Deniz TÜRSEN - dtursen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2018 01:00
Vergi, danışmanlık ve denetim şirketi KPMG, Guardians of Trust (Güvenin Koruyucuları) isimli araştırmasında dijital dönüşüm ve güven duygusu arasındaki ilişkiyi inceliyor. 2 binin üstünde yöneticinin cevaplarıyla oluşturulan çalışmaya göre katılımcıların çoğu şirketlerinde kullanılan algoritmalara tam olarak güvenemiyor. Ayrıca, şirketlerde veri yönetiminden kimin sorumlu olması gerektiğine dair henüz fikir birliğine varılamıyor.
S&P 500 borsa endeksine göre güvenin temelini oluşturduğu itibar, müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakati gibi elle tutulamayan varlıklar şirketlerin toplam değerlerinin yaklaşık yüzde 85’ini oluşturuyor. Yapay zekanın yaygınlaşması, robotların kullanım alanlarının artması gibi gelişmelerin yaşandığı günümüzde ise artık yalnızca markalara, şirketlere ve çalışanlara güvenmek yetmiyor. Tüketiciler, firmaların kullandığı teknolojiye, algoritmalara ve veri analitiğine de güvenme ihtiyacı hissediyor. Örneğin, gitmek istediği adrese ulaşabilmek için bir navigasyon uygulamasına güvenen bir kullanıcı, yazılımdaki yol bilgileri güncel değilse yanlış yollara sapıp, zor durumda kalabiliyor. Bu da kullanıcının uygulamaya güvenini zedeliyor, müşteri memnuniyetini ve sadakatini düşürüyor. Bu gibi olumsuz durumlarla karşılaşmamak için sahip olunan verilerin iyi yönetilmesi kurumlar açısından giderek daha çok önem kazanıyor.
Uluslararası vergi, danışmanlık ve denetim şirketi
KPMG’nin Guardians of Trust (Güven bekçileri) araştırması, dijital dönüşüm ve güven arasındaki ilişkinin şirketler üzerindeki etkisini analiz ediyor. Çalışmaya firmaların sahip oldukları veri ve analitik çözümlemeleri kontrol eden 2.190 kıdemli yönetici katılmış. Verilen cevaplara göre katılımcıların yüzde 92’si verilerin yanlış analiz edilmesi nedeniyle çalıştıkları şirketlerin itibarının zedelenmesinden endişe duyuyor. Bunun yanında araştırmaya göre kurumlardaki güven açığı da giderek büyüyor. Öyle ki, katılımcıların sadece yüzde 35’i çalıştıkları kurumun kullandığı veri analizlerine tam olarak güveniyor. Geride kalanların yüzde 40’ı şirketlerinde uygulanan analizlere genellikle güvenirken bazen tereddüt yaşıyor, yüzde 19’u sınırlı olarak güveniyor ve kararsızlık yaşıyor, yüzde 6’sı ise hiç güvenmiyor. KPMG International yöneticilerinden Dr. Thomas Erwin, katılımcıların kendi şirketlerinin analiz yöntemlerine güvenememelerini iki temel nedene bağlıyor. Bunlardan ilki, yöneticilerin kendilerinin geliştirmediği bir algoritmaya güvenememeleri. Diğeri ise bu algoritmaların nasıl çalıştığını tam olarak anlayamamaları.
KİM ÜSTLENECEK?Algoritmalarda yaşanan bir sorunun oluşturduğu maddi ve manevi kayıptan kimin sorumlu tutulacağı da araştırmada ayrı bir tartışma konusu. Algoritmadaki kodu yazan yazılımcılar mı, yöneticiler mi, yoksa son kullanıcılar yani müşteriler mi? Katılımcıların yüzde 55’i bu soruya cevap olarak CDO (Veriden Sorumlu Başkan) ve
teknoloji ekiplerinin sorumlu olduğunu belirtmişler. CEO ve diğer fonksiyonel liderlerin sorumlu olduğunu düşünenler katılımcıların üçte biri oranında. Bir sürücüsüz otomobil kaza yaptığında, bundan kimin sorumlu olması gerektiğine ilişkin soruda da katılımcılar en çok otomobildeki yazılımı geliştiren kişiler seçeneğini işaretlemişler. Ancak, uzmanlar kurum içindeki her seviyede insanın belli oranlarda sorumluluk sahibi olmaları gerektiğini savunuyor.
Algoritmaların güvenilir ve hatasız olmasının kimin sorumluluğunda olduğuna ilişkin soruda ise belli bir pozisyonda birlik sağlanamıyor. Katılımcılar en çok yüzde 19 ile CIO’ları (Teknolojiden Sorumlu Başkan), yüzde 13 ile CDO’ları ve yüzde 11 ile veri bilimcileri işaret ediyor. Verilen diğer cevaplar arasında veri mimarları, risk yöneticileri, iç denetçiler, şirket içinde veriyi kullanma yetkisi olan herkes gibi seçenekler de yer alıyor.
SORUMLULUK ÜST DÜZEYDE Araştırma hakkındaki görüşlerini paylaşan KPMG Türkiye Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Lideri, Şirket Ortağı Sinem Cantürk, yöneticilerin çoğunun güvenilir veri analitiğinden teknoloji birimlerini sorumlu tuttuğunu aktarıyor.
Öte yandan, Cantürk’e göre insan ve makine arasında büyüyen karşılıklı ilişki teknoloji birimlerinden çok üst düzey yönetimin sorumluluk alması gerektiğine işaret ediyor. “Güveni yaratan ve sürdüren, stratejik ve operasyonel kontrollere sahip bir yönetimin şart olduğu küresel çapta aşikâr” diyen Cantürk, Türkiye’de de bu durumun küresel ölçeklerle paralellik gösterdiğini belirtiyor. Öyle ki, Cantürk’e göre Türkiye genelinde analitik modeller, algoritmalar, yapay zekâ ve söz konusu unsurların karar mekanizmalarındaki önemi konusunda farkındalık giderek artıyor.