Güncelleme Tarihi:
Aslında seni sanal alemde tanımayan yok desek yeri. Ancak yine de biz olayların başlangıç hikayesini kısaca senden dinlemek isteriz. Nasıl gelindi bu noktaya Orkun?
Aslında bunun belli bir cevabı yok. YouTube kanalımda hep kendimden bir şeyler paylaştım. Okul yıllarımda yaptığım sihirbazlıklarla herkesi etkilerdim. Bunları videoya çekmemle YouTube’a girmiş oldum. Sonrası oyun videolarıyla geldi. Ardından da daha çok eğlence konseptli içeriklerle denemek, keşfetmek istediğim şeyleri paylaşacağım şekilde kanalımın formatını değiştirdim. Benim kırılma noktam da bu oldu aslında.
Tabii şimdi sana hitap ederken hangi tanımı seçeceğimizi de bilemiyoruz. Youtuber, Fenomen, Influencer… Sen kendini herhangi biriyle tanımlıyor musun? Bu tanıma uygun olarak yaptığın işi nasıl tanımlıyorsun?
Ben kendimi YouTuber olarak tanımlıyorum. Ne iş yapıyorsun dediklerinde ‘YouTuberım’ diyorum. Açıkçası fenomen tanımlamasını da yaptığım işle ve kendimle pek bağdaştıramıyorum. Influencer da yaptığım işin sonucunda doğan bir kavram aslında. YouTube’a içerik ürettiğim bir işim var. Burada insanları etkileyip, hayatlarında bazı değişiklikler yapmalarını sağladığım noktada da influencer oluyorum aslında.
Takipçilerin büyük çoğunlukla, tercih ettikleri için seni takip ediyorlar. Oysa televizyon çağında işler pek öyle ilerlemiyordu. Bu, daha kıymetli olsa gerek. Bu açıdan takipçilerinle kurduğun ilişki hakkında ne düşünüyorsun?
Şu an YouTube’ta 6 milyona yakın abonem var. Söylediğiniz gibi bu onların tercihi. Zaman zaman buluşmalar yapıyoruz. Bu buluşmalarda beni gerçekten çok şaşırtıyorlar. Keşke hepsine ilgi gösterebilsem. Ancak hepsine ilgi gösteremeyince ben de çok mahcup hissediyorum. O yüzden bunu birkaç kelimeyle ifade etmek benim açımdan oldukça zor. Ama tanımlaması kolay olmayan, yoğun bir his.
Tam da bu noktada dünyada yapılmış ilk e-spor filmi “İyi Oyun”dan bahsetmenin yeri geldi galiba. Şimdi bir de takipçilerin sinema salonlarına giderek izleyecekler seni. Bu nasıl bir his ve filme nasıl dahil oldun, dinlemek isteriz.
Filme dahil olmam biraz hızlı oldu. Senaryoyu okur okumaz dünyada yapılan ilk E-Spor filmi olması, konusu inanılmaz ilgimi çekti. İyi bir ekip bir araya geldiği için de projeye dahil olmak istedim. “İyi ki içerisinde yer almışım” dediğim bir iş oldu.
“Filme gidenlerin pişman olmayacağına eminim. Çünkü her şeyden önce bu film bir ilk. E-Spor bu kadar yükselirken bunun filminin yapılması bile tek başına bir başarı hikayesi olabilir.”
Filmden de bahsedelim. Nasıl bir karakteri oynuyorsun, izleyicileri nasıl bir Orkun ve film bekliyor?
Öncelikle şunu söylemeliyim filmi izleyenleri Orkun beklemiyor. Bambaşka biri, bambaşka bir karakter var orada. Filmde Batu’yu izleyecekler. İyi Oyun’daki Beş Benzemez adlı e-Spor takımının kaptanı olan Batu ekibe farklı isimlerin katılmasıyla kaptanlığı kaybediyor ama ekip olmayı, takım ruhunu öğreniyor. Devamı spoiler olmasın ama
Birçok farklı konuda videolar, seriler çekiyorsun. Konuyu belirlerken ne tür kriterlere göre hareket ediyorsun?
Bazen trendi takip ediyorum, bazen de trend yaratma düşüncesiyle video fikirlerimi belirliyorum. Ama önceliğim her zaman yapmak istediğim, çekerken keyif alacağım içerikler olması.
Birçok başka isimle de karşılaştırınca disiplinli olduğun ve işini ciddiye aldığın hissediliyor. Ancak nihayetinde kuralları, mesaisi belirli olmayan bir iş yapıyorsun. Bir günün nasıl geçiyor, sabah işe gider gibi evden çıkmak, akşam paydos etmek değilse de nasıl bir çalışma sistematiğin var?
Güne erken başlarım. Çekimlerim, toplantılarım vs. hepsi planlı olduğu için onların pek dışına çıkmamaya çalışırım. Herhangi bir aksaklık olmaması için elimden geleni yaparım, aynı şekilde de bir aksaklık olduğunda çözmek için ne yapılması gerekiyorsa… Evet, kurallar, mesai yok ama benim belirleyebileceğim bir düzen var.
Birçok farklı, yeni içerik üretmen gerekiyor. Takipçilerin beklentisi sürekli yükseliyor. Bu anlamda nerelerden besleniyorsun?
Globaldeki trendleri takip ediyorum. Onun dışında aslında takipçilerim beni besliyor. Onların videolarıma, fotoğraflarıma yaptıkları bir yorumdan beslenerek bile video fikri çıkarabiliyorum. Hayatımdaki insanlar da genelde yaratıcı yönü yüksek insanlar oldukları için aramızda yaptığımız bir geyikten video fikri çıkabiliyor. Sanki kendi geyik muhabbetlerimize insanları davet ediyormuşuz gibi oluyor.
“Hayatımdaki insanlar da genelde yaratıcı yönü yüksek insanlar oldukları için aramızda yaptığımız bir geyikten video fikri çıkabiliyor. Sanki kendi geyik muhabbetlerimize insanları davet ediyormuşuz gibi oluyor.”
Yaptığın işin bir de stresli tarafı olsa gerek. Sürekli yüksek, daha yüksek performans ve beğeni, abone sayılarına erişme baskısı. Hissediyor musun böyle bir baskı, nasıl baş ediyorsun?
Bu işten para kazanmaya başladığım ilk zamanlar böyle kaygılarım oldu. Ama sonra bunun yaptığım işe, keyif aldığım şeylere zarar vermeye başladığını gördüm. O yüzden şöyle düşünmeye başladım “Bu insanlar beni ben olduğum için seviyor, beğeniyor, takip ediyor. Keyif almadığım hiçbir şeyi yapmamalıyım.” Bu bakış açısını benimsedikten sonra zaten üzerimizdeki baskı biraz olsun kalktı. Daha çok, zamanında içerik yetiştirme baskısının yüksek olduğunu söyleyebilirim, çünkü haftada üç gün video yüklemeye çalışıyorum ve bu düzeni takip ettirmek çok zor.