Deniz TÜRSEN - dtursen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2019 10:10
Türkiye ve dünyada yaşlı nüfus oranı giderek artıyor. Bu durum bakım hizmetleri alanında yeni iş fırsatları doğmasını sağlıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışmasına göre 2030 itibariyle Türkiye dahil 45 ülkede yaşlı bakım hizmetleri alanında en az 24 milyon iş fırsatı doğabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl açıklanan yaşlı istatistikleri 65 yaş ve üstü bireyleri kapsıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı giderek artıyor. 2008 yılında 65 ve üstü yaş grubunda bulunanların tüm nüfusa oranı yüzde 6,8 iken bu oran 2018’de yüzde 8.8’e çıkmış, yani 7 milyon kişiyi geçmiş. Ayrıca yaşlı nüfus 2013’den itibaren 5 yılda yüzde 17 artmış. Bunun yanında, Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için 75 yaş ve kadınlarda 80 yaş olarak belirlenmiş. Doğuşta beklenen ortalama yaşam süresinin 2050’lerde 79 yıla çıkması öngörülüyor. Türk
Geriatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Dilek
Aslan, Türkiye’de 2023 itibariyle yaşlı nüfus oranının yüzde 10,2’ye yükselmesinin beklendiğini belirterek şunu ekliyor, “Birleşmiş Milletler’in tanımına göre bir ülkede yaşlı nüfus oranının yüzde 8 ile yüzde 10 arasında olması o ülkenin yaşlı, yüzde 10’un üzerinde olması ise o ülkenin çok yaşlı olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye, 2023 itibariyle çok yaşlı ülkeler arasında olacak.”
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2018 tarihli ‘İnsana Yakışır İşin Geleceği için Bakım Hizmetlerinde Çalışma ve Yeni İşler’ raporuna göre ise 2015’de dünyada 60 yaş ve üstü kişilerin sayısı 906 milyondu. Bu rakamın 2030 itibariyle 1.4 milyarı bulması bekleniyor.
KADINLARIN ROLÜ DEĞİŞTİYaşam ömrünün uzamasıyla beraber
yaşlı bakımı ekonomisi de büyüyor ve bu alandaki personel ihtiyacı artıyor. ILO raporunda bakım alanındaki iş fırsatlarının artmasındaki en önemli nedenlerden birinin aile yapılarındaki değişim olduğu aktarılıyor. Öyle ki, çekirdek aile eskiden sadece kadınların ev işleriyle ilgilenip erkeklerin çalıştığı, çocuklu bir model olarak kabul ediliyordu. Bu yapıda kadınlar evde oldukları için çocukların veya yaşlıların bakımı da kadınların sorumluluğundaydı. Kadınların üstündeki bu sorumluluk aslında onların iş hayatına atılmasının önündeki engellerden biriydi.
Günümüzde ise özellikle gelir düzeyinin yüksek olduğu ülkelerde aile bağları ve yapıları değişmeye başladı. Artık sadece erkeklerin değil kadınların da iş hayatında olduğu çekirdek aile yapıları oluştu. Kadınların iş hayatında daha çok yer almaya başlamasıyla beraber evdeki bakım sorumluluklarını başkalarına devretmek zorunda kalmaları, bu alanda profesyonel olarak çalışan kişilere ihtiyacı arttırdı.
İSTİHDAM POTANSİYELİŞu anda Roma Sapienza Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görev yapan İTÜ öğretim görevlisi Prof. Dr. İpek İlkkaracan Ajas, yaşlı nüfusun artmasının ekonomiye maliyetin yanında fırsatlar da getirdiğini belirtiyor. Nüfusun yaşlanmasıyla sosyal güvenlik sistemi üzerindeki maliyetlerin arttığını belirten İpek İlkaracan Ajas, bunun sosyal güvenlik sisteminde dengeleri bozduğunu ve sistemin sürdürülebilirliğine tehdit oluşturduğunu söylüyor. Öte yandan, yaşlılara yönelik destek ve bakım hizmetleri sektörüne kamu yönlendirmesi ve kaynak tahsisi ile verilecek teşvikler önemli miktarda istihdam yaratma potansiyeline sahip.
Bu konuda 2018’de ILO Cenevre için İTÜ İşletme Fakültesi ve New York’taki Levy Ekonomi Enstitüsü işbirliğiyle bir çalışma yaptıklarını belirten İpek İlkaracan Ajas, ‘İnsana Yakışır İşin Geleceği için Bakım Hizmetlerinde Çalışma ve Yeni İşler’ raporunda sunulan bu çalışmanın Türkiye dahil 45 ülkeyi kapsadığını belirtiyor.
Araştırmada ele alınan bir gelecek senaryosuna göre, yaşlılara ve engellilere yönelik uzun dönemli bakım hizmetleri sektörüne toplam 2.35 trilyon dolar yani 45 ülkenin toplam gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 2,3’ü kadar bir harcama yapıldığı taktirde 2030 itibariyle en az 65 milyon iş fırsatı doğabilir. Bunun 51 milyonu bakım hizmetleri sektöründe, 14 milyonu ise bağlantılı diğer sektörlerdeki işlerden oluşuyor. Öte yandan, uzun dönemli bakım için mevcut harcama tutarı olan 1.11 trilyon dolarla yani GSYH’nin yüzde 1,1’i ile devam edilmesi halinde ise 2030 itibariyle sektördeki ve bağlantılı istihdamın 24 milyon ile kısıtlı kalacağı öngörülüyor. Yani, yapılacak yatırım ve harcamaların mevcut düzeyinden GSYH’nin yüzde 1,2’si kadar arttırılması durumunda 40 milyon ek istihdam olanağı yaratılabilecek.
İpek İlkaracan Ajas’ın vurguladığı bir başka veri ise kadın istihdamı ile ilgili. Çalışmaya göre uzun dönemli bakım hizmetleri sektöründe yeni yaratılacak istihdam talebinin en az yüzde 59’unda kadınlar istihdam edilecek.
GERİATRİ UZMANI AZ65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Gülüstü Salur, yaşlı sağlığında her zaman hem çok disiplinli yaklaşımların hem de uyumlu bir ekibin çalışması gerektiğini belirtiyor. Salur, “Yaşlının bakım ihtiyaçlarının doğru tespitinde birlikte çalışacak geriatrik vaka danışmanlarına, geriatri hemşirelerine, yaşlı özelleşmeli sosyal hizmet uzmanlarına çok büyük ihtiyaç var. Yaşlıların onları iyi tanıyan uzmanlarca izlenmesi bakım zorluklarını hafifletiyor, hastaneye başvuru, sık doktor görme, çok ilaç kullanma ihtiyacını azaltıyor” diyor. Geriatrinin doktoruyla, hemşiresiyle, fizyoterapisti, hastabakıcısı ile çok tüketen bir alan olduğunu söyleyen Salur buna karşılık geriatri uzmanı sayısının yeterli olmadığını, hatta hemşirelerin daha da büyük bir eksiklik olduğunu aktarıyor. Bir başka sorun ise yaşlı bakımının büyük bir kısmının evlerde yapılması nedeniyle denetim ve meslek içi eğitimin zayıf kalıyor olması. Bu nedenle yaşlı bakımında çalışan her seviyeden kişinin yaşlılık alanında çalışan meslek örgütleriyle sürekli eğitim programlarında olması gerekiyor. Salur’a göre evde bakılması gereken yaşlılar için mutlaka yeni bir sağlık hizmet modeli geliştirilmesi gerekli. Bunun birinci koşulu da bu alanda özelleşmiş insan kaynağının yetişmesi. Ayrıca, Avrupa’da çoğu ülkede zorunlu olan uzun dönem bakım sigortası bu alanda istihdamı kalıcı kılıp kaliteyi yükseltebilir.
EĞİTİM GEREKİYORTürk Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, özellikle 65 yaş ve üstü yaş grubunda sağlık sorunlarının artmasının ve çeşitlenmesinin sağlık bakım gereksinimini de farklılaştırdığını belirtiyor. Bu noktada, yaşlı sağlığı ve hastalıkları konusunda çalışan hekim, hemşire, bakım elemanları yaşlı bakımında akla gelen en öncelikli meslek grupları arasında yer alıyor. Yeşim Gökçe Kutsal, bireyin fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlığı bir bütün olarak düşünüldüğünde sosyal sağlık gereksinimlerine yönelik çalışma alanları daha da geliştirilebiliyor. Kutsal, bu bağlamda başta birinci basamak hekimler genel pratisyenler ve aile hekimleri olmak üzere ilgili tüm uzmanlık dallarının tıp eğitiminde yaşlı sağlığının öncelikleri ve gereksinimleri konusunda eğitim almaları gerektiğini düşünüyor. Prof. Dr. Dilek Aslan, Türkiye’de yaşlı bakımında her gereksinime yönelik profesyonel meslek gruplarına kolay ulaşılamadığını belirtiyor. Aslan’a göre bu konuda değişen demografiye uyum sağlayacak modellere ve bu modellerde görev alacak iş, meslek gruplarının profesyonel standart eğitimlerinin geliştirilmesi yararlı olabilir. Ayrıca, yaşlı bakımı bütün bireylerin görev alabileceği bir alan ve istihdamın güvenceli bir biçimde planlanması halinde herkesin bu alanda çalışabilmesi desteklenmeli.
HUZUREVLERİ ÇOĞALIYOR
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2018 verilerine göre Türkiye’de toplam kamu ve özel huzurevi sayısı 396. Bakılan yaşlı sayısı ise 24.490 kişi. Rapora göre Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı huzurevi sayısı 2002 yılında 63 iken bu sayı 2018 sonunda 146’ya ulaşmış. Bakanlığa bağlı huzurevlerinde bakılan yaşlı sayısı ise 2002 yılında 4.952 iken bu sayı 2018 yılsonu itibariyle 13.883 olmuş. Bu rakamlar yaşlı sayısı ve huzurevi sayısının arttığını, dolayısıyla bu alandaki personel ihtiyacının da arttığını gösteriyor. Türkiye’de Yaşlı Bakım Hizmetleri raporuna göre ise 2016 itibariyle evde bakım hizmetlerinde hizmet sunanların sayısı 4.600. Verilere göre ağırlıklı olarak hemşire ve sağlık memurları (2.590) ve pratisyen hekimler (881) bu alanda görev alıyor.