Güncelleme Tarihi:
Düşünün, cumhurbaşkanı, başbakan, parti lideri, işinsanı ya da ünlü bir oyuncu ile topluca konuşuyor gazeteciler. Ardından sıra fotoğraf çekimine geliyor. Gazeteciler o şahsiyet ile tek tek fotoğraf çektiriyorlar. Anı fotoğrafı olarak kalsa sorun yok. Ya da konuşmanın toplu yapıldığı belirtilse yine mesele değil. Ama çoğu zaman ikili fotoğraflar eşliğinde verilen bu haberlerde sohbetleri bir gazeteci grubunun gerçekleştirdiği flu bırakılıyor. Böylece özel bir söyleşi yapılmış havası yaratılıyor.
Kalabalık toplantılarda ikili fotoğraf çektirme, Türkiye medyasının eski alışkanlığı. Yıllardır tekrarlanır durur bu yanlış. Fakat artık devir değişti, matbuattan medyaya geçildi; dahası sosyal medya var. Kalabalık bir söyleşide ikili fotoğraf çektirip özel gibi verdiğinizde kimse yutmuyor. Hemen sanal âlemden yalanlanıyorsunuz. O nedenle de bu eskimiş gazetecilik tarzı komik kaçıyor.
İkili görüntü komedisinin bir de yazı veya haber versiyonu var. Kalabalık bir grup gazeteciyle yapılan söyleşiler özel konuşma gibi veriliyor. Diyelim bir bakan ile Meclis kulisinde ya da bir işadamı ile tanıtım toplantısında üç-beş gazeteci sohbet ediyor, ertesi gün o gazeteciler haberi yazarken okura bu konuda bilgi verme gereği duymuyor; haberi özel bir konuşma gibi sunuyorlar. Oysa iki gazeteci ile bile yapılsa bu tür sohbetlerin yeri ve biçimiyle ilgili olarak okura eksiksiz bilgi vermek gerekir. Aksi halde okur aynı söyleşiyi başka gazetede gördüğünde tereddüde düşebilir; güveni sarsılabilir. Nitekim bazı okurlardan, “Gazetenizde yayınlanan şu söyleşi aynı gün satırı satırına başka bir gazetede nasıl çıktı?” sorusu geliyor. Anlayacağınız okur da eskisi gibi sınırlı kaynaklardan bilgi alan eski okur değil. Yanılttığınızı çabucak öğreniveriyor.
Hem unutmayalım, ne kalabalık görüşmelerde ikili fotoğraf çektirmek ne de çoklu söyleşileri özel gibi yazmak yazdığınızın haber değerini artırır. Haber değerinin ölçeği, öyle bir fotoğrafla değişiyorsa zaten başka sorun var demektir.
Pasif ev
“BÜTÜN kış tek ampulle ısındı” başlıklı haberde, Urla’da, “Türkiye’nin ilk pasif evinin yapıldığı” bilgisi yer alıyordu. Gerd ve Uğur Gül Ketelhake çiftinin basın toplantısına dayanan haber, 14 Mayıs’ta Hürriyet’in yanı sıra başka gazetelerde de yayımlandı. Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği (SEPEV) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğba Salman Gürcan, bu haberin gerçeği yansıtmadığını savunan bir açıklama gönderdi. Gürcan, “Haberde belirtilen Almanya’daki Passive House Institute, Urla’daki evin kesinlikle pasif ev sertifikalı olmadığını ve kendileriyle bir bağlantısının bulunmadığını tarafımıza yazılı olarak belirtmiştir” diyordu. Gürcan’ın bu açıklamasını ilettiğimiz Ketelhake çifti, “Sertifikalandırma süreci ev tamamlandığında yapılabiliyor. Sertifika alma sürecine geçtik. Kaldı ki, gerek basın dosyalarında gerekse de yayınladığınız haberde ‘pasif ev’in sertifikalı olduğuna dair bilgi bulunmamaktadır” yanıtını verdi. Ayrıca “sertifika olmamasının o evin pasif ev olmadığı anlamına gelmediğini” savundu. Bu doğru, haberde sertifikadan söz edilmiyor ama Gerd Ketelhalke’nin “... Almanya’daki Pasif Ev Enstitüsü’nün önerileriyle projelendirdik” sözlerine yer veriliyordu. Bu ifade evin Enstitü ile işbirliği halinde yapıldığı izlenimi doğuruyordu. Oysa açıklamaları, Enstitü ile temasa yeni geçildiğini gösteriyor. Demek ki, Urla’daki evin, “pasif ev” kriterlerine ne kadar uygun olduğu bu süreçte ortaya çıkacak. Kuşkusuz ev sertifika alabilirse o da haber olacak; başka bir şirketin yaptığı ev sertifika alırsa o zaman da “Sertifikalı ilk pasif ev” haberi yapılır. İşimiz bu. Zaten Selim Türsen arkadaşımız da itiraz edilen haberde basın toplantısında söylenenleri aktarmıştı sadece.
19 Mayıs fotoğrafları
“19 Mayıs coşkusu” haberi, genel olarak okurlardan övgü aldı. Ancak bir gazeteci olan ve yakın tarih araştırmalarıyla ilgilenen Sinan Onuş, internetteki “ilk” ifadesine ve bazı fotoğrafların tarihine takılmıştı: “İlk defa’ başlığıyla internet sitenizde yayınlanan 19 Mayıs’la ilgili fotoğraflardan bazıları ne ilk kez yayınlanıyor ne de tarihleri doğru. Hemen örnekleyeyim. Fotoğraf 5’te ‘AOÇ civarında 19 Mayıs gösterileri’ yazıyor. Oysa Selahattin Tansel’in 1965’te çıkan ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı 1919-1922’ isimli kitabının 118. sayfasında bu fotoğraf var. Yani ilk kez Hürriyet yayınlamıyor. Foto altında da şöyle yazıyor; ‘1922 yılının 22 Mart’ındaki eğlencelerden görüntü’. ‘AOÇ civarında 19 Mayıs görüntüsü’ diye verdiğiniz 9. fotoğraf da aynı kitabın 117. sayfasında şu notla yayınlanmış; ‘1338 (1922) Nevruzu’nu Ankara halkı, büyük bir huzur içinde geçirdi. Okullar, Genelkurmay (Büyük Erkan-ı Harbiye Umumiye) binası önünde gösteriler yaptılar”. Onuş, Tansel’in kitabının kapağından ve o sayfalarından görüntüler de göndererek belgeledi eleştirilerini. Gazete ve internette kullanılan 19 Mayıs fotoğraflarını, Anadolu Ajansı geçmişti. Haberde, “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi (ATAM), 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Atatürk’ün çok özel fotoğraflarını arşivlerden çıkardı” bilgisi veriliyordu. AA’nın haberinde “ilk” vurgusu yoktu. Belli ki, sonradan “ilk” ibaresi eklemek doğru olmamış...
Okurdan kısa kısa
Burak Aslanbaş: Adana Demirspor-Manisa maçına sabah İstanbul’da baktım. İlhan Söyler’in yorumunu okuyordum, yarım kaldı. Gazeteyi de uçakta unuttum. Adana’da Hürriyet aldım ama İlhan abinin yazısı yoktu. İlhan abi, 40 yılda bir Demirspor yazmış, ama Adana’da okuyamadık!
Celal İnanç: Mehmet Yılmaz’ın köşe yazısının bazı satırları, 20 Mayıs’ta yandaki haberin fotoğrafı nedeniyle görünmüyordu. İlk kez böyle bariz bir mizanpaj hatasına rastladım, şaşırdım. NOT: İlk baskılardaki bu hata fark edilerek sonraki baskılarda düzeltilmiş.
A. Feridun Gündoğdu: Bir ara düzelen Hürriyet içi bulmacalar tekrar bozulmaya başladı. Örnek vereyim. 3 Mayıs, soldan sağa ikinci soru: Elbisede takı. Cevabı ‘kat’ çıkıyor, ama takım olmalıydı. 13 Mayıs, yukarıdan aşağı ikinci soru: Alametler, izler, nişanlar. Cevap ‘alam’ çıkıyor, alaim olmalıydı.