Güncelleme Tarihi:
Dünya senin yansımandır.
İnanışlarını alt üst et.
O zaman dünya bir gölge gibi senin peşinden gelecektir.
Stefano D'Anna
İNANIŞ
Bildiğimiz yollardan gidiyoruz. Bilmediklerimizden ödümüz kopuyor. Yoldan çıkmayı dünyanın geri kalanına ihanet sayıyoruz. Öğretilmiş duygularımızın arkasına saklıyoruz kendimizi. Yemeğe çorbayla başlanır kuralı gibi sevgi öğretiyorlar bize. Doğduğun an itibariyle nasıl yaşaman gerektiğini, nasıl sevmen gerektiğini anlatırlar. Sokak ortasında ağlamayı utanç sayarlar. Ve sen bir akşam üstü sevgilin tarafından terk edilmişken ağlamak için sığınak ararsın.
Bazen görüyorum ama, bir kadın, içini çeke çeke ağlıyor yolun ortasında. Bir yandan yürüyor, bir yandan yüzünü siliyor. Sonra sokağın geri kalanına bakıyorum. Herkes ona bakıyor. Gören, görmeyene işaret ediyor. Çok ayıp bir şey yapmış gibi, kabahatli olan oymuş gibi.
Dünyanın en büyük suçunu işlemiş gibi. Yüzlerine yerleştirdikleri acıma ifadesini birbirlerine gösteriyorlar. Kadın adımlarını hızlandırıyor. Ona zavallıymış gibi bakan insanlar bitsin diye.
Sokakta ağlamak kabahatlar kanunun kaçıncı maddesiydi?
Bırak. İnanışlarını alt üst et. Az önce çok sevdiğin tarafından terk edilmişsin. Bunu sokağın geri kalanına bağırarak anlat! Anlat ki, kimse kimseyi o şekilde terk etmesin bir daha!
HERKESLEŞMEK
Birbirimizi tam olarak anladığımıza emin miyiz?
En son ne zaman dinledin havayı?
Her savaşın mutlaka bir kazananı olmalı mı? Birlikte yenilmeyi denedin mi hiç?
Bu yerkürenin şeklini alana kadar yoğuruyoruz birbirimizi. Yoruyoruz. Herkes gibi olana kadar, herkes gibi sevene kadar…
Peki sen, sen kimsin? O kim?
Baksana aynaya.
Her geçen gün daha çok benzediğin o insanlara bak!
Yolda yürümesini eleştirdiğin adama, sevgilisini aldatan kadına, yalanlarla arkadaşını oyalayan kıza…
Kızdığın ne varsa o olduğun kendine bir bak!
Ne istediğini bilemiyorsan bile, ne istemediğini bil artık.
Sana dayatılanlarla yetinme. Başka sev!
Kendine dürüst ol önce.
Sevgilini aldattığını kimseye söyleyemedin!
Otobüste yaşlı adama yer vermemek için uyuyor numarası yaptın!
Sinemaya gitmek içinden gelmediği için arkadaşına hastayım yalanını uydurdun!
Sahte mukaddeslerle, sahte susuşlarla, sahte sabrediş izleriyle dünyayı çok güzel oyaladın!
Bir kere de yazı uçsun, söz kalsın aramızda…
Söz ver, sana dayatılan gibi sevme.
Daha az ye, daha çok düşle.
Daha az uyu, daha çok nefes al.
Daha az öl, ebediyen yaşa!
Yine aynı gün aynı saatte buluşalım.
Yazan: Tuğba Badal