Güncelleme Tarihi:
Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen, 30. Ankara Uluslararası Film Festivali, 18-28 Nisan 2019 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak. Dünya sinemasından özel birçok seçkinin yer aldığı festivalde, kısa film ve belgesel gösterimlerinin yanı sıra bu yıl özel gösterimler de yapılacak. On gün sürecek festivalde 14 bölümde 120’ye yakın film, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla izleyiciyle buluşacak. Ayrıca festival boyunca söyleşi, atölye çalışmaları ve özel etkinlikler her yaştan Ankaralı sinemaseverler için ücretsiz olarak yapılacak.
30. Ankara Uluslararası Film Festivali; bu yıl Ulusal Yarışmalar, Kısa Film, Özel Gösterimler, Dünya Sineması ve FESTİLAB bölümleriyle izleyiciyle buluşuyor. Ünlü oyuncu ve yönetmenlerin yer aldığı filmlerin Türkiye ve Ankara prömiyerlerinin yanı sıra, uluslararası festivallerden ödüller alan en iyi yapıtlar da Dünya Sineması bölümü programında yer alacak. Ankara Uluslararası Film Festivali biletleri 6 Nisan Cumartesi gününden itibaren Kızılay Büyülü Fener Sineması gişelerinden ve biletinial.com adresinden satın alınabilir.
Ulusal Uzun Film Yarışmasına başvuran filmler arasından Ali Karadoğan, İrfan Demirkol ve Zeynep Ünal’dan oluşan ön seçici kurulun değerlendirmesi sonucu ön elemeyi geçen 11 film belirlendi. Yönetmen Tolga Karaçelik‘in başkanlığında, gazeteci ve yayıncı Cem Erciyes, senarist ve fotoğraf sanatçısı Ebru Ceylan, oyuncular Tolga Tekin ve Tülin Özen‘den oluşan seçiciler kurulu, filmleri festival sırasında seyirciyle birlikte izleyecek. Ulusal Uzun Film Yarışmasında yer alacak filmlerden En İyi Film Ödülünü alan filmin yapımcısına 50.000 TL, ilk filmlere verilen Mahmut Tali Öngören Özel Ödülünü kazanan filmin yönetmenine ise 10.000 TL ödül verilecek.
Ulusal Uzun Proje Geliştirme Desteği Yarışmasına başvuran 101 proje arasından Fulten Larlar, Nurhan Özenen veSerkan Acar’dan oluşan ön seçici kurulun değerlendirmesi sonucu 10 proje ön elemeyi geçti. Festival haftasında yapımcı Armağan Lale, yapımcı Ali Bayraktar ve yönetmen, yapımcı Sevinç Baloğlu’ndan oluşan seçici kurulla gerçekleştirilecek olan toplantılarda proje sahipleriyle görüşmeler yapılacak. Yarışmada yer alacak projelerden kararlaştırılan en iyi projeye 30.000 TL maddi destek verilecek.
Ulusal Belgesel Film Yarışmasına başvuran 109 belgesel arasından Nihan Gider Işıkman, Yaşar Sökmensüer veMehlika Gider’den oluşan ön seçici kurul değerlendirmesi sonucu 10 belgesel ön elemeyi geçti. Belgesel yapımcısı ve yönetmen Semra Güzel Korver, fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut, gazeteci ve yazar Kanat Atkaya’nın yer aldığı seçici kurul belgeselleri seyirciyle birlikte izleyecek. Ulusal Belgesel Film Yarışmasında yer alacak filmlerden birinci seçilen filmin yönetmenine 20.000 TL ödül verilecek.
Ulusal Kısa Film Yarışmasına başvuran 170 film arasından Prof. Dr. Oğuz Onaran, Itır Gökgücü ve Gülden Treske’den oluşan ön seçici kurul değerlendirmesi sonucu 16 film ön elemeyi geçti. Yönetmen Seren Yüce, oyuncu Yelda Reynaud ve görüntü yönetmeni Feza Çaldıran’ın yer aldığı seçici kurul belgeselleri seyirciyle birlikte izleyecek. Ulusal Kısa Film Yarışmasında yer alacak filmlerden birinci seçilen filmin yönetmenine 10.000 TL ödül verilecek.
Dünya Festivallerinden bölümünde her yıl olduğu gibi geçtiğimiz yılın ön plana çıkan filmleri Ankara seyircisiyle buluşacak. Fransız Yeni Dalgası’nın tek kadın yönetmeni olan ve geçtiğimiz günlerde 90 yaşında kaybettiğimiz Agnès Varda, Agnes, Varda’yı Anlatıyor filmiyle kariyerine anlamlı bir son nokta koyuyor.
Festivalin Berlin Ekspres bölümünde Şubat ayında düzenlenen Berlin Film Festivali’nde ilk gösterimleri yapılmış filmlere yer verilecek. İlk uzun metrajlı filmi ile Berlin’den Alfred Bauer Ödülü’nü kazanan Nora Fingscheidt, tacize uğramış 9 yaşında bir kız çocuğunu anlattığı Oyunbozan (Systemsprenger) filmi ile seyircilerin karşısına çıkacak. Berlin’de en iyi yönetmen ödülünü alan Angela Schanelec ise Evdeydim, Ama (Ich war zuhause, aber) filminde, bir hafta boyunca kaybolduktan sonra evine dönen 13 yaşında bir erkek çocuğunu odağına alıyor. Mehmet Akif Büyükatalay’ın Berlin’de en iyi ilk film seçilen Oray filmi ise eski bir suçlunun bu hayatından uzaklaşmak için dine sarılmasından sonra gelişen olayları anlatan bir yapım. Edward Berger’in Üç Kardeş (Geschwister) filmi ise üç kardeşin hayatlarının dönüm noktalarında yaşadıklarını karşımıza getiriyor
Festival, Daha Ötesi Yok bölümünde ise Uzakdoğu Sineması’nın yakın dönem örneklerini sinemaseverlerle buluşturacak. Geçtiğimiz yıl, dünya festivallerinde büyük ilgi gören Bo Hu’nun ilk (ve tek) uzun metrajlı film Öylece Oturan Bir Fil (An Elephant Sitting Still) bu bölümün ön plana çıkan filminden biri. 4 saatlik süresinde karamsar bir modern dünya portresi çizen film, zorlu ama kaçırılmaması gereken bir seyir deneyimi vaat ediyor. Çin sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Zhang Yimou’nun Gölge (Shadow) filmi, deneyimli yönetmenin “wuxia” türüne dönüşünü müjdeliyor. Vietnam sinemasından gelen Üçüncü Eş (The Third Wife), bir ağanın üçüncü eşi olmak zorunda kalan 14 yaşında bir genç kızı anlatırken yabancı olmadığımız bir konuyu ele alıyor.
Sundance’te en iyi senaryo ödülünü kazanan ilk Singapur filmi olan, Pop Aye da bir film ve bir adamın dostluğunu anlatırken keyifli bir seyir deneyimi sunuyor. Toronto Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan ve Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen, Görünen ve Görünmeyen (The Seen and Unseen) filmi de Endonezya sinemasından bir örnek olarak festival seyircilerinin karşısına çıkacak. Çocukluklarında Danimarkalı ailelere evlatlık olarak verilen Koreli çocukların yıllar sonra ülkelerine geri döndüklerinde yaşadıklarının izini süren Malene Choi filmi Dönüş (The Return), festivalin ilginç belgeselleri arasında.
Son yıllarda önemli bir atılım içinde olan Romanya sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Radu Jude’un Tarihe Barbarlar Olarak Geçsek Ne Olur Sanki (I Do Not Care If We Go Down in History as Barbarians) filmi de festival programın öne çıkan filmlerinden. Jude, Karlovy Vary’de en iyi film seçilen bu filminde ülkesinin tarihi ile hesaplaşmaya giren bir yönetmenin izini sürerken aynı şeyi kendisi de yapıyor. Litvanya’dan gelen Summer Survivors, iki hastası ile birlikte yola çıkan bir psikoloğun, onlarla beraber yaşadıklarını anlatan, hem eğlenceli, hem hüzünlü bir yol filmi. Berlin’de en iyi ilk film ödülüne aday gösterilen Bir Ağaç (The Tree), ölmekte olan bir ağacın altında buluşan bir adam ve bir çocuğun öyküsünden yola çıkan deneysel bir film.
Avrupa Film Ödülleri’nde başrol oyuncusu Bárbara Lennie’ye en iyi kadın oyuncu adaylığı getiren Petra, annesinin ölümünden sonra hiç tanımadığı babasını bulan bir kadının hikayesi. Rotterdam ve Sundance Film Festivallerinde gösterilen Pis Tanrı (Dirty God) ise, erkek arkadaşı tarafından şiddete uğrayan bir kadının, hayatını yoluna sokma çabasını anlatıyor.
Venedik Film Festivali’nde, En İyi İtalyan Filmi olarak seçilen Kapri Devrimi (Capri-Revolution), I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, İtalya’nın Kapri adasında yaşayan bir grup sanatçının hayatına odaklanırken, yaklaşmakta olan değişimin sinyallerini de veriyor..
Festivalde Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. yılı da unutulmadı. Duvar Yıkılırken bölümünde, bu konuyu farklı yönleri ile ele alan filmler gösterilecek. Andreas Dresen’in Gundermann filmi, Doğu Almaya’da yaşayan muhalif bir rock müzisyeninin yaşadıklarını konu alıyor. Adam ve Evelyn (Adam und Evelyn) ise tam da duvarın yıkıldığı günlerin arifesinde yaşanan bir aşk hikâyesini anlatıyor.
Festival bu yıl, Vişegrad Dörtlüsü olarak bilinen Macaristan, Polonya, Çekya ve Slovekya’dan da birer filme yer veriyor. Çekya’dan gelen Domestik, bir bisiklet yarışçısının vücudunu yarışlara hazırlamak için yaptıkları ile birlikte hem kendisinin hem çocuk isteyen karısının bu süreçte yaşadıklarını anlatan ve neredeyse body-horror tarzına varan bir noktaya ilerleyen bir film. Polonya’nın önde gelen yönetmenlerinden Agnieszka Holland ise Mr. Jones filminde 1930’larda Sovyetler Birliği’nin kamuoyundan gizlemeye çalıştığı bilgileri araştıran bir gazeteciyi anlatıyor. Küçük Liman (Little Harbour) adlı Slovak filmi ise iki çocuğun, anne-baba rolü üstlenmelerini anlatan modern bir masal. Bu bölüme Macaristan’ı temsilen katılan Pal Sokağı Çocukları ise, bu ünlü çocuk romanına yönetmen Zoltán Fábri’nin yorumunu karşımıza getiriyor. 1968 yapımı bu film, Macaristan’a Oscar Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film adaylığı da getirmişti.
Festivalde Türkiye ve Ankara prömiyerlerini yapacak bazı filmlerin de özel gösterimleri yapılacak. Emin Alper’in Berlin Film Festivali, ana yarışmasına katılan Kız Kardeşler filmi, Ankaralı seyirci ile ilk kez buluşmayı bekliyor. Usta sinemacı Biket İlhan’ın Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi, Kurtuluş Özgen ve Hasan Özgen’in Aynı Evin Çocukları ve Aylin Kuryel ve Fırat Yücel’in Baştan Başa filmleri de özel gösterimler kapsamında seyirci karşısına çıkacak. Bu bölümde yer alan tüm filmlerin yönetmenleri ya da film ekipleri ile gerçekleştirilecek söyleşiler de festival kapsamında yer alacak.
Geçtiğimiz yıl, Sabahattin Ali belgeseli ile Ankara seyircisinin büyük ilgisini gören Nebil Özgentürk, bu yıl da Nazım Hikmet’in hayatının çok bilinmeyen bir dönemini ele alan Nazım’ın Kanatları belgeseli ile Türkiye prömiyerini Ankara’da yapıyor.
Bu yılın Şubat ayında kaybettiğimiz değerli sanatçı Aytaç Arman, Ankara Uluslararası Film Festivali’nin dostlarından biriydi. Festival, Düşman filmini Aytaç Arman’ın anısına Atilla Dorsay’ın sunumuyla seyirci ile buluşturacak. Yılmaz Güney’in hapisteyken senaryosunu yazdığı filmi Zeki Ökten yönetmişti. Arman, filmde işsiz ve yoksul bir karakter olan İsmail’i canlandırarak onun hayata tutunma çabasını görünür kılıyor. 1979 yılında çekilen film, dönemin zorlu koşullarına dair neredeyse bir belgesel niteliği de taşıyor.
Festivalin Kısa Film Gösterimleri seçkisi bu yıl; Kısa Sınır Tanımaz, Yolu Festivalden Geçenler, Türkiye Kısa Bağımsız Canlandırma Filmleri, Balkans Beyond Borders Kısa Film Festivali “Balkan Hikayeleri” seçkisi bölümlerinden oluşacak. Kısa Sınır Tanımaz seçkisinde öne çıkan filmler; Toronto Film Festivali En İyi Kısa Film ödüllü The Field, 2019 Oscar ödüllü Skin, Venedik Film Festivalinden En İyi Kısa Film ödülünü alan Kado, Cannes Film Festivali Özel Ödüllü On The Border. Bunların dışında dünya festivallerinde gösterilmiş ve ödüllü birçok film seçkide yerini alacak.
Türkiye’den Kısa Bağımsız Canlandırmalar seçkisini hazırlayan Berat İlk ile yönetmen ve canlandırma sanatçısı Ayçe Kartal gösterimin ardından gerçekleşecek söyleşide Fransa’nın Oscar adayı olarak seçilen, Clermont-Ferrand ve Cesar ödüllü Kötü Kız filminin yapım sürecini ve Türkiye’deki bağımsız canlandırma sinemasını konuşacak.
Atina Merkezli, Balkans Beyond Borders Kısa Film Festivali 9 yıldır, farklı Balkan ülkelerinde düzenleniyor. Şimdiye kadar Belgrad, Tiran, Atina, Bükreş, Saraybosna, Selanik, Sofya, Brüksel, ve Novi Sad şehirlerinde düzenlenen festival bu yıl, Ankara Uluslararası Film Festivali ile işbirliği yapıyor. Festivalin seçtiği filmlerin gösteriminin ardından Balkans Beyond Borders Kısa Film Festivali’nden bir koordinatör katılımı olacak ve kendisi ile festivali tanıtıcı bir söyleşi yapılacak.
Ankara Uluslararası Film Festivali FESTİLAB bölümünde bu yıl iki atölye yapılacak. Müfit Can Saçıntı’yla Komedi Senaryosu Atölyesi’nde Saçıntı 29 yıllık deneyimini paylaşacağı bir senaryo atölyesi düzenliyor. Atölye’de özellikle komedi senaryosuna odaklanılacak. FESTİLAB kapsamındaki ikinci atölye ise Karikatürist Emre Yılmaz ve Numan Seven ile Çocuklarla Film Tamamlama Atölyesi olacak, etkinlik 23 Nisan’da yapılacak.