Güncelleme Tarihi:
Yediklerimizin hissettiklerimiz üzerindeki etkisi üzerine biraz düşünelim. Hayat tarzınızda yapacağınız değişiklikler ile yaşam kalitenizi yükseltmeniz mümkün. Nasıl mı? İddialı evet ama vegan olarak mesela…
Çevreye duyarlı olmaktan, sağlığınız adına, etik mevzulardan veya herhangi bir sebepten vegan olmayı seçtiyseniz öncelikle bunun çok da kolay bir süreç olmadığını söyleyelim. Peki, bu “vegan beslenme” nedir? Hiçbir şekilde hayvansal besin maddesi yer almayan, bitkisel kaynaklı proteinlerin başrol oynadığı ağırlıklı olarak bir tür beslenme biçimidir. Tabii ki sadece beslenme biçimi olarak görülmemeli, aksine tüm hissedilebilir canlılara karşı adil olmanın asgarisi kabul edilir ve bunu hayatın her alanına uygulama çabasıdır da diyebiliriz.
Beslenme şeklinizde bu kadar radikal bir karar almadan önce, bir geçiş süreci olduğunun altını çizelim. Bu geçiş sürecini kolaylaştıracak birkaç ipucu da bizden. Tabii tüm bunları medikal bir tavsiye olarak düşünmeyin.
Aşamalı bir geçiş planlayın…
Özellikle vejetaryen değilseniz ve yoğurt, peynir, yumurta, süt ve süt ürünlerini çok sık tüketiyorsanız kendinize biraz zaman tanıyın. Beslenme şeklinizi bu yönde değiştirmeniz aylarınızı bile alabilir. O yüzden sabredin. İlk etapta, vegan olma kararınız akabinde tek seferde beslenmenizde sadece bir adet büyük değişiklik yapmayı deneyin. Mesela o çok sevdiğiniz tavuğu tamamen bırakarak ilk büyük adımı atın. Peyniri bırakmakta zorlanıyorsanız bunun yerine önce yumurtayı bırakmayı deneyin. Bu sizi aldığınız karara karşı daha dirençli yapacak ve pes etmekten alıkoyacak küçük bir adım olarak düşünülebilir.
Kilo vermek gibi bir derdiniz olmasın…
Veganlık, kesinlikle bir tür diyet programını kapsamıyor. O yüzden “kilo vermek” gibi bir amacınız varsa koşarak uzaklaşın. Şeker ve alkol içeren bir beslenme programınız varsa kilo vermeniz çok da olası değil. Zaten vegan olma yolunda bilinçli atılmış bir adımda “kilo vermek” listenin en sonlarında yer alıyor.
Vegan arkadaşlar edinin ve çevrenizdeki vegan dostu restoranları keşfedin…
Herhangi bir ortama girdiğinizde yalnız hissetmeniz olası… Çevre baskısı, gelenekler, görenekler, kültürel yaklaşımlar ve ön yargılar hayatımızın her alanında bizi taciz edebildiği gibi burada da yanı başımızda durabiliyor. Ama bu durum sizi yıldırmasın. Gün geçtikçe artan bir komünden bahsedebiliriz. Vegan olmayı tercih etmiş yüzlerce insan ve vegan dostu birçok restoran ile bu hare büyümeye devam ediyor. Günlük rotanızda ziyaret edebileceğiniz vegan dostu restoranların bir listesini yaparak işe koyulmayı deneyebilirsin.
Beslenme biçimi ve olası hastalıklara karşı mücadele yöntemi…
Vegan olmayı tercih etmişseniz, hayvansal gıdalardan alınan B12 ve Kalsiyum gibi maddelerin eksikliğinden doğabilecek kemik erimesi ve çeşitli kalp hastalıklarını besleyici gıda takviyeleriyle önlemeyi düşünebilirsiniz. Aynı şekilde demir eksikliğinden kaynaklanabilecek olası problemleri de çay ve kahve tüketimini yemekten bir saat önce veya sonra yapmaya özen göstererek engelleyebilirsiniz. Hayvansal protein kaynaklarının alınmaması sebebiyle kas sisteminde zayıflık ve sinir sisteminde harabiyet de bu zararlı sonuçlardan bazılarıdır. Bol meyve ve sebze tüketimi ise hipertansiyon riskinizi oldukça düşürür. Soya ve soya ürünlerinin, çeşitli bitkisel yağların, un ve tahıl grubunun, kuru baklagillerin, bilimum meyve ve sebzenin yer aldığı bir beslenme programıyla yeni hayat tarzınıza merhaba diyebilirsiniz! Bu ürünlerle yapabileceğiniz kimi tariflerin damak tadınıza bir hayli uygun olabileceğini de belirtmek isteriz.
Sağlıklı ve işlenmemiş vegan beslenme şekli ile kendinizi şu anda olduğunuzdan daha sağlıklı ve daha iyi hissetmeniz mümkün. Küçük değişikliklerle hayatınızı ucundan kıyısından değiştirmenin hazzında buluşalım!
Yazan: Özge Yağmur