Ahmet Erdem: “Farklı olan hayatta kalıyor.”

Genel olarak instagram fotoğraflarınla ve hesabınla tanınıyorsun. Peki sen kendini, mesleğini, kariyerini nasıl tanımlıyorsun ve bize kariyer yolculuğundan biraz bahseder misin?

Aslında hikayem 2000’li yıllara dayanıyor. O dönemlerde reklam ajansında müşteri temsilcisi olarak çalışıyordum. Fakat patronum benim sadece bu görevde sinirli kalmamamı istediği için ajansın tüm birimlerinde çalıştırdı. Her çalıştığım departmanda yeni şeyler öğrenmeme neden oldu. Böylelikle reklamın her noktasına temas ettim. 2011 yılında keşfettiğim Instagram sayesinde reklam kariyerim istemeden de olsa farklı bir boyuta tasındı. Kullandığım ilk gün bu mecranın yeni reklam alanı olacağını düşündüm. Ve kendi minik ajansımı burada işletebilirdim. :) 2013 yılının sonunda aktif reklam hayatimi sadece instagram üzerinden devam ettirmeye karar verdim... Ve geldiğimiz nokta bu. :)

Öğrencilik yılların nasıldı? O zamanlarda grubun fotoğrafçısı sen miydin? Ya da toplanın geziye çıkıyoruz, diyen kişi sen miydin?

Öğrencilik yıllarım maliyet muhasebesi dersinden nefret ederek geçti. Yıllar geçiyor ama o ders sürekli benimle geliyor, alttan alta peşimi bırakmıyordu. O yüzden fotoğrafla ilgilenmeye pek fırsatım olmadı. :) Şehir dışında okuduğum için zamanımın büyük bölümü yollarda geçiyordu. Sanırım bu yüzden yolara düşmeyi çok seviyorum. Kameram olsun olmasın kareleri hep kafamda çekiyordum.

Birçok ülke gezip birçok kültür tanıdın. Senin için en ilginç ve öğretici gezi hangisiydi? Gördüğün en ilginç gelenek neydi mesela?

Beni en çok etkileyen gezim Namibya olmuştu. İlk Afrika kıtası gezimdi. Orada şehir hayatını, yerlilerin hayatını, okyanus hayatını ve vahşi çöl hayatını, hepsini birden deneyimledim. Sanırım dünya üzerinde bunu deneyimleyecek çok az nokta var. Özellikle Himba kabilesiyle geçirdiğim zaman benim için inanılmazdı. Evlilik çağına gelen kızların saçlarına yaptıkları örgü şekilleri ve güneşten korunmak için geliştirdikleri doğal krem çok enteresandı. Ve onların fotoğraflarını çekip polaroid olarak sonuçlarını ellerine aldıklarında yaşadıkları şaşkınlık hâlâ gözlerimden gitmiyor. İnanılmaz bir deneyim olmuştu benim için.

Instagram’da fotoğraf çekmenin de incelikleri var elbette. Senin üniversiteli arkadaşlara verebileceğin tüyolar var mı?

Instagram aslında çok karışık bir mecra değil. Onu çok basit düşünmek gerekiyor. Mevsimine ve zamana göre fotoğraflar çekip insanları peşinizden sürükleyemezsiniz. Yeni yerler, yeni deneyimler paylaşarak insanların sizi takip etmesi için onlara bir neden vermelisiniz. Çektiğiniz fotoğrafların mükemmel baskı kalitesinde olmasına gerek yok. İçinde size ait bir tarz barındıran fotoğraflar ortaya çıkıyorsa takipçileriniz günden güne artacaktır.

Çok pahalı makinelere gerek yok ama çok farklı açılara ve kadrajlara ihtiyacımız var. :) Çünkü artık herkes fotoğraf çekiyor. Farklı olanlar hayatta kalıyor.

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı