Burcu ÖZÇELİK SÖZER - bozcelik@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2019 14:35
Dünyadaki en büyük 500 küresel şirket, yılda 2.5 gigatondan fazla sera gazı emisyonu üretiyor ki bu ABD ve Çin dışarıda tutulursa, dünyadaki bütün ülkelerden daha fazla sera gazı emisyonu anlamına geliyor. Paris Anlaşması ışığında küresel ısınmayı 1.5 derecede sabitlemek, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek, atmosfere salınan sera gazlarını azaltmak için şirketlere büyük rol düşüyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Özel Raporu küresel CO2 emisyonlarının 2030 yılına kadar yarıya inmesinin ve 2050’de sıfırlanmasının zorunlu olduğuna işaret ediyor. Aksi takdirde küresel ısınmanın 2030-2052 yılları arasında 1.5°C dereceyi geçmesi bekleniyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli, bu durumu ‘gezegen üzerindeki yaşam için felakat’ diye nitelendiriyor ve “İklim değişikliği ile mücadelede en güçlü adımları atmak, enerji, ulaşım ve gıda gibi tüm sektörlerin düşük karbonluya geçişini hızlandırmaktan başka çaremiz yok. Karbon emisyonlarını çok hızlı bir şekilde düşürmediğimiz sürece, mercan resiflerinden Kuzey Buz Denizi buzlarına ve risk altındaki daha fazla yaban hayatın kaybına neden olacak ekosistemler üzerinde çok daha ciddi etkilerle karşılaşacağız. Şu an atılan adımlar maalesef yeterli değil” diyor.
Dünyadaki en büyük 500 küresel şirket, yılda 2.5 gigatondan fazla sera gazı emisyonu üretiyor, ki bu ABD ve Çin hariç tutulursa, dünyadaki bütün ülkelerden daha fazla sera gazı emisyonu anlamına geliyor. Bu emisyonların yüzde 75’inden fazlası, Fortune 500 listesindeki şirketlerin sadece 38’i tarafından üretiliyor.
CDP’nin 2017 yılında yayımladığı The Carbon Majors Database’ine göre, 1988’den bu yana dünyada küresel ısınmaya neden olan küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 71’i sadece 100 şirketin faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
Aslı Pasinli, “Şirketler gerçekten dünyayı etkileyebilir. Karbon emisyonlarının azaltılması, artık iş sektörü için bir tartışma konusu olamaz. İklim değişikliğiyle mücadelede iş dünyasına önemli rol düşüyor. Bunun ilk adımı işletmelerin karbon ayak izlerini, yani sera gazı emisyonlarını ölçmeleri ve kayıt altına almalarıdır. Sonraki adım ise, karbon ayak izini azaltacak önlemleri (enerji verimliliği önlemleri, yenilenebilir enerji üretilmesi ya da satın alınması) tespit etmek, bu konuda gerekli yatırımları en efektif biçimde yerine getirmektir” diyor.
GOOGLE’IN HEDEFİ YÜZDE 100 YENİLENEBİLİR ENERJİSürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Ebru Dildar Edin, 2017 yılında iklim değişikliği kaynaklı afetlerden Türkiye’nin gördüğü zararın 1,9 milyar doları bulduğunu, söylüyor: “Özel sektörün dönüşüm hızının günümüzdeki düzenlemelerle yeterli seviyeye ulaşmayacağı ve teşviklerle ivme kazandırılması gerektiği açık. Özel sektör olarak, uluslararası arenada rekabet edeceksek, değişime ayak uyduracak, uzun vadeli bakış açısına sahip bir özel sektöre sahip olmamız gerekiyor” diyor.
Edin, hedef koyma noktasında pek çok kurum ezber bozan uygulamalara imza attığını söylüyor. Örneğin Google’ın küresel enerji ihtiyacının yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiyle karşılama hedefi var. Mevcut durumda dünya çapında 2,5 GW büyüklüğünde bir enerji ihtiyacı için güneş ve rüzgar santrallerinden elektrik sağlamak üzere kontrat imzaladı. Bu kontratlara ek olarak; kendisi de 2,5 milyar dolarlık bir yenilenebilir enerji yatırımı yapmayı taahhüt etti.
Dildar Edin, “Gelecek nesillerin bu şekilde sorumlu davranmayan şirketleri satın alım tercihleriyle cezalandıracağı aşikar” diyor ve tüm şirketlerin liderlerinin hem içerde çalışanlara yönelik hem de topluma ve diğer özel sektör temsilcilerine rol model olması gerektiğine dikkat çekiyor.
Örneğin 6 trilyon dolarlık portföyüyle dünyanın en büyük varlık yöneticisi BlackRock’ın kurucusu Laurence Fink, 2018’de yatırım yaptığı tüm şirketlere bir mektup gönderdi ve ‘Eğer size yatırım yapmaya devam etmemizi istiyorsanız sadece kâr değil, uzun vadeli değerleri ve sürdürülebilir olmayı da gözetmeniz gerekiyor’ dedi.
FARKINDALIK ARTIYORHalka açık şirketlerin doğal kaynakları nasıl kullandıklarını, iklim değişikliğiyle ilgili nasıl sorumluluklar aldıklarını raporlayan Londra merkezli uluslararası bir kuruluş olan CDP, 2010 yılından bu yana Türkiye’de de faaliyette. Türkiye ayağı Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen CDP’nin yaptığı İklim Değişikliği ve Su Raporu’na göre, tedbir alan şirketlerin sayısı yeterince hızlı olmasa da yıldan yıla artıyor.
CDP’nin Borsa İstanbul şirketleri ile yaptığı 2018 Türkiye İklim Değişikliği ve Su Raporu’na göre:
- CDP’ye yanıt veren şirketlerin neredeyse hepsi (yüzde 95’i) şirketlerinde iklim değişikliği konusunun yönetim kurulları seviyesinde ele alındığını belirtiyor.
- Şirketlerin yüzde 82’si ise finansal planlamalarını iklime bağlı risk ve fırsatları da göz önünde bulundurarak hazırlıyor.
- Şirketlerin yüzde 84’ü, emisyonlarını azaltmaya yönelik en az bir hedef belirlediklerini raporlamış.
- Yanıt veren şirketlerin yüzde 45’i karbon emisyonlarında önceki yıla göre azalma tespit etmiş. Fakat bilime dayalı hedef belirleme veya karbon fiyatlandırması gibi iklim değişikliği ile en etkili mekanizmalar ile ilgili Türkiye’deki şirketlerin durumu iyi değil. Yanıt veren şirketlerin sadece yüzde 7’si belirledikleri hedefi bilime dayalı hedef olarak tanımlıyor, şirket içi dahili karbon fiyatlandırması uygulayan şirketlerin oranı ise yüzde 18.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu, “İklim değişikliği konusu artık yönetimin en tepesinde ele alınan ve şirketin tüm faaliyetlerine ve stratejisine entegre edilen bir konu olmaya başladı. Özellikle son 10 yılda ivme alan bu değişime Türkiye’deki şirketler de hızla adapte oluyor” diyor.
KOBİ’LERde YAPILACAK ÇOK İŞ VAREbru Dildar Edin, kurumsal şirketlerde veya ihracat yapan daha küçük ölçekli şirketlerde iklim değişikliği konusunda farkındalığın nispeten daha iyi olduğunu ama KOBİ’lere bakıldığında daha yapılacak çok şey olduğunu söylüyor: “Burayı etkileyecek ana faktörler yasal düzenlemeler ve teşvik mekanizmalarına ek olarak Türk iş dünyasının tedarikçi standartlarına ve finans sektörünün kredilendirme süreçlerine bu konuların girmesidir. Özellikle teşvik mekanizmalarında yenilikçi uygulamaların hayata geçirilmesi, bu konuda hareketlenmeyi artıracak. Örneğin bu konuda yatırımların önündeki en büyük engel finansman. Bu noktada reel sektöre ek olarak kredilendirme süreçlerinde de yaratılacak bazı vergi avantajları gibi uygulamalar ilgiyi bu tarafa çekebilecektir. Yeşil kredi, yeşil bono, yeşil otomobil kredisi, yeşil mortgage veya küçük ölçekli yatırımlar için enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kredileri gibi seçenekler buna benzer avantajlar olduğunda çok daha yaygın talep görebilir.”
CDP 3 ŞİRKETİ İKLİM LİDERİ SEÇTİ
Londra merkezli uluslararası bir kuruluş olan CDP, Türkiye’de üç şirketi; Arçelik, Aselsan ve Garanti Bankası’nı iklim değişikliği programı çerçevesinde “A-” derecelendirme notunu ile ‘iş dünyasının iklim değişikliği liderleri’ olarak seçti.
5.1 MİLYAR DOLAR FİNANSMAN SAĞLADI
Garanti Bankası, 2015’te karbon fiyatlaması, ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliği adaptasyonuyla su risklerinin yönetilmesi ve yeşil ofis standartlarının oluşturulması konularına odaklanan İklim Değişikliği Eylem Planı’nı yayımladı. 2017 yılında Türkiye’de LEED Platin sertifikası alan ilk banka oldu. Şu an için LEED sertifikası bulunan 3 binaları bulunuyor, diğer binaları için de çalışmalar devam ediyor. Genel müdürlük binasının da 2014 yılından beri WWF Türkiye’den Yeşil Ofis Diploması bulunuyor.
Finansman tarafında da iştiraklerle birlikte Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesi için pek çok uygulamayı hayata geçirdiler. Bugüne kadar küçük ölçekli lisanssız güneş enerjisi kredileri, enerji verimli binaların desteklenmesi amacıyla sundukları yeşil mortgage kredisi, elektrikli ve hibrit otomobillerin finansmanına yönelik sundukları çevreci taşıt kredisi, faiz veya komisyon oranlarının sürdürülebilirlik performansına bağlandığı yeşil krediler gibi bu alandaki finansman çözümlerini çeşitlendirdiler.
Şubeye gitmeye gerek kalmadan gerçekleştirilen işlemler veya Türkiye’nin dört bir yanında dikilen 2,8 milyon ağaçla karbon emisyonlarının azaltılmasına aracı oldular. Bugüne kadar yenilenebilir enerji için sağlanan finansman 5,1 milyar ABD dolarına ulaştı. Rüzgar enerjisi projelerinde ise yüzde 28,1 pazar payına sahipler.
HEDEF KARBON NÖTR OLMAK
Arçelik, Türkiye’deki faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı salımını 2010 ile 2017 arasında yüzde 50 oranında azalttı. 2017 yılında ‘Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ni imzalayarak, üretimde sera gazı salımını bilimsel verilere göre azaltmayı taahhüt ettiler.
İklim değişikliği risklerini yönetebilmek adına üretimde su ve enerji verimliliği çalışmaları geliştiren şirket, enerji verimli ürünler geliştirmek ve ürünlerin yaşam döngüsünü iyileştirmek için Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapıyor. Arçelik’in hedefi 2025 yılı itibariyle Türkiye operasyonlarında üretimde karbon nötr olmak.
Bunların yanı sıra dünyada küresel ısınmaya karşı farkındalık yaratma çabalarında aktif rol alıyorlar.
İklim değişikliğine dikkat çekmek için Arçelik yöneticileri ve çalışanlarından oluşan ekipler 2011 yılında Kilimanjaro, 2017 ve 2018 yılında Elbrus, Ocak 2019’da Aconcagua Dağı zirvelerine tırmandı.
Şimdi de Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, dünyanın en yüksek noktası Everest Dağı’nda zirveye çıkma hedefiyle bir tırmanış gerçekleştiriyor.
İÇ İLETİŞİM KAMPANYASI BAŞLATTILAR
Aselsan, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında şu adımları attı:
- Karbon salımını taahhüt ettikleri gibi yüzde 21 azalttılar.
- Enerji tüketimi, kağıt kullanımı, su tüketimi gibi konularda bilinçlendirme iç iletişim planı hazırlandı ve bilinçlendirmeyi artırmak için etkinlikler düzenlendi. Öğrenciler arasında çevre resim yarışması yapıldı.
- Araçlarda yakıt tüketimin minimize edilmesi için görevlerin birleştirilmesi esası uygulandı.
- Kağıt kullanımını azaltım için elektronik sisteme geçildi ve kağıt kullanımı minimize edildi.
- 2000 adet 18W floresan ampul, 8W gücündeki led tube ampuller ile değiştirildi. Bu sayede ortalama yüzde 55 tasarruf sağlandı.
- Basınçlı hava kompresörleri değiştirildi ve yaklaşık yıllık 639.480,00 kWh tasarruf sağlandı.