Güncelleme Tarihi:
Aslında sektörde uzun yıllardır adınızdan söz ettiriyorsunuz. Peki her şey nasıl başladı, içinizdeki cevheri fark etme ânı ve buraya gelen süreç nasıl şekillendi?
Müzik hayatım çok küçük yaşlara dayanıyor. Maceram, altı yaşında konservatuar hayatım ile başladı. Ailem de müzisyen olduğu için bu yeteneğimi çok erken fark etmişler. Akabinde hem okul hem sahneler, değişik birçok proje derken zamanla birçok tarzın içinden geçtim.
Dünyanın birçok ülkesinde önemli projelerde büyük müzisyenlerle sahne aldım. Hem piyanist hem kompozitör olarak birçok projeye dahil oldum. Önemli sosyal sorumluluk projelerinin yanı sıra caz çalışmalarımla da ön plana çıktım. Örnek olarak 2005 yılında Türkü Caz konseptli “ÇalıJazz” isimli albümüm çıktı. Birçok konservatuvarda ders konusu oldu ÇalıJazz. 2007’de “Sağsuyu”, 2008’de “Savaş ve Hüzün”, 2009’da “Unutulmuş Çocuklar” isimli, büyük problemleri ve acıları konu alan ve çözüm üretmeye çalışan sosyal sorumluluk kliplerim çıktı ve sonra işte bildiğiniz popüler çalışmalara kadar geldik. Dopdolu, müzik dolu yıllar…
Birçok besteniz de dilden dile dolaşıyor. Hit diye tanımlanan birçok şarkının altında imzanız var. Hit şarkı yapmanın bir formülü var mı?
İnanın bunun bir formülü var mıdır, yapabilenler o formüle göre mi hareket ediyorlar bilmiyorum. Benim formülüm yüksek dozda duygu ve kalite. Yaşanmışlık kokmalı şarkı. Bu üç unsur bir araya geldiyse eğer, o şarkının hit olması çok doğal.
“Sanatçı unvanı, popüler şarkılar seslendirilerek alınabilecek bir unvan değil.”
Eskiden neredeyse birçok yorumcu ya çok önemli bestecilerle uzun soluklu çalışmalar yapardı ya da kendi besteleriyle kariyerlerini şekillendirirdi. Sizce bir şarkıcının izlemesi gereken yol hangisi ve şarkıcıyı sanatçı yapan şey nedir?
Birinci nokta, şarkıcının en büyük özelliği yetenekli olmak zorunluluğudur. İyi ses, iyi kulak ve yorumlama içgüdüsü. Bunlar işin Allah vergisi olan “olmazsa olmaz” tarafı. İkinci nokta, mutlaka en azından solfej yani temel düzey bir teorik bilgi ve en az bir enstrümanı kendi şarkılarını yorumlayacak kadar çalabilmesi gerekliliğidir. Hoş, ülkemizde bırakın ikinci noktayı, işin Allah vergisi tarafı olmadan da şarkıcılık mesleğini kullanıp star olanlar da var. Bu da işin acı yönü. Şarkıcının, sanatçılığa terfi etmesi konusu çok derin. Bu anca ölümsüz ve sanat niteliği yüksek eserlerden düzinelerce seslendirmesi ve öldükten sonra seslendirdiği yapıtların nesillere aktarılıyor olması neticesinde verilebilecek bir unvan. Popüler şarkılar seslendirilerek alınabilecek bir unvan değil. Ulusal platformda kabul gören bir tanım aslında bu sanatçı tanımı. Ama enstrümanist müzisyen için bu daha kolay. Çünkü ileri derecede bir enstrümanist besteci ve yorumcu zaten uzun yıllar içinde verdiği büyük emekler, ileri derecede teorik bilgi ve başardığı zorlu müzikle ancak yılları içinde bu unvanı alabilir…
Birçok müzik yarışması türedi son dönemde. Sizin bu yarışmalarla ilgili fikriniz nedir? Müzikle uğraşan üniversitelilere (bu yarışmaları da katarak düşünürsek) nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz?
Konu popüler müzik ve star olmaksa bu yolları denemekte bir mahsur yok. Ama bu tip yarışmalardan birincilik ile çıkıp kalıcı olmuş bir ya da iki isim görüyoruz. Yani şişirme unvanlar… Konu eğer gerçek sanat statüsünde bir müzik hayatı ise o zaman izlenecek yol bambaşka. Ciddi bir eğitim ve uzun süreli bir azim.
Yeni dönemde yoğun bir promosyon ve tanıtım çalışması içindesiniz. Nasıl gidiyor ve önümüzdeki dönemde buradan duyurmak istediğiniz etkinlikler neler?
Evet, yoğun bir dönem. Konserler ve etkinliklerin yanı sıra, albüm hazırlığı için sürekli stüdyodayım. Ocak ayında sekiz yeni şarkı ve iki versiyondan oluşan bir albüm çıkaracağım. Tamamı yine kendi şarkılarımdan oluşan bir proje. Sosyal sorumluluk projelerine devam edeceğim. Biliyorsunuz bu yıl “Çanakkale Türküsü” versiyonum ile sosyal çalışmalara tekrar başladım. Büyük de beğeni aldı. Şimdi sıra engelli insanlar ile alakalı bir klipte. Yine 2018’de ÇalıJazz-2’yi kaydedeceğim. Yani beni zor ve yoğun bir yıl bekliyor.