Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2006 21:58
Geçen hafta en çok okur tepkisini öğle tatilinde özel muayeneye giden bir doktora ve Atatürk Havalimanı’ndan THY’nin deve kesmesine ilişkin iki haber aldı. Bu iki habere, internet üzerinde de yoğun okur yorumu yazıldı.
1- Hekimi kurban etmek doğru mu?12 Aralık günü Hürriyet’in sürmanşet verdiği
haber,
"Bu doktor nereye koşuyor" başlığı ile sunuluyordu. Spotta ise
"Devletin doktoru, mesai saatinde özel muayenehanesinde randevu verdiği hastasına koşarken görüntülendi" deniyordu. Kullanılan fotoğraf ise sanırım, haberin bu kadar büyütülmesinin asıl nedenlerinden biriydi. Sözü edilen hekimin yayımlanan fotoğrafı,
"acele içindeki bir insan" fotoğrafı olarak çarpıcı ve ilgi çekiciydi.Bu haberin yayımlanması ardından hekim meslektaşları, kelimenin tam anlamı ile haberin konusu etrafında kenetlendi.
Prof. İbrahim Hızalan, Türkiye’deki Kulak Burun Boğaz hekimlerinin yazışma grubuna ve bu köşeye gönderdiği mesajda
"Benim de ’olmasa daha iyi olurdu’ diyebileceğim bu disiplin kusurunda, olayın kendisinden çok, Prof. Orhan Özturan’ın kişisel hedef olarak alındığı ve yıpratılmak istendiği anlaşılmaktadır. Haberin içeriği iyice incelendiğinde görülmektedir ki kendisi amaçlı olarak ve devamlı izlenerek açığı kollanmış ve bu yönetsel sorun boy boy kişisel fotoğraflarla süslenerek basında görmeye alıştığımız ’insanlık suçu’ haberlerini andırır duruma getirilmiştir. Branşımızın ülkemizdeki saygın temsilcilerinden bir bilim insanı olan Prof. Özturan, idari açıdan hatalı bir davranışta bulunmuş olsa da, hak etmediği şekilde afişe edilmiştir ve bu yolla tüm doktorların ve öğretim üyelerinin saygınlığında yara açılmaya çalışılmıştır. Bu nedenle hem onu ihbar edenleri, hem bu olayı bu şekilde bir habere dönüştürerek basının gücünü amaçlarına yönelik kullananları, hem de olayın önemi ile haber olarak yer alma boyutu arasındaki aleyhte oranı göz ardı eden sorumluları kınıyorum" dedi.Bu eleştirileri, haberin altında imzası yer alan muhabir
Birsel Sancar’a ilettim.
Sancar şunları söyledi:
"Ben haberi yaparken İstanbul Tabip Odası Başkanı ile de görüştüm. Bu onların tepki göstermediği, kamu hastanelerinde çalışan doktorların mesai yasağını delip hasta bakmalarına karşı çıktıkları bir durum. Yasa açık. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Sağlık Personelinin Çalışma Esaslarını Düzenleyen 2368 Sayılı kanuna göre, kesintisiz mesaiyi delmek bir suç. Zaten bugün Sağlık Müdür Vekili Dr. Mehmet Bakar da soruşturma açtı. Ben Tabip Odası Başkanı ile de görüştüm. Bizim haberimizin objektif yazıldığını, karalama olmadığını ve içeriğine tamamen destek verdiklerini söylediler. Tüm yaptığım görüşmelerin ses kayıtları mevcut. İstediğiniz zaman size de takdim edebilirim."Ses kayıtlarını dinlemedim; gereği yok çünkü. Eleştiriler, haberin doğru olup olmadığı değil, sunuşu ve boyutu ile ilgiliydi ağırlıklı olarak. Benim de orada bazı kaygılarım var doğrusu. Bence, ne kadar yaygın olduğunu Türkiye’deki herkesin bildiği bu durumu, tek bir hekim üzerinden bir kez daha hatırlatmak, o hekime yapılmış bir haksızlık olarak nitelenebilir.
2- THY nasıl deve oldu?OKUR Hasan Tahsin, ki bu sanırım bir takma ad, gönderdiği mesajda, Hürriyet’te 13 Aralık 2006’da yayımlanan
"THY apronda deve kesti" haberine atıfta bulunuyordu:
"Şu deve kesme olayını çok fazla abarttınız. Yapan kişi yanlış yapmıştır. Fakat bu kadar ağır üzerine gitmek kasıt havası doğuruyor. Hürriyet Gazetesi okurlarının gazetelerine olan güveni sarsılıyor. Tarafsız, yansız olma görüntüsü sarsılıyor. Lütfen daha akıllı, tarafsız ve vicdanlı olalım. Adını bile merak etmediğim bu kişi ve olayı gazetenizde gördükçe gazetenizi elime almak istemiyorum. Bu adam hırsız değil, arsız değil. Sadece biraz dar kafalı. Fakat kötü niyetli değil. Lütfen öncelikle insanların niyetine bakınız."Okurların bazıları, deve kesmenin dini boyutunu öne çıkartarak Hürriyet’i, dine duyarsızlıkla suçlarken, diğerleri, Hürriyet’in sayfalarının kan revan içinde kalmasına öfkeleniyorBu tepkilerin hiçbirine katılmıyorum. Türkiye’de vatandaşın yıllar yılı büyük zararlarını sineye çekerek bugüne getirdiği bir iktisadi devlet kuruluşunun en üst düzeyinde yer alan kamu görevlilerinden birinin, herhangi bir şirketin itibarını tüm dünyada yerle bir edecek bir kararı alıp, fütursuzca, hiç sorgulamadan ve fotoğraflara bakılırsa büyük bir keyifle uygulaması büyük bir haberdir. Üst düzey yöneticiler, tanımlanan işlerini iyi yapmanın ötesinde, şirketin itibarından da sorumludur. Bu nedenle, deve kesme kararı alan THY yöneticisi, ne denli iyi bir mühendis olursa olsun, eğer herhangi bir özel şirkette bunu yapmış olsaydı, anında işini kaybederdi. Bugün ise herhangi bir bedel ödemiş gözükmüyor. Bedeli, halkın vergileri ile kurulan, yıllarca zararı sineye çekilen ve yeni yeni düzelmeye başlayan THY ödedi, ödüyor ve ödeyecek.Bu nedenle Hürriyet, gerekeni gereken ölçüde yapmıştır.
Okurlardan kısa kısa...Prof’lar hatasız mı Yavuz Yıldırım: "Sayın Okur temsilcisi beyefendi; Yazınızda ’İlahiyat profesörlerinin namaz kılmak için ille de kıbleye dönmenin gerekli olmadığını söyledikleri biliniyor’ demişsiniz. Sakın ola bu söz tren ve otobüs gibi sürekli hareket halinde olan araçların içinde namaz kılmak isteyenler için söylenmiş olmasın. Ya da dediğiniz gibi olsa bile bu durum ilahiyat profesörlerinin hatasız olmadığını mı gösterir? Bugün İlahiyat Fakültelerinde o kadar bozuk profesör var ki! Biz, yani İslam dininin savunucuları hiçbir profesörün sözünü dinde senet olarak kabul etmeyiz."
Temsilci’nin Notu: Kendisini İslam dininin savunucularından biri olarak sunan
Yıldırım, böylelikle, belki de tren ve otobüslerde kıble aramanın doğru olmadığını kabul etmiş oluyor. Ancak, anladığım kadarıyla İslam’a ve muhtemelen de diğer her türlü konuya ilişkin bilgisi, başka kimseden yeni bir şey öğrenmesini gerektirmeyecek denli derin. Kendisine, Hz. Muhammed’in, bilgi ve Çin ile ilgili hadisini anımsatmak isterim ama sanırım
Yıldırım bunu da biliyordur zaten.
Kutlama mail’i İpek Zorer:"Sayın Okur Temsilcisi, günde yaklaşık 6000 adet yorum okunduğunu, bu yorumların titizlikle seçildiğini ve bir o kadar da yayınlanmayan yorumlarla ilgili şikayetlerin geldiğini yazmışsınız. Doğrudur, yaptığınız gerçekten çok zor, bir o kadar da riskli bir iş. Herkes istediği yorumu yapıyor ama yayınlanmadığı zaman muhakkak haklı bir nedeninin olduğunu kabul etmiyor. Ben de epeydir yorumlarımın yayınlanmadığını fark ediyorum ama sitem etmek yerine çalışmalarınızı kutlamak amacıyla bu mail’i gönderiyorum."
Temsilci’nin Notu: Teşekkürler ama yorumları ben seçmiyorum. Yorumlar konusundaki olumlu bu tepki, Hürriyet internet sitesindekileri memnun edecektir.
Halk dava ederdi Burak Topuz: "Gözlerime inanamadım, seçilmiş belediye başkanı ve atanmış vali
trafik sorununu halka soruyor ve çözüm arıyor. Biz maaş veriyoruz, onları çözüm bulsunlar diye görevlendiriyoruz ama onlar dalga geçer gibi ’Biz bulamadık, siz bulun. Biz yalnızca lale devrindeki gibi lale dikmeyi beceriyoruz’ diyorlar. İnanılmaz. Amerika’da yaşıyorum böyle bir soru burada sorulsaydı halk dava ederdi onları."
Temsilci’nin Notu: Burası Türkiye...