Noyan DOĞAN - noyandogan@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2018 20:27
Türkiye Sigorta Birliği, çalışanların bireysel emeklilik sistemine girmesini sağlayan ‘otomatik katılım’ ile ilgili kapsamlı araştırma yaptırdı. Kamu ve özel sektör İK yöneticilerinin otomatik BES’e ve tasarrufa bakışını ortaya koyan araştırmadan çarpıcı sonuçlar çıktı. İK’cılara göre çalışanların tasarruftan çok borçlanma alışkanlığı var.
45 yaş altı çalışanların Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (
BES) girmesine imkan tanıyan ‘otomatik katılım’ uygulaması 2017’de başladı ve geçen yıl kamu ve özel sektörden toplam 7.5 milyon kişi işverenler tarafından sisteme dahil edildi. Çalışanların sisteme giriş sürecini ise hem kamu hem de özel sektördeki şirketlerin İK departmanları yürüttü. Ancak, otomatik BES’te geçen yıl, beklenenden çok farklı bir gelişme yaşanarak 7.5 milyon kişinin yüzde 55’e yakını, yani 4.1 milyonu sistemden ayrıldı.
Bu tablo üzerine Türkiye Sigorta Birliği (TSB), otomatik BES ile ilgili detaylı bir araştırma yaptırdı. Ipsos tarafından; İstanbul, Ankara, İzmir’deki 100 ve üzeri ve binden daha az çalışanı olan şirketlerdeki bin 282 kişi ile yapılan araştırmada, otomatik BES’ten çıkanlar ve kalanlar ile görüşüldü. Daha da önemlisi bu şirketlerin, İK yöneticilerine kişilerin neden çıktıkları ve çalışanların tasarruf konusuna yaklaşımları da soruldu.
İK temsilcilerine göre, genel olarak çalışanların tasarruf alışkanlığı bulunmuyor. Tasarruftan ziyade borçlanma alışkanlığı hakim ve çalışanlar tasarruf aracı olarak daha çok ‘yastık altı’ altın ve dövizi ya da gayrimenkulü tercih ediyor. Çalışanların tasarruf ve yatırım yapamama gerekçesi olarak en çok dile getirdikleri konunun ise gelir yetersizliği olduğunu söyleyen İK’cılar, tasarrufun yalnızca yüksek gelirle veya yüksek tutarlarla yapılabileceği anlayışının kırılması gerektiğini savunuyor. İK temsilcileri, çalışanların otomatik BES’ten ayrılmasının en temel nedenini de gelir yetersizliği olarak görüyor.
Uygulama başlamadan önce gerek kamu gerekse de özel sektör şirketlerinin İK bölümlerinin en büyük endişesi otomatik BES’in iş süreçlerinde ciddi yük getireceğiydi. Araştırmada İK yöneticilerine bu endişeleri de soruldu. Konuya kamu ve özel sektör farklı yaklaşımlar getirdi. Kamu kurumlarında maaş hesapları merkezden yapıldığı için İK temsilcileri ekstra iş yüküyle karşılaşmadıklarını söylerken, özel sektördekiler ise iş yüklerinde ciddi artış olduğunu belirtiyor. İK temsilcilerinin ortak görüşü ise kendilerinden istenilen verilerin azaltılarak iş yükünün rahatlatılması. Özel sektör şirketleri operasyon kolaylığı nedeniyle çalıştıkları mevcut banka ile otomatik BES’te ilerlemeyi tercih ederken, kamuda emeklilik şirketleri merkezden seçildiğinden
insan kaynakları seçim sürecine dâhil olmuyor.
NEDEN AYRILDILAR?Araştırmanın en önemli konusu ise çalışanların otomatik BES’ten neden ayrıldıkları. İK yöneticileri, çalışanların bakış açılarını madde madde şöyle anlatıyor.
· Düşük maaş, sistemin önemli bulunmaması, bazı çalışanların daha önceden bireysel emekliliğinin olması, bireysel tasarruf tercihi ve sistemin zorunlu tutulması başlıca temel noktalar.
· IK temsilcileri, çalışanların gelir yetersizliğinin en çok dile getirilen cayma nedenleri içerisinde olduğunu belirtiyor.
· Emekliliği hak ediş süresinin uzun bulunması. Emekliliği hak etmek için en az 10 sene sistemde kalmak ve 56 yaşına kadar beklemek çalışanlara özellikle de gençlere çok uzun geliyor.
· Bireysel tasarrufun tercih edilmesi. Çalışanlar kendi tercihleri ve beklentileri doğrultusunda tasarruf etmek istiyor.
· Sistemin zorunlu olması. Bu durum itici bulunuyor.
· Gönüllü BES ile otomatik BES’in birleştirilememesi nedeniyle çalışanlar gönüllü BES’i ile devam etmeyi tercih ediyor.
İK YÖNETİCİLERİNİN GÖZÜNDEN BES VE TASARRUF · Çok hızlı hayata geçti ve sürece hazırlıksız yakalandık.
· Çalışanlar gelir yetersizliği nedeniyle BES’ten ayrılıyor.
· Başlarda iş yükünde artış yarattı.
· Emekliliği hak etmek için 56 yaşına kadar beklemek uzun geliyor.
· Sistemin zorunlu olması, itici geliyor.
· Maaşlardan yapılan kesinti nedeniyle çalışanlar tepki gösteriyor.
· Asgari ücretle çalışanlar maaş kesintisinde daha hassas.
· Çalışanların tasarruf alışkanlığı yok.
· Tasarruf aracı olarak altın, döviz görülüyor.
· Tasarrufun yüksek gelirle, yüksek tutarlarla yapılabileceği anlayışı hakim.
· Yüzde 25 devlet katkısı en çok bilinen, en cazip taraf.
ÖZEL SEKTÖR İK YÖNETİCİLERİ NE SÖYLÜYOR:· “İnsanlar şu an yatırım yapabilecek seviyede değil. Borç batağında birçok kişi düşünün, adamın 10 bin lira kredi ücreti var, her ay 1,84 faiz işliyor adama. Adam gidecek onu yüzde 3,5 faizle niye para yatırsın.”
· Part-time çalışanımız var, üniversite öğrencisi çalışanımız var, çocuklu çalışanımız var, geleceğini düşünenler tasarruf yapıyor, diğer kesime zorunlu tutulduğunda itici görülebiliyor.”
· “Çıkanlar bilgilerinin dışında bu paranın kesiliyor olmasını hoş bulmuyor. Kalanlar uzun vadede planı olduğu, tasarruf edemeyen kişiler oldukları için. Çıkanlar güvenmedikleri sistem olduğu için çıktı. Ne getiri olacak, olan getirinin az olduğunu düşündükleri için çıktılar.”
· “Eskiden de vardı emeklilik sistemi ile ilgili paketler, devlette. Şimdi değişti fakat içeriği aynı olmasına rağmen ambalajı cazip gelmiyorsa o ürünü satamıyorsunuz. İçerik emeklilik de olsa, ambalajı için daha çok çalışılması gerekliydi.”
KAMU İK YÖNETİCİLERİ NE SÖYLÜYOR:· “Gençler pek tasarruf düşünmüyorlar onlar daha çok günü kurtarıyor. Orta yaş, aile, çoluk çocuk hazırlıkları başladı mı tasarruf akla geliyor orada da bizim çalışanımız daha ziyade inançları doğrultusunda tasarrufu tercih ediyor. Faiz dışında alanlarda, altın gibi değerlendirmeyi tercih ediyor.”
· “Kendi durumumdan hareketle söyleyeyim yani küçük meblağda birikim yapıp çıkmayı düşünüyorum.”
· “Enflasyonun ne olacağı belli olmadığı, örneğin, şu anda yıllık faiz ortalamasının yüzde 11-12 olduğu bir ortamda siz sadece yüzde 7-8’lik faiz getirisi öneriyorsanız bu zaten sistemin baştan çok sağlıklı yaşamayacağının işaretlerinden birisi.”