Burcu ÖZÇELİK SÖZER - bozcelik@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2017 15:55
Pek çok beyaz yakalı çalışanın hayalidir kendi işini kurmak. Ama pek çoğu işini, maaşını bırakıp kendi işini kurmaya cesaret edemez, risk almak istemez. Kurumsal hayatı bırakıp kendi işini kurma cesareti gösteren kadınlarla konuştuk. İşlerini nasıl kurduklarını, tavsiyelerini dinledik. Hepsinin ortak tavsiyesi, iyi bildiğiniz bir işi yapmanız veya yapmak istediğiniz işi çok iyi öğrenmeniz, cesur olmanız, iyi bir iş planı yapmanız ve tabii ki çevre sahibi olmanız.
Kendi klinik araştırma şirketini kurdu
Mene Health Group Kurucu CEO’su Dr. Şule Mene, uluslararası bir şirketin klinik araştırmalar yöneticiliğini yürüttüğü dönemde dünyada artan bir trendle klinik araştırmalar, yerini ilaç firmalarının içinde yer alan Ar-Ge bölümleri yerine, sadece klinik araştırmalar yapan uzman organizasyonlara bırakmaya başlamıştı. Şule Mene de eğitimini aldığı ve tecrübesi olan bu alanda bir organizasyon kurmak üzere hazırladığı iş fikrini Sabancı Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen girişimci geliştirme programına gönderdi. Fikri kabul edildi ve iş planı oluşturuldu, 2002 yılında Mene Research yani bugünün Mene Health Group’un temelleri atılmış oldu.
Bugün itibarı ile MENE Health Group olarak klinik araştırmaların pre-klinik aşamaları dahil olmak üzere A’dan Z’ye tüm aşamaları gerçekleştirebiliyorlar.
Bu işe başladıklarında sadece 4 kişilik çok küçük bir kadro olduklarını ve her şeyle bizzat ilgilendiğini söyleyen Şule Mene, “Klinik çalışmalardan bağımsız ülkemizdeki bir çok kanun, yönetmelik, işleyiş yöntemlerini öğrenmek gerekti. 2000’li yılların başında yaptığımız işin bilinmemesi, uluslararası alanda ülkemizin tanınırlığının bu alanda neredeyse hiç olmaması bizim en büyük zorluğumuz oldu. Büyürken ise ülkemizde bu alanda yeterli yetişmiş insan kaynağının olmaması sebebiyle insana yaptığımız yatırımın uzun süreli ve pahalı olması, firmamızı tanıtmadan önce ülkemizin bu alandaki kapasite ve altyapısını yurtdışında tanıtılması için harcadığımız çaba ve maliyetler oldukça yüksekti” diyor.
Bugün Mene Health Group, Türkiye, Kocaeli GOSB Teknopark içerisinde yaklaşık 2.500 m2 kapalı alana sahip, 45’in üstünde çalışanı olan, ABD ve İsviçre’de de ofisleri bulunan uluslararası bir klinik araştırma organizasyonu.
Bankacılıktan zeytinciliğe
Daha önce bankacılık sektöründe çalışan Çiğdem Özkazanç (45), bir gün mutlaka geri dönmek üzere bıraktığı iş hayatına, kendi işini kurmak üzere geri döndü. Tabiatın içinde, kargaşadan uzak ve huzurlu bir iş yapmak istediğini, zeytin ve zeytinyağı üretiminin her zaman ilgisini çektiğini söyleyen Özkazanç, “Araştırmalarımız sonucunda eşimle birlikte Çanakkale-Geyikli bölgesinde zeytinlik sahibi olarak işe başladık. 100 dönüm ailemize ait zeytinlikle başladık. Daha sonra bölgeyi çok sevdiğimiz için kendimize bir ev yaptırdık. İlk sene zeytinliklerimizden elde ettiğimiz zeytinyağımızı çevremiz ve dostlarımızla paylaştığımız ve tattırdığımızda aldığımız olumlu yorumlarla İlkdem markasını eşimin ve kızlarımın desteğiyle oluşturduk. 2013 yılında ilk adımı attığımız işimizde, 2015 yılı başında ilkdemzeytinyagi.com e-ticaret sitemizi oluşturduk.
2013 yılında işe adım attığımızda sermayemiz 25.000 TL idi. Bu parayı saklama tankları ve internetten satış için kurulan site için kullandık. Bir çalışanımız vardı. Kuruluş aşamasında zeytin ve zeytinyağını tanımak, üretim ve satış sürecini öğrenmek için büyük gayret gösterdik. Yöremizde bu işle ilgilenen insanlardan yardım ve destek aldık” diyor.
Bugün 170 dönüm zeytinlikleri, İlkdem zeytinyağı bünyesinde 2 çalışanları var ve yıllık 7 ile 10 ton aralığında zeytinyağı üretimi ve satışı yapıyorlar. Zeytin olarak ise 6 ton civarında yeşil ve siyah zeytin satışı yapıyorlar. 2017 yılında 300.000 TL satış geliri elde etmeyi hedefliyorlar.
Çiğdem Özkazanç’ın kendi işini kurmak isteyenlere tavsiyesi kaynak ve literatür üzerinde öncelikle araştırma yaparak, ürettikleri ürünlerin özelliklerini öğrenmeleri ve çok sevebilecekleri iş kolunu seçmeleri: “Bugün için işin en zorlu kısmı markamızın piyasada yaygınlaşmasını sağlamaktır. Her zaman olumlu ve pozitif düşünmeye çalışarak, zorluklar karşısında ‘ben bu işi isteyerek seçtim’ diyerek, devam etmeye çalışıyorum.”
Her şey 40 yaşla başladı
Malzeme satınalma ile başlayan ve tüm üretim sürecini kapsayan 20 yıllık hazır giyim tecrübesine sahip olan Gülderen İnal, son olarak Boyner Holding Ay Marka Mağazacılık’ın, tedarikten sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyordu. 2010 yılında kurumsal kıyafet tedarik firması Shiva’yı kurdu. 4.5 yıl hem kendi şirketinde hem de Ay Marka’da genel müdür yardımcısı olarak çalışan İnal, kendi işini kurmaya nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor: “40 yaş çoğu insan gibi benim de kendimi, yaptıklarımı sorguladığım bir yaş oldu. 2010 yılında fark ettim ki rutinin dışına çıkamıyorum. Çalıştığım her an sosyal sorumluluk ile birleştirmiş idim ancak daha da etkin bir sivil toplum çalışanı olmak istiyor idim. Bir karar vermek istiyorum, ama işin maddi kısmını düşününce, bir türlü veremiyorum bu kararı. Özel okulda iki çocuk okutanlar, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Neticede, hiç kolay olmadı bu kararı vermek. Boyner Grup, yöneticisinin karar almasına ve işi yönetmesine izin veren bir gruptur. Ben de kendime yeni bir hikaye yazmam gerektiğini düşünüyordum. Uzun süredir tedarik operasyonu yönetiyordum. Ciddi bir tedarikçi ağına sahiptim. Bu birikimi de kullanabileceğimi düşünerek, şirketimi, tedarik ofisi formatında kurdum. En büyük yardımcım ise senelerce birlikte iş geliştirdiğimiz özellikle kadın tedarikçilerim ve mesai arkadaşlarım oldu. İşten ayrılırken aldığım tazminat dışında hiç param yoktu ve şimdi düşünüyorum da, aslında gerçek bir iş planım da yoktu.”
Gülderen İnal’ın ilk çalışanı ablası olmuş. Kendi işini yaparken karşılaşılan en büyük zorluğun her işi kendi başınıza ve en düşük maliyetle halletmek olduğunu söylüyor: “Bankalarla ilgili işler, muhasebe terimlerini vs öğrenmek, mesela hala muhtasar vergisini öğrenmiş değilim, çok acı verici idi… Bu arada, işe başlamak için, sizi tanıyan bir banka şube müdürünün olmasının, çok önemli bir şey olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim. Finansman yönetimi ve doğru müşteriye ulaşmak sanıyorum yeni iş kuranlar için ciddi problem.”
Gülderen İnal’ın ilk yaptığım iş, Hotiç’in personel kıyafetleri olmuş. İlk tam yılın sonunda 2012’de 7 milyon ciro elden İnal, şu an Almanya’da yaşayan iki arkadaşıyla birlikte smart casual bir erkek giyim markasını, özellikle Almanya pazarı için satış ağını kurarak yaymaya çalışıyor.
İnal, “Şu an, bir yandan, markanın 2018 yaz koleksiyonunu hazırlıyoruz, diğer yandan, devlet teşviklerini almak için uğraşıyoruz. Almanya’da çok tecrübeli bir distribütörün rehberliğinde, satış ağımızı kurmaya çalışıyoruz. Amacımız, dünyanın her yerinde var olduğunu düşündüğümüz UNOU erkeğini giydirmek” diyor.
Propolisten doğan girişimcilik
İTÜ Gıda Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra 3.5 yıl bir catering firmasında, 13.5 yıl da bal firması Altıparmak’ta Ar-Ge ve kalite direktörü olarak görev yapan Aslı Elif Tanuğur, oğlunun hastalığına çare bulmak, bağışıklığını arttırmak için araştırmalar yaparken propolisle tanışmış.
Propolis arıların, bitkilerin reçinemsi kısmından topladığı bir madde. Çok güçlü bir antibiyotik, antibakteriyel etkisi de var ve bağışıklığı da arttırıyor. Bir çiftçiyle anlaşıp oğlu için propolis ürettirmeye başlayan Tanuğur, çocuğu iyileşince propolis üretmek üzere bir şirket kurmaya karar vermiş. 2013’te Altıparmak’tan ayrılarak, KOSGEB’den de hibe alarak, arıcılık uzmanı eşi Taylan Samancı ve İTÜ Teknokent’teki hocası Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile BEE’O’yu kurmuşlar. Sözleşmeli arıcılık yöntemiyle propolis, arı sütü ve ham bal ürettiklerini söyleyen Tanuğur, 10 arıcıyla işe başladıklarını bugün 250 arıcıya ulaştıklarını ve yılda 3 ton propolis ürün sattıklarını söylüyor. Bu yılki hedefleri 5 ton propolisli ürün satmak. 2016’da 1.3 milyon TL ciro yapan BEE’O’nun bu yıl ki hedefi ise 1.2 milyon Euro’luk satışa ulaşmak. Tanuğur kendi işini kurmak isteyenlere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Eğer hayalleri varsa hayallerinin peşini bırakmasınlar. Ama konuyu iyi öğrensinler, araştırsınlar. Birçok tutkulu insan işi iyi bilmediğinden hata yapıyor, o yüzden ben ‘ya iyi bildiğiniz işi yapın ya da çok iyi öğrenin’ diyorum. O konunun uzmanı olun. Ne yapacaksınız iyice öğrenin asla pes etmeyin, para bir şekilde bulunuyor.”