Irak'ta, otorite boşluğunu kim dolduracak

BOSNA'da görev yapan Uluslararası Barış Gücü'nün yöneticisi Peddy Ashdown, Balkan deneyiminden Irak için ders çıkartıyor.

‘‘Biz, Bosna ve Kosova'da da büyük bir hata yaptık. Hukuk düzeninin öncelik taşıması gerektiğini anlamadık. Biz önceliği demokrasiye vermek gerektiğini düşündük. Bu ülkeye istemediği kadar seçim yaptırdık. Ama sonuç alamadık.’’

Her geçen gün daha fazla ortaya çıkıyor. Irak'ta Saddam Hüseyin rejimi yıkıldı ama otorite boşluğu, eskisini aratacak bir korku düzeni ile Iraklıları karşı karşıya bırakıyor.

Sadece Irak değil, Türkiye için de riskli bir gelişme bu.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, ‘‘özgürlük’’ olarak nitelediği bu başıbozukluk ‘‘dokunulmazlık kültürü’’nü besliyor.

* * *

ASHDOWN, geçen hafta gazetecilere yaptığı açıklamalarda Bosna ve Kosova'dan çıkardığı dersler ışığında Bağdat için şu tavsiyelerde bulunuyor:

‘‘Silahların sustuğu ilk günden itibaren hukuk düzeni sağlanmalı, eğer bunu sağlayamazsanız bıraktığınız boşluğu yolsuzluk şebekeleri, suç örgütleri tahmin ettiğinizden çok daha hızlı dolduracaktır.’’

Hele de Irak'taki gibi bir diktatörlük rejiminin kısa sürede devrilmesinin ardından ortaya çıkan otorite boşluğu çok daha ciddi sonuçlara yol açacak.

Yağmalamalardaki şuursuzluk, bu tehlikenin ilk habercisiydi.

Bosna'da savaşın üzerinden yedi yıl geçmiş olmasına rağmen, hálá hukuk düzeni sağlanamadı, Bosna polisi suç şebekeleri ile baş edemiyor. Bugün bile uluslararası destek arıyor.

Kosova'da da durum faklı değil. Savaştan sonra Sırpların evlerini yağmalayanlar, hırsızlık yapanlar yakalansa da, ya hapishanelerdeki yer sıkıntısı nedeniyle ya da rüşvetle iş yapan gardiyanlar sayesinde kısa zaman sonra serbest bırakılıyorlardı.

Kosova'da, otorite boşluğu sırasında güçlenen kaos, mahkemelerin bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırmış, cezaeveleri parayı verenin paçayı kurtardığı yol geçen hanlarına dönmüştü. Şimdi orada, adaleti yabancı yargıçlar dağıtmaya çalışıyor.

Halka dayanmayan kurtuluş savaşları kimseyi kurtarmıyor.

* * *

IRAK'ta işler iyi gitmiyor. Amerikan askerlerinin düzen sağlayacak ne donanımı var ne de böyle bir misyonu.

Birkaç zavallı Iraklıyı kargatulumba kıstırıp ‘‘işte düzeni sağlıyoruz’’ pozları vererek hukuk düzenini sağlamak mümkün değil.

On yıldır, Ankara, Londra, Washington'da yapılan muhalefet toplantılarının da hiçbir şeyi ‘‘hazırlamadığı’’ anlaşılıyor.

Demek savaş, Bağdat rejimi kadar savaşı yapanları da hazırlıksız yakalamış. Vahim.

* * *

IRAK'ta, otorite boşluğunu doldurmaya aday yolsuzluk ve zorbalık düzenine karşı halka cazip gelen yeni bir güç sahneye çıkıyor. Din.

Camiler, tekkeler ve cemaatler dini liderlerin denetimi altında laik rejimin boşluğunu doldurarak halkı birleştirici bir rol oynamaya başlıyorlar. ‘‘Bush'a ve Saddam'a hayır. İslam devletine evet’’ sloganlarıyla yürüyenler tüm Irak halkını temsil etmiyor belki, ama bugün Irak'tan yükselen tek örgütlü ses onların sesi.
Yazarın Tüm Yazıları