Güncelleme Tarihi:
Şüphesiz ki bu yazı Kasım’a gireceğimiz bir sonraki haftanın hakkıdır. Lakin insanlık görevi olarak önceden uyarmak da vazifemdir.
Malum sonbahar ve hepimiz romantizmden ölüyoruz. Yani dayatılan romantizm algısından en azından… Etrafta kelebek gibi dönüp duran çiftler falan ıyk! (Geçen hafta soyadım değişti bu sayfalarda, neler diyorum! Neyse ben işte!) Bir tehlike yaklaşıyor ki dostlar, sormayın. Karşınızda, Kasım!
İTİRAF DA BİZİM İŞİMİZ
Öncelikle vıcık vıcık aşklı meşkli paylaşımları eleştirmeye başlamadan evvel söylemek isterim ki, ben de her sene, heeeeer sene 1 Kasım’da Sweet November izleyen bir manyağım. Seviyorum. Yapacak bir şey yok. Ama bir sorun, niye seviyorum? Kararlılık ve güçlü kadın duruşları üzerine insanı derinden etkileyen bir film. Romantizm değil yani mevzu.
KASIMDA AŞK BAŞKA MIDIR?
Hayır. Ama önce konuyu açıklığa kavuşturalım artık. Evet konumuz her kasım sürekli üzerinden nice geyikler dönen Kasım’da Aşk Başkadır. Elbette beraberinde gelen aşklı böcüklü paylaşımlar, bilmiş bilmiş laflar, vs vs. Başlangıç olarak söz konusu filmin orijinal adı Sweet November. Filmin konusu ise şöyle; Nelson Moss (Keanu Reeves) ve Sara Deever (Charlize Theron) bir sürücü sınavı esnasında karşılaşmışlardır. Sara, erkeklerin iyi yönlerini ortaya çıkaran çekici ve hayatı özgürce yaşamaya çalışan bir karakterdir. Nelson, sadece kâr-zarar hesaplarıyla ilgilenen, işten başka bir şey düşünmeyen bir reklamcıdır. Sara onunla bir ay geçirmesini, ardında onu çok daha mutlu bir insan yapacağını söyler. Nelson ilk başta bunu kabul etmez ancak aynı günde işini ve kız arkadaşını kaybettikten sonra Sara'nın yanına gelir. Olaylar gelişir. 2001 yapımı ve bunca dile düşmüş bir filme dair spoiler veremem sanırım ama izlemeden atıp tutanları kınarım. Özetle bir çeviri azizliği sonucunda kasım denen ayı aşka kilitleyen o şey, işte bu.
YA ASIL KONU?
Son derece duygusal ve sonunda böğürterek ağlatma kapasitesi yüksek filmimiz aslında, verdiği karara saygı duymayan herkese göğsünü gere gere sırt çevirmiş, hiç pişman olmamış, dediğim dedik, bütün hayatını bir kararla değiştiren feci güçlü bir kadının hikayesi. İnsanlara, kendi yöntemleriyle dokunma çabası, bence takdir edilesi. Dünyada iz bırakma derdi için sivri bir yöntem benimsemiş olsa da kararlılığını daima ayakta alkışlarım. Bir diğer noktada da son derece bencil, kendinden başkasını düşünmeyen, kaba, hırslı bir adam ve kişisel gelişim süreci. Bu kısmı biraz fantastik tabii ki.
HER KASIM BÜTÜN O YAYGARA HEP BUNDAN!
Önümüzdeki hafta, her sene olduğu gibi bu sene de denk geleceğiz… Yok filmden sahneler, özlü sözler, acıklı acıklı içerikler… Zaten hava serin, sokulacak sıcacık kolları olan var, olmayan var… Etraf aşktan geçilmezken sinirlenmek yerine en azından “Aaa buymuş mevzu ya tamam,” diyelim geçelim diye şöyle not etmiş olayım istedim.
Yazan: Buğu B. Başar