Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı..." /> Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı..." />
Güncelleme Tarihi:
Hepimiz korsanız
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken korsan taksiden şikayet ediyordu.
Korsan sayısının 30-40 bine ulaştığını, yani kayıtlı taksi sayısını aştığını; taksici esnafının gelirinin bu yüzden yarı yarıya azaldığını iddia ediyor ve daha sert önlemler talep ediyordu.
Korsan taksinin de çeşidi varmış:
1-Gerçek taksi plakalarını kopyalayıp, aracı sarıya boyayıp ‘taksi numarasına yatarak’ çalışanlar;
2-Kiralık araç kisvesi altında taksicilik yapanlar;
3-Bu kadar bile zahmete girmeyip, özel aracıyla işe çıkanlar.
Bunlara, sayıları muhtemelen çok az olsa da, bir dördüncüsünü daha ekleyelim:
4-Bir yandan korsandan yakınıp, bir yandan korsanlık yapan ‘kayıtlı’ taksiciler daha doğrusu ‘taksi işletmecileri’.
(Kayıtlı plakasıyla Rumeli yakasında taksiye çıkıp, kayıtlı plakanın sahtesiyle Anadolu yakasında taksi işletenler mesela...)
*
Sadece takside değil, kitapta, CD’de, bilgisayar programcılığında, hasılı ekonominin her alanında, güzide vatanımızda neden korsanla mücadele çok zordur, bir hatırlayalım:
1-‘Hepimiz korsanız’ yani bu coğrafyanın insanı, fıtraten korsan doğar, korsan olarak yetiştirilir.
Buradaki ilk yazılarımdan birinin başlığı ‘Hepimiz yolsuzuz’ idi. (Hürriyet İK, 28 Haziran 2009).
Tekrarlamayayım. Alan da korsandır, satan da korsandır, denetlemesi gereken de korsandır.
Utanarak söylüyorum (Türklüğümden şüphe duyacaksınız belki de...) hiç korsan taksiye binmedim. Aklıma da gelmez doğrusu.
Ama bana övünerek, yahut dünyanın en doğal şeyiymiş gibi, ‘Bir korsan taksi var bizim orada, çağırıyorum onu...’ diye anlatan o kadar çok tanıdığım var ki!
2-Bir Serdar Kanunu, ‘Türkiye’de, içinde devlet memuru olmayan organize suç yoktur’ der.
Yani korsan taksiyle mücadele etmesi gerekenler bizzat korsan taksi işletmiyorlarsa eğer, rüşvet alıyorlardır.
Onun için, TESK Başkanı’nın önerdiği gibi, cezaları arttırmak da bir çare değildir.
(Bakınız, (Serdar’ın ‘Çorba parasıyla trafik denklemi’ yazısı. Milliyet gazetesi 19 Aralık 2000)
Korsan taksicilerin, korsan taksi işletenlerin, muvazzaf yahut emekli polis olduğu söylentileri ayyuka çıktı.
3-Taksiciler kızacak bana ama, Türkiye’de korsan taksilerin bu kadar tutulmasında, ‘kayıtlı’ taksicilerin de büyük kabahati var.
İstanbul’da en azından, yağmurlu havada taksi bulamazsınız. Yüzünüze bile bakmazlar.
Taksiye ihtiyaç olan saatlerde durakta tek taksi yoktur. Giden gelmez veya gelemez.
Havaalanları gibi ‘tekel havuzları’ oluşur oluşmaz, taksicilerin burnu büyür:
‘Nereye gidiyorsun?’ diye sormaya, kısa mesafeye gidecek müşteriyi almamaya, en azından dövmekten beter etmeye başlarlar.
Taksiciler bir türlü şirketleşemediler, içlerindeki ‘kara koyunları’ ki sayıları giderek artıyor, ayıklayamadılar.
Bu arada, anladığım kadarıyla korsancılar ‘devlet memuru’ kafasıyla değil ‘özel sektör mantığıyla’ çalışıyorlar.
Cepten bir aramanız kâfi, günün her saati, ‘nereye gideceksin’ diye sormadan kapınıza kadar geliyorlar.
*
Tabii bu söylediklerim, korsanla mücedeleye engel değil.
Niyet + irade olması yeterli.
Var mı?