İSTANBUL BOĞAZINI KORUYAN DÖRT GÖNÜL SULTANI

19. Yüzyılın başları... Bir milyon askerden oluşan Fransız ordusu 'Grand Armee’, tüm Avrupa'yı adeta ezip geçmiş... Ordunun bundan sonraki hedefi Moskova...

Haberin Devamı

Fetih stratejileri üzerine konuşmak için tüm kurmaylar toplanmış...

Hepsinin gözü Rusya'nın kalbinde…

Tam o sırada İmparator Napolyon'un ağzından tarihe geçen şu sözler çıkmış: "Esas soru, İstanbul'a kimin sahip olacağıdır…"

İşte böyle bir şehir İstanbul…

Gerek konumu, gerekse güzelliğiyle iktidar sahibi pek çok hükümdarın bu ‘şehirler kraliçesinde’ hep 'gözü kalmış’.

İstanbul'un 'sahipleri' ise onu korumak için vargüçleriyle çalışmışlar.

Peki peki, içinizden geçenleri duyar gibiyim... "Uzatma İzzet sadede gel" diyorsunuz... Öyle olsun bakalım...

Haberin Devamı

Geçenlerde internette '3-5 tur atarken' Boğaz'ın dört türbe tarafından korunduğunu okudum. Meğer eski İstanbul ahalisi ve özellikle de denizciler, İstanbul Boğazı’nı dört manevi zatın koruduğuna inanırlarmış. Google’dan aldığım bilgiler beni tatmin etmeyince, tarihi konularda bir otorite olan Mehmet Coral'ı danıştım ve bakın neler anlattı...

Efendim ‘Boğaz’ın dört koruyucusu' sadece Osmanlı döneminde değil, mitolojide bile yer alıyormuş. Iason ve Argonotlar 'altın postu' ele geçirip Kafkasya'dan geri dönerlerken bu dört koruyucuyu öldürmek zorunda kalmışlar.

M.Ö. 656'da kurduğu ilk koloni, daha sonra dünyanın en büyük imparatorluklarından Bizans'a adını verecek olan Megaralı Byzas da Boğaz'a hakim dört ana noktaya, mitolojiden ilham alarak savunma mevkiileri inşa etmiş.

Roma İmparatoru I. Konstantin ise, kendi adını verdiği şehri Konstantinopolis’i yani Yeni Roma'yı İstanbul'da kurduktan sonra Hıristiyanlığı kabul edip denizcilerin koruyucu azizi Nikola adına şehrin dört bir yanına pek çok kilise yaptırmış.

Haberin Devamı

Ve takvimler 29 Mayıs 1453 gününü gösterdiğinde, yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet hükümdarı olmuş hem İstanbul’un, hem de Diyar-ı Rum’un.

Tam 400 sene dünyanın kaderine hükmetmiş Osmanlı hem karada, hem de denizde.

Ve Osmanlı donanması sefere çıkmadan önce Boğaz'ın önlerine gelir, Çırağan Sarayı'nın arkasında bulunan tepelere yönelirmiş. Denizcilerin piri kabul edilen Yahya Efendi'nin duasını almadan asla sefere gidilmezmiş. Osmanlı döneminde de dört manevi koruyucusu, dört gönül sultanı varmış İstanbul Boğazı’nın. Bunlar sırasıyla Aziz Mahmud Hüdai, Hz. Yuşa, Telli Baba ve Yahya Efendi...

Hazır Mehmet Coral'ı bulmuşken Boğaz'ı koruyan dört türbe, dört manevi önder ile ilgili 'ekstra' bilgi almadan duramadım tabii... Anlattıklarını dinledikten sonra da İstanbul'un manevi bekçilerini bir bir ziyaret ettim. Hepsinde huzur ve sükunet buldum, size de tavsiye ederim.

Haberin Devamı

AZİZ MAHMUD HÜDAİ

III. Murat, II. Mehmet, I. Ahmet, II. Osman ve IV. Murat'a nasihatlerde bulunduğu için 'sultanlara sultanlık eden sultan' olarak da anılan Aziz Mahmud Hüdai, başta Celvetiye olmak üzere birçok tarikatın en büyük piridir. I. Ahmet tarafından evliya olarak kabul edilmiş ve türbesi vefat ettiği Üsküdar’daki tepeye yaptırılmış. Aziz Mahmud Hüdai hayattayken, Onun "Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bizim yolumuzda bulunanlar, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza Fâtiha okuyanlar bizimdir… Bize mensub olanlar, denizde boğulmasınlar; âhir ömürlerinde fakirlik görmesinler; îmânlarını kurtarmadıkça ölmesinler; öleceklerini bilsinler ve haber versinler ve de ölümleri denizde boğularak olmasın!" mealindeki duası Cuma namazlarında cemaate ve özellikle de denizcilere zikrettirilirmiş.

Haberin Devamı

HZ. YUŞA

Beykoz'daki Yuşa Tepesi'nde kabrinin bulunduğuna inanılan Hz. Yuşa aslında tarihi bilgilere göre İstanbul'da hiç bulunmamış. Ancak halk arasında Hz. Musa ile birlikte Boğaziçi'ne geldiği ve bu tepede vefat ettiğine inanılıyor.

1755'te Mehmet Çelebi tepedeki kabrinin yanına mescit yaptırınca kabri ziyaret edenlerin sayısı o kadar artmış ki, III. Selim döneminde izdihamdan dolayı ziyaretler yasaklanmış. 17 metre uzunluğundaki kabristanda, Allah'ın adını zikrederek 17 kere tavaf edenlerin ne muradı varsa kabul olunacağına inanılıyor.

TELLİ BABA

Rivayete göre asıl adı İmam Abdullah Efendi olan Telli Baba, Fatih devrinde tabur imamı iken şehit düşmüş ve naaşı bir türlü bulunamamış. Hasta bir genç kızın onu rüyasında görmesiyle mezarı ortaya çıkınca, o günden itibaren Sarıyer sırtlarındaki türbe, gerek hastalar gerekse 'kısmet arayanların' uğrak yeri olmuş.

Haberin Devamı

YAHYA EFENDİ

Osmanlı mutasavvıfı, alim ve şair Yahya Efendi'nin annesi Afife Hanım, Kanuni Sultan Süleyman'ı da emzirdiği için, 'cihan padişahıyla' süt kardeşlerdir. Kanuni'nin oğlu Şehzade Mustafa'yı boğdurtup, Mahidevran Sultan'ı saraydan uzaklaştırmasının ardından padişaha yazdığı mektupta yaptığı hareketin yanlış olduğunu belirtmesi üzerine, o güne kadar yaptığı müderrislik görevinden 'emekli edilmiştir'.

Daha sonra Beşiktaş'a yerleşen Yahya Efendi, kendi yaptırdığı medreselerde İslam ilmini öğretmiş. 1569 yılının Kurban Bayramı gecesinde vefatının ardından, Yıldız Korusu'nun Boğaz'a yakın bir bölümünde II. Selim'in talimatıyla yapılan türbesi Mimar Sinan'ın eseridir.

pastedGraphic.png

Yazarın Tüm Yazıları