Güncelleme Tarihi:
Bu konuda çarpıcı bir örnek de Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’dan geldi. Fincancı, geçenlerde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği panelde, “Bir süredir medyada insan hakları haberlerinin sınırlı biçimde yayınlanması ve kapatılanların tam da insan hakları haberleri yapan yayın organları olması nedeniyle 2016 dokümantasyonunu yapamadık” dedi. Fincancı ile görüştüm, bu sözleriyle ilgili bilgi aldım: “Vakıf olarak ‘Günlük İnsan Hakları Raporları’ hazırlıyoruz. Bu raporların yayınlandığı web sayfamıza bakarsanız, Ağustos 2016’dan başlayarak günlük raporlarımızın düzensizleştiğini ve kasım-ocak arası olmadığını görebilirsiniz.
Ayrıca 16 Ağustos 2015-16 Ağustos 2016 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanan illerde ölüm sayıları verilirken, son raporda ocak ayına kadar yalnız sokağa çıkma yasağı uygulamalarına yer verilebildi.”
Vakıf günlük raporları, günlük gazeteleri, haber ajansları, internet siteleri ve sosyal medyayı tarayarak hazırlıyormuş. Son aylarda insan hakları ile ilgili haber akışında problemler başlamış; medyadan günlük raporlar için veri bulamaz olmuşlar. Aslında Fincancı’nın yakınmasına şaşırmamak gerek. Her gün onu doğrulayan yeni örneklere tanık oluyoruz. Son olarak 19 Şubat’ta, Nusaybin’e bağlı Kuruköy’de sokağa çıkma yasağı koyuldu ve Silahlı Kuvvetler operasyona başladı. Sosyal medyada, orada insan hakları ihlalleri olduğuna dair çeşitli iddialar ortaya atıldı, ama aradan günler geçmesine rağmen biz gazeteciler ne Kuruköy’e girebildik ne de orada olup bitenleri araştırıp okurlarımıza aktarabildik.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu da “Güneydoğu’da yürütülen terörle mücadele operasyonlarında insan hakları ihlalleri olduğu”nu öne süren bir rapor hazırladı. Türkiye medyası, soruşturulması çağrısında bulunulan insan hakları ihlalleri konusunda okurlarını ne kadar bilgilendirmişti? Bütün bunlar bir gazetecilik açığına işaret ediyor.
TEK YÖNLÜ ZİRVE
HÜRRİYET’in düzenlediği “7. Gelişen Bölgeler Zirvesi”ne katılan gayrimenkul sektörü temsilcileri ve kamu yetkilileri, gayrimenkul sektörünün İstanbul’un Koşuyolu Altunizade bölgesinde yaşadığı sorunları değerlendirmişti.
Koşuyolu’nda kurulan Mahalle Yaşam Dayanışma Derneği’nden (Mayader) Semih Bilgin’den zirveyle ilgili eleştiri geldi. Bilgin, “mimarlık ve şehir planlama mirası” olan mahallenin giderek konut alanı olmaktan uzaklaştığını, işyerlerinin hızla arttığını ve buna bağlı olarak trafik sorunu yaşandığını, yeşilin yok olduğunu vurguladı. Bilgin, zirvenin eksik ve tek yönlü olduğu kanısındaydı:
“Bahsi geçen zirvede Kadıköy ilçesini temsil eden bir kamu yetkilisi bulunmamıştır. Zirvenin Adile Sultan Kasrı’nda yapılması daha anlamlı olur ve yerel halk da görüşleri ile katkıda bulunabilirdi. Zirvenin amacı, yazınızın içeriğinden ve katılımcıların görüşlerinden de anlaşıldığı gibi, sadece gayrimenkul sektörünün sorunlarına çözüm üretmek ve olası yatırımların pazarlamasına yönelik özendirici reklam ile gayrimenkul sektörüne hizmet etmek olduğu görüşündeyiz. Gazetenizin, halkın görüş ve düşüncelerine duyarlı bir yaklaşım içerisinde olmasını, tek yönlü haberler yapmamasını diliyoruz.”
Bilgin’in eleştirisinin ardından, zirveyle ilgili olarak Hürriyet’te, 14 Ocak’ta “Üsküdar’da tarihi fırsat” başlığıyla yayınlanan haberi yeniden okudum. Bilgin’in, “İlçeyi temsil eden yetkilinin zirvede bulunmadığı” eleştirisi doğru değil. Kadıköy değil ama Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de zirveye katılmış, görüşlerini aktarmış.
Yine de “Zirvenin tek yönlü olduğu ve halkın düşüncelerine duyarlı davranılmadığı” eleştirisi haklı. Çünkü zirveye ağırlıklı olarak inşaat şirketi yöneticileri katılmış, sektörün sorunlarını dile getirmişler; onların sorunlarına çözüm aranmış. İnşaat ve gayrimenkul sektörünün faaliyetlerinden ve bölgedeki
mimari dönüşümün asıl muhatapları orada yaşayan insanlar. Hem bir toplantı ancak bütün taraflar katılırsa “zirve” olur.
Bölgede yaşayanlara ve oluşturdukları yerel örgütlenmelere de söz hakkı tanınmalıydı. Gazete olarak bir konunun tek tarafının görüşlerine yer veremeyiz. Habercilik reklam kaygılarından arınmış olmalı.
OKURDAN KISA KISA
AYHAN Yükseler: 1 Mart’ta gazetede “Papaz kiliseyi müzeye çevirdi” başlığındaki “çevirdi” sözcüğü yanlış ve olumsuz anlamaya yol açabilir. “Papaz kiliseyi müze haline getirdi” olabilirdi. 26 Şubat’ta çıkan Pazar ekinde de yeni keşfedilen gezegen haberinde ayın kendi etrafında dönmediği yazılmış. Bu yanlış. Ay kendi etrafında ve dünyanın etrafında döner.
Ferhat S.: Hürriyet Akdeniz’de “Burdur’da iki tutuklu” haberinde geçen Zeynel Karakurt ismi, “Cinsel istismar davasında tepki” haberindeki fotoğrafın altına da yazılmış. O kişi, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü. (1 Mart)
Özge Taşkıran: 8 Mart akşamında kadınlar bir araya gelerek İstiklal Caddesi’nde yürüdü. Siz bu habere yedinci sayfanızda ufacık bir yer ayırdınız. Gazetedeki fotoğrafta tüm İstiklal dopdolu ve binlerce kadın akın akın yürüyor. Bu fotoğraf yedinci sayfada 3 cm olarak mı kullanılmalıydı?
İsmet Togay: Hurriyet.com.tr’yi düzenli takip etmekteyim. Lütfen haberleri oluştururken de magazinsel endişe taşımayınız. Lütfen habere duygu katmayınız; katıksız veriniz. Örneğin, haberlerinizde çok fazla skandal, küstah, şok, flaş, sert, çok sert, sürpriz gibi kelimeler mevcut. Lütfen haber kaynağı olduğunuzu unutmayınız ve okuyucu adına kanaat bildirmeyiniz.
Cem Çetin: Spor sayfasındaki “Havuz olmayınca süngerlerle yüzüyor” başlıklı haberiniz gerçeği yansıtmıyor. Sporcu kız, yüzücü değil atlayıcı. Ayrıca “Olympiakos Bento’yu gönderdi” haberinde yazdığınız gibi Olympiakos son maçını Panathinaikos ile değil PAOK ile oynadı. (7 Mart)
Musa Alioğlu: Gazetenizde Türkçe karşılığı olan kelimelerin bile İngilizce kullanılması üzücü. Örneğin, 15 Şubat’ta 11. sayfada yer alan startup (girişim) , offline (çevrimdışı) gibi yabancı kelimelerin başlıklarda kullanılması izaha muhtaç.
Ferda Kaya: Hürriyet internet her hafta manşette Ali Ağaoğlu’nun bir haberine mutlaka yer veriyor. Ağaoğlu her hafta haber yapılacak bir işe mi imza atıyor? Magazin desem, sürpriz doğum günü partileri yapılan, sürpriz hediye veren/alan sürüyle ünlü var. Neden onlar değil de Ağaoğlu? (6 Mart)
Hakkı Baykan: 1 Mart’ta gazetenin 30. sayfasında “Spor Ekranı” bölümünde İstanbul Üniversitesi-Beşiktaş basketbol maçının 19.45’te TRT Türk’te yayınlanacağı yazılmıştı. O saatte televizyonun başına oturduğumda maç oynanmış bitmişti. Maç 17.30’da başlamış. Keşke hiç yazmasaydınız.