Irak'ta ilk demokratik deneyim

KERKÜK

ANKARA'dan otobüs ile otuz saatlik yolculuktan sonra Kerkük'e vardığımızda karanlık inmekteydi. Yol boyu birbirini izleyen iki otobüs, biz gazetecilerin yanı sıra Saddam'ın idam cezasıyla yargıladığı, ele geçirmek için ailelerini perişan ettiği çok sayıda sürgündeki Türkmen'i de taşıyordu.

Kimi Londra'dan, kimi Kanada'dan ana yurtları Irak'a, çocukluk anılarının baş kahramanı Kerkük'e gitmek üzere uzun bir yoldan geri dönüşe geçenler, uzaktaki alevi görünce heyecanlandılar.

Ufukta, sürekli hareket eden, büyümeden küşülmeden hep aynı haşmetle yanıp tutuşan Baba Gurgur Petrolü'nün görüldüğü yerde otobüsler durdu, vatan toprağına yüz sürüldü ve sürgün sona erdi.

Türkmenler, yeni Irak'ta yeni bir sayfa açtılar dün.

* * *

Değişik siyasi düşünce ve inançtaki Türkmeni bir çatı altında toplamayı amaçlayan Irak Türkmen Cephesi dün üçüncü kurultayını gerçekleştirdi. İlki 1997'de, ikincisi 2000'de yapılan kurultay ile başlayan toplantının arasında büyük fark vardı. Dünkü kurultay, Irak'ın her bölgesinden gelen Türkmenler'e, ilk kez özgür iradelerini yansıtma hakkı tanıdı.

Irak'ın ilk demokratik deneyimi. Türkmenler böyle diyordu.

Bağdat'taki geçici yönetim ve kentlerdeki yerel yönetimler Washington tarafından atanmışlardan oluşuyordu.

Saddam sonrası Irak'ta serbest iradenin yansıdığı bir seçim ilk kez Türkmen Cephesi'nin Kurultayı ile gerçekleşti.

* * *

Türkmenler bunun, Irak'ın yeniden yapılandırılmasında kendilerini dikkate almak istemeyen, iyi niyetlerini anlamayan özellikle Amerikalı yöneticilere bir mesaj olmasını diliyor.

Bağdat'tan gelen bir temsilci, ‘‘Bakın önde oturan bir doktor, yanındaki mühendis, öteki şair. Biz okumuş yazmış insanlarız. Irak'ın yeniden yapılandırılmasında çok önemli bir rol oynayacağız. Biz demokrasiyi becerebileceğimizi de ispatlıyoruz’’ diyordu, Saddam'ın ordusunda subay iken, Araplaştırma kampanyasına karşı çıktığı için sekiz yılını zindanda geçiren Kasım Ahmet.

Saddam sonrası, Kerkük'e dönüp siyasi faaliyete başlayan Aydın Beyat ise, Türkmenler'in örgütlenmesinin tek gündemi olduğunu vurguluyor. Türkmen'i, Kürt'ü ve Arabı ile toprak bütünlüğünü koruyan, demokratik ve özgür Irak'ın kurulması.

Aynı mesaj, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün dakikalarca alkışlanan hatta tempo bile tutulan ancak, yöneticiler tarafından duygusal patlamalara neden olmasın diye tezahüratı müdahale ile durdurulan mesajında da vurgulandı. Gül, ‘‘Irak halkı, Arabı, Türkü, Kürdüyle birlikte bizim kardeşimizdir’’ mesajı verdi. Doğru olan, Türkiye'nin ‘kucaklayıcılığının’ altını çizen bir yaklaşımdı. Etnik ve dinsel farklılıkların insan hakları ve demokrasi temelinde uyum içinde bir arada yaşayabileceği modern Irak ‘model’ine ulaşmanın başka da yolu yok zaten.

* * *

Sokaktan izlenimleri yarınki yazımda daha ayrıntılı anlatacağım, fakat ilginç bir iki noktaya değinmek istiyorum. Birincisi burada Türk özel timlerinin Amerikalılar'la birlikte şalıştıklarını gördük bu kurultay sırasında.

Ayrıca Türk askerinin gelmesi konusunda burada Kerkük'te, Türkmenler'in ne kadar istekli olduklarını söylemek, bilinenin tekrarından öte gidebilir mi bilmiyorum, ama gerçekten öyle.
Yazarın Tüm Yazıları