Güncelleme Tarihi:
Elbette siz de genç girişimciler olarak önce para kazanmak istemişsinizdir ancak iş fikrinizin dayandığı asıl temel birçok Startup’da rastlanmayacak sosyal faydalar. Fikrin doğuş hikayesini sizden dinleyelim.
reflect’in doğuş hikayesi sosyal kaygılarımızdan ve çevremizi iyi yönde değiştirme dürtümüzden yola çıkıyor. Yaklaşık iki yıl kadar önce Suruç mülteci kampında sanat terapisi gönüllüsü olarak çalıştığım dönemde dezavantajlı toplumlarda sanatın iyileştirici gücüne tanık oldum. Bu topluluklarda yaratıcılığı ön plana çıkarmak ve sanat yoluyla onlara görünürlük sağlamak istiyordum; fakat neyi, nasıl yapacağım konusunda bir fikrim yoktu.
Tam bu sırada Edipcan ile tanıştım. Ailesinin tekstil ile uğraşmasından dolayı küçük yaşlardan itibaren atölyelerde zaman geçirmiş, kumaşlar/kıyafetlere büyümüştü. Küçüklüğünden beri kıyafetlerin kumaş parçalarından fazlası ve güçlü birer iletişim aracı olduğunu düşünüyor ve bu güçlü iletişim aracını sosyal etki için bir araca dönüştürecek bir marka yaratmak istiyor.
Bir araya geldiğimizde “Neden sanat terapilerinden çıkan çizimleri kıyafet tasarımlarımıza yansıtarak etkili bir iletişim aracı yaratmıyoruz?” sorusunu sorduk. Bu noktada sosyal girişimcilik esaslarını gözeterek reflect için kâr amacı gütmenin yanı sıra sosyal etki odaklı bir iş modeli tasarladık.
Tasarımlar nasıl ortaya çıkıyor ve tasarımlarda sizin önemsediğiniz unsurlar neler?
Hikâye. Fikrimiz oluştuktan sonra yedi adımlı bir tasarım metodu geliştirdik. Ürün tasarım sürecimizde bireylerin yaratıcılıklarını, kimliklerini ve ifadelerini merkeze alıyoruz. Bir koleksiyon için yola çıkarken ilk olarak Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Hedefler’de yer alan başlıklarla ilgili bir meseleye eğiliyor ve bu meselelerden muzdarip dezavantajlı insanlar ile sanat terapisi atölyeleri düzenliyoruz. Sanat terapisinin, insanların yaşadıkları sosyal sorunları en açık, doğal ve kreatif bir biçimde ifade ettikleri yöntem olduğuna inanıyoruz. Atölyeler sonucunda elde ettiğimiz ifadeleri, farklı disiplinlerden tasarımcıların ve genç sanatçıların yorumlamalarıyla ürünlere aktarıyoruz. Satın alınan her bir ürünün tüm tasarım maliyeti, sosyal meselelere çözüm üretmek için çalışan sivil toplum kuruluşlarına aktarılıyor. Bu da insanları, sosyal meselelerin çözümünün bir parçası hâline getiriyor.
ÜRETİMİN HER AŞAMASINDA ADİL TİCARET!
Ne tip malzemeler kullanıyorsunuz ve malzeme tercihlerinizin dayandığı esas ne?
Sürdürülebilir bir tasarım anlayışı sorumlu tüketim ve sorumlu üretim kavramlarını da beraberinde getiriyor. Bu nedenle, üretimin her aşamasında adil ticaret şartlarının gözetildiğinden ve kullanılan her materyalin çevre dostu (organik, geri dönüştürülmüş veya ileri dönüştürülmüş) olduğundan emin oluyor; üretimden paketleme ve dağıtıma kadar bütün süreçleri sürdürülebilir bir çerçevede yapıyoruz.
Bir fikir bulmak, onu projelendirmek, projeyi işler hale getirmek, yatırımcı bulmak ve daha birçok aşama var bu süreçte. Siz bunların üstesinden nasıl geldiniz ve bulunduğunuz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İş fikrini hayata geçirirken çok sancılı süreçlerden geçtik. Hiç bilmediğimiz alanlarda adım atarken iş fikrine inancımız, mentörlerimiz ve ailemiz en büyük destekçimizdi.
İşin, sizin tuttuğunuz ucu, dünyada bu üretim ilişkileri ve kültürel döngü devam ettiği sürece son bulmayacak bir kaynak vadediyor. Bu anlamda gelecek planları var mı, nedir?
Aktivist bir giyim markası olarak her koleksiyon farklı dezavantajlı gruplara görünürlük kazandırmak, çok daha fazla insanın hayatına dokunmak istiyoruz. Bu süreçte de sürdürülebilir moda konusunda insanlarda farkındalık kazandırmak istiyoruz.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı