katına çıktı.
Hedef:
Dünyada, özellikle modanın merkezi İtalya’da, Türkiye’nin bir markasıyla bayrağımızı dalgalandırmak. Şu an birçok Avrupa ülkesinde, moda alanında Türkiye’nin bayrağını diğer ülkelerin bayraklarıyla yan yana dalgalandırıyoruz. Yeni Dünya’da, Türkiye için herkes kendi becerilerini aynı hedefe çevirmeli.
Moda, zihinlerde genellikle kadınlar üzerinden kodlanmış bir alan. Siz erkek modasıyla ilgileniyorsunuz. Erkek kreasyonu çıkarmanın avantajları ve dezavantajları ve sizin bu tercihinizin sebepleri neler?
Bence her ne kadar yaptığımız iş erkek modası olsa da, erkekler açısından da moda, kadınlar içindir zaten. Kadın diğer kadınlardan daha iyi görünmek için giyinir, erkek ise beğendiği kadının kendisini beğenmesi için. Erkekler neden hala bir kadın ile alışverişe çıkmayı tercih eder düşündünüz mü? Moda eşittir kadın aslında. Bu nedenle kadınlara atfedilmesi doğru ama modayı yalnızca kadınların kullandığı algısı yanlış. Kadının beğenebileceği tasarımlar yapmak zordur. Bu işin dezavantajı kadının beğenebileceği tasarımlar yapmanın güçlüğü iken beğenilen tasarımlar oluşturan rakip sayısının azlığı avantaj diyebiliriz. Biz Faruk Sağın Çalışma ekibi olarak giyinmeyi çok iyi biliyoruz ve iyi bildiğimiz işi yapıyoruz. Türk erkeklerinin de doğru giyinme konusunda gerekli bilgiyi, kadınlara sormadan sağlayabilecekleri bir marka olmayı hedefliyoruz.
“Kadın diğer kadınlardan daha iyi görünmek için giyinir, erkek ise beğendiği kadının kendisini beğenmesi için.”
Birçok öğrencinin moda ile kurduğu ilişki; mezuniyet törenleri, iş görüşmeleri gibi günlük giyimin dışına çıkılması gereken durumlarda daha da yakınlaşıyor. Hele erkeklerin işi kadınlara göre çok daha zor, diyebiliriz. Onlara özellikle bu tip yardıma ihtiyaç duyacakları özel günlerle ilgili önerileriniz olur mu?
Moda dediğimiz şey bir yaşam biçiminin günlük hayatta kullanımının yansımasıdır. Bizim eksiğimiz aslında kendimizin farkına varmak. Moda bir insanın kendine değer vermesidir. İnsanlar en fazla sizin kendinize verdiğiniz değer kadar değer verir. Modada artık genel geçer kurallar yok. Yalnızca nerede ne giyeceğini bilmeniz lazım. Her özel davette smokin ve takım giyilmez. Biz artık takım elbise giymekten ziyade doğru bir ceketi, spor bir pantolon, cekete uygun bir mendil ve gömlek ya da triko ile kombinlemelerini öneriyoruz. Böylelikle hem şık, hem üzerine çalışılmış hem de klasiğin dışında bir görünüm elde edebilirler.
Sizin yolunuzdan ilerlemek isteyen birçok moda tasarımı öğrencisi var. Onlara neler önerirsiniz
En önemlisi, “Hedef”. Hem de en büyük ve en imkansız gibi gözüken hedefi belirlemek gerekiyor. Ancak bu hedef çok para kazanmak gibi basit bir hedef değil. Çok sevecekleri ama aşık olmayacakları hedefler. Hedeflere ulaşmak için ara hedefler belirlemek ve bunun takvimini de yapmak gerekiyor.
İlk ara hedef, ilk adımı atacak cesaret ve en güzel hedef; kendi becerilerini dünyaya Türkiye için tanıtmak…
Röportaj:.Erkmen Özbıçakçı