Güncelleme Tarihi:
Yayıncılar, dövizdeki artış, kâğıt maliyetleri, dağıtımcı payı derken çok zor bir dönem geçiriyorlar. Yayıncılar Birliği’nin paylaştığı verilere göre Aralık ayında son 5 yılın en düşük kitap üretimine tanık olduk. Bu gelişmeler elbette yayıncıların ayakta kalmasını çok zorlaştırıyor.
Son dönemde tüm medyada yer bulan ve Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Yılmaz Erdoğan’ın da içinde olması nedeniyle herkesin haberdar olduğu krizin çok daha kötüsü yayıncılarla, dağıtımcılar yani zincir kitap mağazaları arasında yaşanıyor. Zaman zaman kitabın üzerinde yazan fiyat üzerinden %70’lere varan indirim isteyen zincir mağazalar bunun dışında ciro primi, lojistik payı, raf ücreti, web satış iskontosu gibi ekstra maliyetlerle yayıncının eline geçen miktarı oldukça azaltabiliyorlar.
Örneğin “10 TL’lik bir kitabın sadece 2 ya da 3 TL’si yayıncının eline kalıyor.” diyor bir yayınevi sahibi. “Üstelik bu gelirle siz kitabın matbaa maliyetini, yazar telifini ve varsa yurtdışı ödemelerini yapmak zorundasınız!” diye ekliyor.
Görüntü itibariyle bu durumun iki sonucu var. Yüksek indirim yapmaya zorlanan yayınevi ya yayın kalitesini aşağıya düşürüyor ya da sektörden çıkıyor. Bu durum birçok yayınevini yazar finansmanıyla kitap yayınlamaya götürüyor ki bu da sadece parası olanın yazar olabileceği yeni bir dünya doğuruyor.
Yazar finansmanı ile kitap yayınlayan bir yayınevi ile yaptığımız görüşmede “Sektörün başka bir seçenek bırakmadığını, bu iskonto oranı ve maliyetlerle yaşanamayacağını ve hiç istemedikleri hâlde para ile kitap basmaya mecbur kaldıklarını…” anlatıyor.“Üstelik de ödemelerin 6 ile 12 ay arasında yapılması finansal anlamda bir zulüm.” diye de ekliyor.
Okurlara gelince, hepsi kitap fiyatlarından şikayetçi gibi görünüyorlar. Fiyatların yüksek olduğunu düşünen okur sayısı hayli fazla. Her ne kadar maliyetler aynı olsa da yurtdışı ve yurtiçi kitap fiyatlarındaki büyük farklılıklara rağmen alım gücünün düşük olması da büyük etken. Okuma oranı son yıllarda yükselse de yayıncıların daha fazla kazanmalarına yol açmamış gibi görünüyor.
Her ne kadar fiziksel mağaza ile satış yapmaya çalışan butik kitapçılar yaşamakta zorlansa da ziyaret ettiğimiz kitapçıların tamamında çok satan kitaplara rastladık. Butik kitapçıların kaliteyi ön plana çıkarmalarını beklerken, raflarda yine popüler eserlere yer verilmesi de zorunlu gibi görünüyor. Konuştuğumuz kitapçılardan biri sadece bir popüler yazar sayesinde kiralarını ödeyebildiklerini, popüler eserler olmazsa ayakta kalmanın mümkün olmayacağını ifade ediyor.
Raflarda 10.000’den daha fazla kitap bulunmazken internet sitelerinde 200.000’in üzerinde farklı kitap bulunabiliyor.
Kitap piyasasında dominant çok az oyuncunun olması sektöre önemli bir sıkışıklık getirmiş durumda. İnternet satışlarında daha fazla rekabet var ve indirim oranları daha yüksek. Her ne kadar indirim oranlarının yüksekliği kitapçıları zorlasa da hiçbir kitapçı internet sitelerinin çeşitliliğine ulaşamıyor, her gün 50 ile 100 arasında kitabın yayınlandığı bir ortamda raflarda 10.000’den daha fazla kitap bulunmazken internet sitelerinde 200.000’in üzerinde farklı kitap bulunabiliyor.
Kitapkoala.com’dan görüştüğümüz Selinay Şahin’e göre bu indirim oranları sürdürülebilir değil. Ekonomideki “Kötü Para İyi Parayı Kovar” prensibi bu sektörde de “Kötü Yayıncı İyi Yayıncıyı Kovar” şekline dönüşüyor. Çünkü eğer ilkeli ve ahlaklı hareket etmez ve birilerinden aldığınızı dağıtımcıya iskonto olarak sunarsanız ya da raflarda olmak için çok büyük fedakârlıklar yaparsanız, rafları sadece çaresizler ve ucuzlar dolduracaktır. Raflarda kalitesiz eserlerle baş başa kalan okuyucuların ise okuma kültürü bu nedenle yozlaşacaktır.Dünyadaki kitap satış trendinin de internete doğru kaydığını anlatan Şahin, kitapların arkasına yayınevinden çıkış fiyatının yazılmasını, bu fiyatın altında satış yapılamamasını ve tüm mağazaların ve internet sitelerinin indirim oranlarını değil, üzerine ne kadar eklediklerini göstermelerinin daha şeffaf bir yapı ortaya koyacağını söylüyor. Her ne kadar Yayıncılar Birliği sabit fiyat üzerinde çalışsa da bu fiyatın mağazada satılan fiyatının değil yayıncıdan çıkış fiyatının olmasının daha iyi olacağını iddia ediyor. Örneğin şu anda piyasa fiyatı 10 TL olan bir kitabın yayıncıdan çıkış fiyatı 3 TL ise; bu fiyatın kitap üzerine yazılması ve dağıtımcının kendi payını bu fiyatın üzerine koyması daha şeffaf bir ortam yaratacaktır. Böylece okur da fiyatı kimin yükselttiğini net bir şekilde görebilir. Kitapkoala.com sadece sokak hayvanlarının tedavisi için çalışan bir kitap satış sitesi olduğu halde yayıncıların haklarını önemsiyor ve indirim oranlarının düşmesi gerektiğine inanıyor. Ancak bunu tek başına yapmanın mümkün olmadığını tüm yayıncıların birleşerek iskontoları düşürmeleri ya da kitabın üzerine yayınevinden çıkış fiyatını yazmaları gerektiğine inanıyor. Böylece sektörün geleceğini bir distopya olmaktan çıkarabileceklerini ifade ediyor.
Yayıncılığı zor günler bekliyor gibi görünüyor. Sorunu çözebilecek asıl unsur müşteri olacaktır. Okurların kaliteyi araması ise arada filtreler olduğu sürece daha zor gibi görünüyor. Hatta Yayıncılar Birliği’nin tüm dağıtımcılara ve mağazalara karşı standart bir yaklaşım benimsemesi ve masaya oturması faydalar yaratabilir. Yoksa bu maliyet ve sektör yapısının yayıncılığı zorlamaya devam edeceği öngörülebilir.
Yani sadece sinema sektörü ve yapımcılar zorda değil, kitap yapımcıları da yani yayıncılar ölmek üzere…