Güncelleme Tarihi:
Yaz tatilinin ardından birçok çalışan işbaşı yaptı. Ancak tatilin ardından iş hayatına dönenler adaptasyon sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Çalışanlar; motivasyon eksikliği, yorgunluk, huzursuzluk, stres veya odaklanma problemleri gibi belirtiler yaşayabiliyor. Bu durum ise “post-vacation blues” yani “tatil dönüşü sendromu” ya da “tatil sonrası bunalımı” olarak adlandırılıyor.
Uzmanlar, çalışanların yıllık izinlerinden sonra iş hayatına geri dönerken adaptasyon sorunu yaşadığını ve bu durumu yaşayan çalışan sayısının arttığını gözlemlediklerini belirtti. Pandeminin ardından değişen iş-yaşam dengesinde değişikler olduğunu ifade eden uzman psikologlar, şirketlerin de çalışanlarının psikolojik ihtiyaçlarının ve sorunlarının iş motivasyonunu olumsuz etkilediğinin farkında olduğunu ve çalışanlarına psikolojik destek programları ve danışmanlık hizmetleri düzenlemeye başladıklarını ifade ettiler.
İŞ-YAŞAM DENGESİ DEĞİŞTİ
Uzman Klinik Psikolog Ezgi Uzun, çalışanların yıllık izinlerinden sonra iş hayatına geri dönerken adaptasyon zorlukları yaşadıklarını ve çalışanların bu şikayetlerinde artış gözlemlendiğini söyledi. Uzun, “Özellikle pandemi döneminin ardından esnek çalışma saatleri, evden çalışma modelleri gibi uygulamalarla iş-yaşam dengesi birçok kişi için değişti. Pandemiden sonra pek çok kişi iş yerlerine fiziksel olarak geri dönerken bu dönüş adaptasyonu daha da zorlayıcı hale getirebiliyor. Yoğun iş temposuna hızlıca dönmek veya tatil sonrası toparlanmak daha fazla zaman alabiliyor. Ayrıca, modern yaşamda iş dünyasındaki hız, rekabet ve sürekli aktif olma beklentisi de çalışanların iş stresini artırabiliyor” diye konuştu.
ÇALIŞANLARA TAVSİYELER
Uzman Klinik Psikolog Uzun, çalışanlara adaptasyon süreci için şu tavsiyelerde bulundu:
İşe dönüşü planlarken hemen yoğun bir tempoya girmemeye özen göstermek önemli. Tatil sonrası ilk birkaç gün daha hafif ve öncelikli görevlere odaklanarak yavaş bir başlangıç yapmak stresin birikmesini önler ve geçiş sürecini yumuşatır.
Tatiller sırasında uyku düzeninin bozulması sık görülen bir durumdur. Tatilden işe dönüş öncesinde birkaç gün önceden uyku saatlerinizi eski düzene geri döndürmek vücudunuzun ve zihninizin toparlanmasına yardımcı olur.
Tatilden dönmüş olsanız bile gün içerisinde kısa molalar vermek önemli. Çalışırken öğle aralarında yapacağınız kısa yürüyüşler ya da gün içinde yapacağınız küçük dinlenme molaları hem fiziksel hem de zihinsel olarak toparlanmanıza yardımcı olur.
İşe dönüşte karşılaşabileceğiniz iş yükü gözünüzde büyüyebilir. Kendinize gerçekçi hedefler koymak ve işlerin tamamını bir günde bitirme baskısından kaçınmak bu süreci kolaylaştırır.
Aynı zamanda fiziksel aktivitelere yönelmek de iş sonrası enerjinizi toparlamanıza yardımcı olabilir. Spor yaparak veya açık havada vakit geçirerek bedeninizi hareketlendirmek stres seviyenizi düşürmenin etkili yollarından biridir.
Tatil dönüşü yaşanan stresi azaltmanın bir diğer etkili yolu ise mindfulness ve nefes egzersizleri yapmaktır. Günde birkaç dakikalık mindfulness çalışmaları veya nefesinize odaklanarak geçireceğiniz kısa süreler zihinsel olarak rahatlamanızı sağlar ve kaygı seviyenizi düşürür.”
‘TATİL SÜRESİ 7 İLA 14 GÜN ARASI OLMALI’
“İdeal tatil süresi için genellikle 7 ila 14 gün arası bir süre önerilmekte” diyen Uzun, “Bir haftalık tatil zihinsel ve fiziksel olarak dinlenme sağlasa da tam anlamıyla gevşeme ve işten uzaklaşma etkisi genellikle ikinci haftada daha fazla hissedilir. Ancak bu durum bireysel farklıklar gösterebilir; bazı kişiler için daha kısa tatiller sık aralıklarla alındığında daha faydalı olabilir” dedi.
Peki çalışanlar ne kadar sıklıkla tatile çıkmalı? Uzun, şöyle yanıtladı: “Bireyin iş temposuna, stres düzeyine ve genel yaşam tarzına ve iş yüküne bağlı olarak değişir. İdeal olarak çalışanların yıl boyunca birkaç kez kısa aralıklarla mola vermesi ve bir ana tatil yapması önerilir. Kısa aralıklarla yapılan tatiller yıl boyunca düzenli olarak yenilenme fırsatı sağlar. Kısa tatillerin yanı sıra en az bir defa uzun süreli bir dinlenme periyodu da şarttır.”
FİZİKSEL RAHATSIZLIKLAR YAŞANABİLİYOR
“Tatil Dönüşü Sendromu”nun fiziksel olarak artan yorgunluk ve halsizlik hissiyle ilişkilendirildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven ise “Dinlenme ve gevşeme sürecinden sonra tekrar normal yaşama dönmek zor olabiliyor. Uyku problemleri de sıkça görülüyor; tatilden dönüşte uyku düzeninde bozulmalar ve uyku problemleri yaşanabiliyor. Bu, yeni bir zaman dilimine veya eski uyku alışkanlıklarına geri dönme çabasıyla ilişkilendirilebiliyor. Ayrıca, bazı kişilerde tatil dönüşü sendromu baş ağrısı, mide bulantısı, sindirim problemleri gibi fiziksel rahatsızlıklara neden olabiliyor. Stres ve duygusal değişikliklerin fiziksel sağlık üzerindeki etkileri bu belirtilerin görülmesine katkıda bulunabiliyor. Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor ve bazıları daha belirgin olabilirken, diğerleri hafif seyredebiliyor” dedi.
“Düzenli aralıklarla tatile çıkmak, zihinsel ve fiziksel yenilenme için önemli” diyen Sena Kalaz Güven, “Tatil sendromundan uzak kalabilmek için uzun tatiller yerine, bir uzun tatile eşlik eden kısa birkaç tatil planlamak; yıl boyunca stresin azalmasına ve işe dönme sürecinin daha kolay hale gelmesine olanak sağlar. Uzun tatil veya kısa tatillerin mümkün olmadığı durumlarda düzenli olarak haftasonu kaçamakları yapmak, kısa süreli de olsa ortam değişiklikleri yapmak iş baskısından uzaklaşmaya yardımcı olur” değerlendirmesini yaptı.
ŞİRKETLER DESTEK PROGRAMLARI DÜZENLİYOR
Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, geçim zorlukları, iş stresleri ve yoğun tempoya bağlı olarak tatil dönüşü sendromunun son zamanlarda daha fazla konuşulmaya başlandığını belirtti. Güven, “Çalışanlar üzerindeki iş yükünün artması ve özellikle pandemi süreci ve sonrasındaki dönemde uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasına bağlı esnek çalışma saatlerinin varlığı, tatil ve mesai saatlerine dair sürecin yeniden yapılandırılmasına yol açtı. Bu durum iş ile tatil arasındaki ayrımın bulanıklaşmasına yol açtığı için tatile olan ihtiyaç arttı ve tatil sonrası yaşanan olumsuz hislerin daha belirgin hale gelmesine neden oldu” dedi.
Psikolojik destek alan çalışan sayısının arttığına dikkat çeken Güven, “Birçok şirket çalışanlarının psikolojik ihtiyaçlarının ve sorunlarının iş motivasyonunu olumsuz etkilediğinin farkında olduğu için çalışanlarına psikolojik destek programları ve danışmanlık hizmetleri düzenlemeye başladı. Tüm bunlar göz önüne alındığında psikolojik destek alan çalışan sayısının artmasının normal ve kaçınılmaz olduğunu gösterir” ifadelerini kullandı.