Türkiye’de eğitim fonu 2 katına çıkartılmalı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’de eğitim fonu 2 katına çıkartılmalı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 13, 2014 18:27

Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. David Bloom, Türkiye’nin eğitimde kaliteye ihtiyacı olduğunu belirterek, “Eğitim kalitesi tamamen bütçeye bağlı bir şey. Türkiye’de eğimden sorumlu bakan olsaydım ilk işim fonları 2 katına çıkarmak olurdu” dedi.

Haberin Devamı

Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Eğitim Reformu ve Ekonomik Gelişmeler’ konulu konferansa katılan Harvard Üniversitesi’nden Prof. David Bloom ile ekonomi eğitim ilişkisini konuştuk. İnsan sermayesinin, sağlıklı toplum ve iyi bir eğitim için öncelikli olması gerektiğini anlatan Bloom şu bilgileri verdi:“Türkiye, küçük çocukları eğitime almakta önemli adımlar attı. Ama esas sorun daha sonra başlıyor. Uluslararası standartlara baktığımızda eğitime çok büyük pay verilmiyor. Bu da daha düşük test puanlarının alınmasına sebep oluyor. Bu nedenle Türkiye diğer OECD ülkelerine kıyasla matematik bilim dallarında alt sıralarda. Türkiye’deki eğitim sistemini geliştirmek için daha güçlü bir yapı yani devlet desteğinin ve politik yaptırımların olması gerekiyor. Yeni fikirlerin üretilmesi, bunları öngörecek çalışmaların yapılması lazım. Fonların büyük kısmı bilgi boşluklarının kullanılması için harcanmalı. Öğretmenlerin iyi yetiştirilmesi, sınıf ortalamalarının küçültülmesi gibi çalışmalara öncelik verilmeli. Eğitimcilerin yaşam standartlarının yükseltilmesi gerekiyor. Eğitimcileri okulda tutmak için statüleri, maaşları arttırılmalı. Motive olmaları sağlanmalı. Bunlar yerine geldiğinde ülkelerde iyileşme yaşandığı gözleniyor. Bu anlamda İrlanda iyi bir örnek.”

Müfredat iyileştirilmeli
Müfredatta iyileştirmeler yapılması gerektiğini belirten Prof. Bloom, çözümün, öğrencilerin becerilerinin ortaya çıkmasıyla mümkün olduğunu hatırlattı. Günlük hayattan, çevreyle ilişkilerine kadar sorgulama yapabilen, ezberci bir sistemden uzak modelin benimsenmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Dünyaya baktığımızda gördüğümüz en önemli şey öğrenimin içinde yer almak. Bir öğretmenin tahtada yazı yazıp, ardından bunu çocuğa ezberletmeye çalışmasına dayalı bir sistem değil, problem çözme becerilerine yönelik bir modelin oluşturulması gerekiyor. Eğitimcilerin bu sürece daha fazla dahil olmasıyla eğitim tutarlı hale geliyor. Ne yapabiliriz? Sadece becerileri öğretmek değil, ama öğrencilerin bu yeteneklerini ortaya çıkarmak bunlara odaklanmak, günlük yaşamda her konu hakkında bilgi vermek, bunlar üzerine tartışmak lazım. Sadece öğretmenin öğrettiği değil, öğretme biçimi de önemli. Öğrencileri bu sürece katmak gerekiyor. Yani eğitimci öğrenci ilişkisi yanında çocuklar çevresinde olup bitenlerle de bağ kurmalı. Kaliteli eğitimin başta kırsal kesim olmak üzere her bireye ulaşması için teknolojik araçlarından faydalanmak bir fırsat. Uzaktan eğitim sistemi bunun için iyi bir yöntem. Özellikle yerel bölgelerde öğretmenler öğrencilerle zaman zaman biraraya gelirlerse ve daha sonra online bilgiler verilirse başarılı olunabilir.”

Önümüzdeki aylarda bütçede kısıtlama olabilir
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmesini de değerlendiren Bloom, büyüme hızında da bir düşme söz konusu olabileceği öngörüsünde bulundu. Bunun eğitime yansımasını da şöyle anlattı: “Eğitim kalitesi tamamen bütçeye bağlı bir şey. Kaynaklarınız yeterli ise o zaman eğitime verilen pay da artacak. Ancak bütçe yetersiz ve büyüme azalıyorsa o zaman eğitim üzerinde de bir baskıya neden olacak. Türkiye’de eğimden sorumlu bir bakan olsaydım ilk işim fonları 2 katına çıkarmak olurdu. Bu bir başlangıç olurdu. Bunların harcanması konusunda ise, uluslararası tecrübelere bakardım. Bunlardan örnek alır uygulamaya çalışırdım. Örneğin İrlanda. Türkiye’de yaratıcı, fikir üreten bir nesil yetiştirmek için müfredata girişimcilik dersleri konulabilir. Rol modeller anlatılabilir. Eğitimcilere performansa bağlı ödemeler yapılabilir. Gençler arasında işsizlik, yükseköğretime ulaşamayan kesim girişimcilik alanına yönlendirilebilir. Bunun içinde girişimci eğitimi çözüm olabilir. Eğitimin kalitesini iyileştirmek Türkiye’nin en önemli unsurlarından biri. Yaratıcılık, girişimcilik çok önemli. Bunlar için kaynakların bulunması ve bunları en iyi şekilde kullanmak gerekiyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!