Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2006 02:12
HÜRRİYET yaptıkları, yapmadıkları, doğruları, yanlışları ile sürekli gündemde olan gazete. Okur yelpazesinin genişliği nedeniyle de birbiriyle çelişen ağır eleştirilerin hedefi olabiliyor.
Örneğin, Cahit Kara, TCDD trenlerine mescit ve kıble tartışması ile ilgili haberleri eleştirirken,
"Müslümanların kıblesiyle, namazıyla uğraşmayın. Bizim en hassas olduğumuz noktalarımıza iğneler batırarak sebepsiz yere ülkede gerginlikler meydana getirmeye çalışmayın. Biz hayatımızın her anında kıble istikametli yaşarız" derken,
Fatih Erel "Sizin yöneticileriniz hangi ülkede yaşadıklarını unutmuşa benziyor. Bu ülke insanlarına zerre kadar dost olmadığınızı belli ettiniz" sözleri ile
Cahit Kara’ya destek veriyor.Bir diğer okur,
Cavit Kitablı ise şunları yazmış:
"Türkiye şeriatın kara çarşafına hızla düşerken, zil takıp oynadığınız için teşekkürler." Gördüğünüz gibi, siyasi olarak birbirine zıt iki kutup, İslam üzerinden Hürriyet’i eleştiriyor. Bu, toplumun her kesimindeki hoşgörüsüzlüğün ve o an inanılanın mutlak doğruluğuna emin olmanın yarattığı düşünce sertliğinin kuşkusuz bir yansıması.İlahiyat profesörlerinin namaz kılmak için ille de kıbleye dönmenin gerekli olmadığını söyledikleri biliniyor. Kaldı ki, İslam doktrini seferi iken kaza namazı kılınabileceğini vurguluyor. Bu doktrin, yolculuk hızının günde 100 - 150 kilometre olduğu yüzlerce yıl öncesinden bugüne ulaşıyor. Saatte 1000 kilometre hızla yolculuk yapılan günümüzde haydi haydi geçerli olmalı. Gerçi Suudi Arabistan Havayolları uçaklarında kıble işaretleri ve mescitler var. Ama mescitler sürekli yön değiştiren uzakta sabit durduğu ve seccadeler de uçarak sürekli kıbleye dönmediği için, Hürriyet’i eleştiren bazı okurların iddiaları doğruysa, Suudi Arabistan uçaklarında kılınan namazlar geçerli değil. O zaman uçaklarda kıble neden gösteriliyor?Yani, konu tartışılmaz bir konu değil; hiçbir şey tartışılmaz değildir.Bu haberden yola çıkarak Hürriyet’i eleştirmek abesle iştigal. Özellikle dine ilişkin olarak kabul gören birçok konu, ilahiyatçılar tarafından ele alınıyor, geçerli olup olmadıkları değerlendiriyor. Bazı okurların dediği gibi,
"Ama biz inanıyoruz, o nedenle bu konu üzerinde siz de konuşmayın" demek tartışma kültürünü boğar.Buna da herkesin kesinlikle karşı çıkması gerekir.
Bir düzeltmeİKİ hafta önce, 26 Kasım 2006 günkü Pazar Eki’ne yayımlanan "Nadide Aygırlara Özel Seks Seansı" başlıklı habere ilişkin olarak bir mesaj geldi. Karacabey Tarım İşletmeleri Müdürlüğü’nde, At Yetiştirme Şubesi’nden Sorumlu Veteriner Hekim Fikret Yıldırım imzası ile gönderilen mesaj şöyle:
"Sibel Arna imzalı bu haberde maddi yanlışlıklar vardır. Haberle birlikte kullanılan fotoğraflardan sadece numaralı olanlar ve Sibel Arna’nın bulunduğu fotoğraflar Senih Gürmen tarafından çekilmiştir. Bunların dışındaki fotoğraflar şahsıma aittir. Birinci sayfadaki büyük fotoğraf atçılık şubesi arşivinden alınmıştır. Çaş isimli safkan Arap aygırı hakkında verilen bilgiler de hatalıdır. Bu bilgilerin verilmesi esnasında Çaş ile Koşaalp adında bir başka aygırın arasında durduğumuz için yanlış anlaşma olmuştur. Caş haberde yazıldığı gibi hiç yarış koşmadan aygır olmuş bir at değildir. Aksine birçok kez şampiyon olmuştur. Şampiyon olduktan sonra rahmetli Yavuz Gülerce’den Bakanlığımızca aygır olarak kullanılmak üzere satın alınmıştır."Fotoğraf da yine Fikret Yıldırım’a ait. Teşekkürler.
OKURLARIMIZDAN KISA KISADağıtım sorunları Merdiye Tuncel: "Kocaeli Gebze’de ikamet etmekteyim. Sabah işe gelirken Hürriyet almak istiyorum fakat henüz gelmediğini söylüyorlar. Saat 7.30’da diğer gazeteler gelmiş oluyor, fakat hürriyet yok. Mecburen başka gazete almak zorunda kalıyorum (:ama ben Hürriyet almak istiyorum:), neden böyle?"
TEMSİLCİ’NİN NOTU: Bu ve benzer şikayetleri Satış ve Pazarlama Bölümü’ne iletiyorum. Bu arada, elektronik postalarda sıkça yer alan üzgün yüz-gülen yüz işaretlerini de burada aktarıyorum. Soru: bu işaretlerden sonra nokta koymak gerekli mi? 21. yüzyılın yeni noktalama işaretleri arasına bunları da aldık mı? Düşüncelerinizi bekliyorum.
Türkçe yazalım Eyüp Akdemir: "Hürriyet’i her gün takip ediyorum, neredeyse yıllardır Hürriyet okumadan günüm geçmedi, fakat gazetenizde çıkan bazı haberlerdeki imla hataları gerçekten çok göze batıyor va zaman zaman anlam karmaşasına da yol açıyor. Özellikle spor haberleriniz arasında kayboluyorum. Misal manşet: "Kartal zorlanmadı". Fakat yazının devamında maçın skorunu bulmak gerçekten çok zor oluyor. Bu arada ABD’de yaşadığım için Türkçe karakter yazamıyorum kusura bakmayın."
TEMSİLCİ’NİN NOTU: Akdemir’in mesajını okurken, "Hürriyet’i eleştiriyor ama kendisi Türkçe karakter kullanmıyor" diye düşündüm ve sonunda açıklaması geldi. Ama, Türkiye’den de yazan birçok okur, mesajında Türkçe harf kullanmıyor. Gelişmiş dünya dillerini kullananlar, farklı harflerle sözcük yazmazlar. Bilgisayar işletim sistemleri, artık farklı dil seçeneklerini eş zamanlı olarak kullanıcıya sunuyor. O nedenle, herkesi, Türkçe’yi Türkçe yazmaya davet ediyorum.
Sigortacıdan açıklamaSevil Anaç: "Dün, 5 Aralık 2006 günü, internet sayfanızda bulunan ’Şaka gibi’ başlıklı haberi şaşkınlıkla okudum. Bu
haber gerçekten şaka gibi.
Trafik sigortası, söz konusu olay ve benzeri 2 araçlı trafik kazalarında karşı aracın hasarını 5.750,00-YTL’ye kadar karşılar; 11.000-YTL’ye kadar değil. Çok araçlı kazalarda da kaza başı teminat 11.500,00-YTL’dir. Yine 11.000,00-YTL değil! Ayrıca kasko poliçesinde karşı tarafın hasarını karşılayan teminata ihtiyari mali mesuliyet denir."
TEMSİLCİ’NİN NOTU: Anadolu Sigorta Marmara Bölge Müdürlüğü’nden gelen bu ’teknik’ mesaj, umarım yanlış bilgilenenlere ulaşır.
Yorumlar kalksın Erol Erdener: "Lütfen, çok rica ediyorum, okurların haberlere yaptığı yorumları kaldırın. Gayri ihtiyari okuyorum ve moralim bozuluyor. Aslında ’yorum’ yapılması, okurların fikirlerini öğrenmek ve bir tür katılımcılık sağlanması açısından faydalı gibi görünse de yapılan yorumların (üzülerek söylüyorum) zavallılığı bu kurumdan vazgeçilmesi gerektiğini ortaya koymuştur (tabii bu benim fikrim). Ricamı, hiç değilse yayınlanan yorumlar konusunda daha seçici davranarak, dikkate alacağınızı umuyorum. Bir de haberlerde kullanılan fotoğraflar üstlerine tıklandığında büyürse "internette gazete" amacına daha çok ulaşmış olacaktır."
TEMSİLCİ’NİN NOTU: Bu köşeye en çok gelen şikayet, gönderilen yorumların yayımlanmaması ile ilgili. hurriyet.com.tr’deki arkadaşlarım, günde 6 bin civarında yorum geldiğini bunların ancak bir bölümünün yayınlanabildiğini belirtiyorlar; daha önce, burada belirtmiştim.
Erdener’in mesajında ise yorumların tamamen kaldırılması öneriliyor. Değerlendirmesine kısmen katılmakla birlikte, bu önerinin uygulanmasının olanaksız olduğunu belirtmek isterim.