İlk rahim nakli 80 yıl önce

Güncelleme Tarihi:

İlk rahim nakli 80 yıl önce
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2011 03:30

“DÜNYADA ilk rahim nakli” haberi, neredeyse bütün gazeteler, internet siteleri ve televizyonlarda yayımlandı.

Haberin Devamı

Bu haberler, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe ve ameliyatı yapan Doç. Dr. Ömer Özkan’ın açıklamalarına dayanıyordu.

“İlk” ve “en” haberlerinden hep korkmuşumdur. Nitekim Ankara Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. İ. Ethem Geçim’den bilimsel açıklamalarla dolu uzun bir mail geldi, özetleyeyim:

“Rahim nakli ile ilgili haberinizi burnumun direği sızlayarak okudum ve rahmetli hocam Prof. Dr. Şadan Eraslan’ın aziz hatırasına hürmeten size yazıyorum. Rahim nakli yapıldığını bildiren ilk bilimsel yayın 1918’de Knauer tarafından yazılmıştır. Ardından 1931’de Almanya’nın Dresden kentinde ilk kez yapılan rahim naklini takiben bu ameliyat yüzünden öldüğü bilinen, daha sonra filmlere de konu olan Lili Elbe vakası vardır.

1950’li yıllarda merhum hocamız Şadan Eraslan tarafından devrin ünlü cerrahı Hardy’nin laboratuvarında rahim nakilleri hayvan deneyi olarak uygulanmış ve nakledilen rahimden ilk kez köpeklerin doğumu da 1966’da literatüre girmiştir.

Bu deneylerden 1978’den itibaren vazgeçilmesinin nedeni, rahim naklinin hayat kurtarmayan, üstelik alternatifi olan bir yöntem olmasıdır. Takılan rahmin vücutta kalabilmesi için bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanmanın getirdiği tehlikeler, tıp etiğine uygun olmadığını düşündürmektedir. Bunu kabul etmeyen birçok
otorite vardır.

2000 yılında Suudi Arabistan’da bir kadına rahim nakli yapılmış ve rahim ancak 99 gün yeni vücudunda kalabilmiş ve sonra çıkarılmak zorunda kalınmıştır. Yani marifet, rahmin yerleştirilmesi değil de orada tutulmasıdır. Akdeniz Üniversitesi’nde yapılanın dünyada ilk olmakla ilgisi yoktur.

Keşke konuyu gazetecilere sunma yerine önce bilimsel bir ortamda, örneğin tıbbi bir dergide sunsaydılar. Eğer editör olduğum bir tıbbi mecmuaya bu vaka bildirilseydi, ‘Çok güzel, ameliyat etmişsiniz ancak gelin bir süre bekleyelim ve sonuçları görelim’ derdim. Bakınız literatüre, Eraslan ve Hardy ekibi beklemiş, köpek doğurduktan sonra yavru köpeklerle birlikte poz vermişler.”

Bu mail’in ardından 10 Ağustos’ta Hürriyet’te yayımlanan “Dünyaya umut veren nakil” haberini bir daha okudum. Diğer gazete ve televizyonların çoğunun tersine Hürriyet’teki haberin ilk sayfadaki başlığında “ilk” denmiyordu, hem de “naklin bir kadavradan yapıldığı” vurgulanıyordu. Orada bir sorun yoktu bence. Ancak iç sayfadaki haberde bir karışıklık olmuştu. Başlıkta “Türkiye’de ilk rahim nakli” dense de haberin birinci cümlesinde ilk sayfadaki bilgilerle de çelişen bir şekilde “dünyanın ilk rahim nakli”nden söz ediliyordu.

Bu durumu aktarıp, Dr. Geçim’e bir itirazda bulundum: “Ama haberde bu ameliyatın dünyada kadavradan yapılan ilk rahim nakli olduğunu yazıyor.” Geçim, bu kez tam altı sayfalık bir mail’le diğer gazete ve internet sitelerinin başlıklarını da alıntılayarak yanıt verdi bu itirazıma:

“Lütfen gönderdiğim haber başlıklarına bakınız. Neden o haberlere ‘dünyada ilk rahim nakli’ başlıkları atıldı? Burada bir yanıltma var mıdır? Haberin içindeki detayları okurun yüzde kaçı anlar? Dahası umut verilen binlerce kadına bu olayın etik ve tıbbi sakıncalarını anlatacak birileri var mı acaba?”
Elbette bu söylediklerinde haklı. Biz gazeteciler, sağlık haberlerinde insanları yanıltıcı bilgi veremeyeceğimiz gibi uyarıcı da olmalıyız.

Zakkum 11 yıldır yerinde sayıyormuş

SON günlerde bazı gazetelerde çıkan “Dr. Ziya Özel, haklı çıktı” haberlerini eleştirirken, Hürriyet’in 1988’deki haberlerinin ne denli isabetli olduğunu yazmıştım. Geçen haftaki bu yazıya destek veren Doğan Yayın Holding Sağlık Grup Başkanı Dr. Gündüz Tezmen, Dr. Özel’in zakkumdan ürettiği ilacın ABD’de onaylandığı haberlerinin yeni olmadığı uyarısında bulundu: “5-6 yıl önce gazetelerde bir haber görmüştüm, ‘Ziya Özel’e Amerikalılar sahip çıktı. Faz 1 çalışmaları başarılı sonuç verdi’ diye. Bugünlerde yine ‘FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi), Faz 1 onayı verdi, daha ileri denemelere başlanacak’ haberleri çıkıyor. Aynı hikâye ara sıra ısıtılıp önümüze getiriliyor ve maalesef medya da ‘sazan’ gibi üzerine atlıyor.”
Merakla arşivi tarayınca Tempo’nun 9 Eylül 2003’te Özel ile yaptığı söyleşiyi buldum. Gerçekten Dr. Özel, orada “... şirket ABD’de ilacın Faz 1 denemelerini yaptı. Faz 2 denemelerinin 2004’te biteceğini düşünüyorum” diyordu!
Hatta o söyleşinin ardından, o dönem Hürriyet’te yazan Yurtsan Atakan, Özel’in o sözlerini araştırmış; FDA’nın “Zakkum ekstresine 2000 yılında faz çalışmaları yapabilmesi için onay verdiğini ama sonra da ekstrenin ilaç kanunlarına aykırı biçimde yapılan tanıtımlarına son verilmesi için uyarı mektubu gönderdiği”ni saptamıştı.

Anlaşılan Özel, Amerikalıların o uyarısına da aldırmadı. 2003’te gerçeğe aykırı demeç vermekle kalmadı, aynı sözleri 2011’de tekrarlayıp, “zakkum mucizesi”ni anlatmaya devam etti! Ne yazık ki, her seferinde de inandıracak gazeteciler bulabildi. Oysa zakkum ile ilgili denemelerde 11 yıldır bir adım ilerleme olmadığı açık. Dolayısıyla Dr. Özel’e haksızlık yapılmadığı da aşikâr.

Haberin Devamı

OKURDAN KISA KISA

Gündüz Koçyiğit: Gazetemizde dün (15 Ağustos) yayınlanan Nergis Yazgan ile ilgili “Avcı babayla çevreci kızı” başlıklı yazıda, “miat” kelimesi iki yerde “miyat” olarak yanlış yazılmıştı.

Süleyman Demir: “Daltonlar gibi soyan kardeşler” haberinde “bir abla ile iki erkek kardeşin Kalaşnikoflarla banka soyduğunu” yazıyorsunuz. Ama fotoğraftaki soyguncunun elinde Kalaşnikof değil Uzi’ye benzeyen otomatik bir tabanca var.

NOT: Haberin Amerika’da yayımlanan orijinalinde kardeşlerden birinin AK-47 (Kalaşnikof), diğerinin otomatik tabanca kullandığı belirtiliyor. Nitekim yayımlanmayan öbür fotoğrafta, Kalaşnikoflu bir soyguncu görünüyor.

Alex&Ebru Ayas: Çukurova ekinde 14 Ağustos’ta yayınladığınız Mersin Belediye Başkanı Macit Özcan’ın “denizin temiz olduğunu anlatmak için Mezitli’de yüzdüğü” haberini okumak, bizim için çok üzücü ve komikti. Her sene yurtdışından tatil yapmaya Mersin Çeşmeli’ye geliyoruz ve çocuklar denize girdiklerinde haftalarca mikroptan ateşli yatıyorlar. Neden yabancı turistin olduğu yerde deniz temiz olabiliyor da, burada olamıyor? Yurtdışından gelip bu pisliği görmek kötü bir duygu ama daha kötüsü: kimse kendini sorumlu hissetmiyor!

Murat Altunışık: Bu kadar yanlı yayın yapmak huyunuz mu? Spor sayfanız Fener lehine haberlerle dolu. Aziz Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup göndermesiyle ilgili haberiniz de bunun somut bir örneği.

Alperen Erdem Civelek: Siz basınımızın yapıtaşı olan Hürriyet’siniz. Ama gelin görün ki tutuklu yargılanacak insanları baştan suçlu gibi göstererek zan altında bırakıyorsunuz. Bunun sonucu olarak FB taraftarı, basına tepki gösteriyor; bu tavır değişmediği sürece de göstermeye devam edecek.

Ayşe Tuz: “Siyah kuşaklı gelin Tuba” başlıklı haberinizde fotoğraf da vardı. Gerçekten Tuba Büyüküstün’ün belinde siyah bir kuşak vardı. Ama haberin spotunda neden “Büyüküstün’ün gelinliğindeki siyah kurdela dikkati çekti” deniyordu. Başlıktaki “kuşak” olmuş spotta “dikkati çeken kurdela!”

M. Ali Akalın: Bugün (18 Ağustos) Hürriyet’te, “Hükümet tarafından Hava Kuvvetleri’ne saat 15.00’te hazırlanan emrin gittiği ve akşam operasyon yapıldığı” yazıldı. Sanki bakkaldan telefon edildi, 3-5 uçak operasyona gitti! Hükümetten Hava Kuvvetleri’ne emir gider mi? “Hükümet talimat verdi, TSK hava operasyonu yaptı” denebilirdi. Türk ordusu gerek duydu ki operasyon yaptı, tabiatıyla hükümet ile koordineli iş yapılır.

Ahmet Ertan İlter: 8 Ağustos’taki Seyahat ekinde Mehmet Yaşin’in “Eylülde İsviçre gölleri” yazısında, genelde Montreaux şehrinden bahsedilmekle birlikte neşredilen iki fotoğraftan biri olan Chateau Chillon’dan hiç söz edilmemektedir. Diğer fotoğraf ise İsviçre’nin başka bir şehri olan Lausanne’ın Ouchy bölgesine ait.

Rıza Kumcu: 14 Ağustos’ta Hürriyet’in birinci sayfasında bir Suriye haberi vardı. Haberdeki fotoğrafın altında da “Suriye’de muhalifler dün tankların Lazkiye’ye giriş görüntülerini yayınladı” diyordu. Ama fotoğrafta yalnızca bir kamyonetin üzerine monte edilmiş ağır makineli tüfekli asker görünüyordu. Niye tank deyip kamyonet fotoğrafı koyduğunuzu anlayamadım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!