Burcu ÖZÇELİK SÖZER - bozcelik@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2018 10:55
Deloitte’un Türkiye dahil 124 ülkede 11 bin çalışanla yaptığı 2018 İnsan Kaynakları Trendleri raporuna göre dijital dönüşüm kurumlarda insani ve toplumsal değerlere verilen önemi arttırıyor.
Deloitte, 2018 yılına yönelik
İnsan Kaynakları Trendleri raporunu yayımladı. 124 ülkede insan kaynakları ve iş dünyasından 11 bin yöneticinin görüşleriyle hazırlanan ve ‘Sosyal Girişimin Yükselişi’ başlıklı 2018 İnsan Kaynakları Trendleri raporu, çalışanların artan beklentilerini ve teknolojinin kurumların İK önceliklerini şekillendirme hızını da mercek altına alıyor.
Çalışmaya dahil olan katılımcıların görüşlerine göre, kurumların İK öncelikleri globalde ve Türkiye’de paralellik gösteriyor. Globalde ve Türkiye’de en çok önem verilen 10 konu başlığı arasında üst düzey yöneticilerin fonksiyonlar arası işbirliği yapması, veri kaynaklı fırsat ve riskler, 21. yüzyıl kariyer olanakları ve çalışan mutluluğu konuları öne çıkıyor.
İŞLETMELER ‘İYİ VATANDAŞ’ OLMALIDünyada artan şeffaflık ve sosyal bilinç düzeyi işletmelerin toplumdaki değişimi tetikleyen rolüne yoğun dikkat çekiyor. Bugün kurumlardan artan ölçüde, sosyal açıdan faydalı olabilecek işler yapmaları bekleniyor. Bu beklentiler hem kurum dışında müşteriler ve toplumda, hem de kurum içinde çalışanlar arasında kendisini gösteriyor.
Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Hizmetleri Lideri Cem Sezgin, şirketlerin yapmaları gerekenleri şöyle ifade ediyor: “Gerçek anlamda sosyal girişimler, tam anlamıyla paydaşlara dayalı ve dokunan bir yaklaşım benimsemeli, itibarlarını ve konumlarını korumak için toplumu etkileyen sorunları ele almalıdır. İşletmelerin ‘iyi birer vatandaş’ kimliğiyle toplumsal duyarlılıklarının yüksek olması ve önemli sosyal sorunlara çözümler geliştirmesi yönündeki artan baskıların ışığında, vatandaşlık her kurumun kimlik ve misyonunun temel bir parçası olmalı.”
Türkiye’den ankete katılanların yüzde 78’si (globalde yüzde 77’si) vatandaşlığı önemli ya da çok önemli konular arasında sayıyor. Ancak, ankete yanıt verenlerin globalde yalnızca yüzde 18’i, Türkiye’de ise yüzde 13’ü vatandaşlığın kurumsal stratejinin başta gelen öncelikleri arasında olduğunu belirtiyor.
SÜREÇLERİNİ TASARLAYANLAR BİR ADIM ÖNE GEÇECEKİK alanındaki ve iş dünyasındaki liderlerin globalde yüzde 72’si, Türkiye’de ise yüzde 76’sı yapay zekayı önemli ya da çok önemli konular arasında sayıyor. Cem Sezgin bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Otomasyon artık yükselişi önlenemez bir gerçek ve ölçeği, hızı ve kalitesi de giderek artacak. Ancak rutin işlerde otomasyon sağlanırken bir yandan da yeni işlerin ortaya çıkacağını unutmamak gerek. Bu yeni işler daha hizmete dönük, yorum yapmaya dayalı, sosyal ve vazgeçilmez insani becerilerimizi esas alan alanlarda olacaktır. Üst yönetimleri bu dönüşümü fark edip; gerçek anlamda benimseyen ve bu yetenekleri kullanmak üzere iş yapış süreçlerini yeniden tasarlayan şirketler, rakiplerinin bir adım önünde kalabilme şansına sahip olacaklar.”
Yeni teknolojiler son derece önem kazanırken, paralelde iş gücünün bu alanlardaki eğitimi şirketler açısından dikkate alınması gereken konular arasında. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 28’si (globalde yüzde 49), halihazırda çalışanlarını yapay zeka ve robotik teknolojilerinin gerektireceği yetkinlikler konusunda donanımlı hale getirebilecek bir programları olmadığını dile getiriyor, ancak yüzde 35’i mevcut iş gücü kaynağını bu yönde eğitmeyi planladığını söylüyor.
İŞ TABANLI SOSYAL MEDYADA ARTIŞ VAR
Yeni teknolojilerin iş hayatımıza entegrasyonuyla birlikte üst düzey yöneticiler karmaşık sorun çözme (globalde yüzde 63, Türkiye’de yüzde 82), bilişsel yetenekler (globalde yüzde 55, Türkiye’de yüzde 72) ve sosyal beceriler (globalde yüzde 52, Türkiye’de yüzde 79) alanlarında artan ihtiyaç beklentisini dile getiriyor. Bu bağlamda, çalışmaya katılanların globalde yüzde 70’i, Türkiye’de ise yüzde 73’ü çalışanların gelecekte işbirliği platformlarında daha fazla zaman geçireceği beklentisini dile getirirken, “iş tabanlı sosyal medya”da hem globalde (yüzde 67) hem de Türkiye’de (yüzde 80) artış öngörülüyor.
SERBEST ÇALIŞANLARDA ARTIŞ BEKLENİYOR
Kurumların yüzde 37’si 2020’ye gelindiğinde kurum dışından yükleniciler sayısında artış bekliyor. Serbest çalışanlarda artış beklentisi yüzde 23, kısa süreli sözleşmeli çalışanlarda artış beklentisi ise yüzde 13. Böylesi bir büyüme beklentisine karşın, ankete katılanların sadece yüzde 16’sı bu denli çeşitlilik gösteren bir çalışan havuzunu yönetmeye yönelik bir dizi politika a geliştirmiş olduklarını dile getiriyor. Kurumun istihdam boyutundaki marka değeri ve dışarıdaki itibarı üzerinde ciddi bir etki yapabilecek olan karma iş gücü stratejilerini başarıyla uygulayabilmek artık bir zorunluluk olarak görülüyor.