Güncelleme Tarihi:
PwC Strategy & Türkiye Şirket Ortağı Kağan Karamanoğlu:
ÇALIŞANLARIN GÜVENİ ÇOK ÖNEMLİ
Artık hepimiz monoton işlerin robotlar tarafından yapılacağını ve insanların da işgücü piyasasında kalabilmek için yeni yetkinlikler kazanmaları gerektiğini biliyoruz. Tüm bu dönüşüm sürecinde liderlere çok büyük sorumluklar düşüyor. Öncelikle şirketin geleceğine dair net bir vizyon ve strateji geliştirmek, ardından bu stratejiyi ve hedefleri şeffaf olarak aktarmak çok önemli. Çünkü, bu noktada çalışanların şirkete duydukları güveni zedelememek gerekiyor. PwC’nin ‘Yarının İşgücü için Bugünden Hazırlanmak’ (Preparing for Tomorrow’s Workforce, today) araştırmasına göre de insan kaynakları fonksiyonları da dahil tüm üst düzey yöneticiler çalışanlar, müşteriler ve toplum tarafından şirkete güven duyulmasını öncelik olarak görüyor.
Bunun yanında, yeni nesil nitelikli işgücünün anlamlı bulduğu iyi işleri yaratmak da yine yöneticilere düşüyor. Robot teknolojisi, akıllı makineler ve gelişmiş analitik şirketlerin veriden en etkili biçimde yararlanmasının yanında yapılan işi ve bu işin nasıl ve nerede yapılacağını da büyük ölçüde değiştiriyor. Bu değişimde yeni nesil yeteneklerin büyük payı var. Çünkü, yeni nesil daha basit ve hızlı süreçler, esneklik ve iş birliği bekliyor. Dolayısıyla, üst düzey yöneticilerin görev tanımları hatta fonksiyonları da değişiyor. Üst düzey yöneticiler, hali hazırda görev tanımları olan şirketin vizyonunu, kimliğini, değerlerini belirlemek, strateji geliştirmek, başında olduğu iş biriminin portföyünü denetlemek ve yasalara uyum ve uygunluğundan emin olmak ve kaynak dağılımı gibi görevleri sürdürecekler. Ancak, dış kaynak kullanımı ve otomasyon nedeniyle işlevsel açıdan görevleri daha çok stratejik destekle kısıtlı olacak.
MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın:
ZORLU SINAV HEP OLACAK
Dijital dönüşüm olarak adlandırdığımız kapsamlı süreç, yapay zekanın ve robotların iş hayatında kullanım alanlarını her geçen gün artırıyor. Üst düzey yöneticiler hem kendi kişisel gelişimleri hem de yönettikleri şirketin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için bu süreçte önemli bir sınav veriyor. Üstelik bu sınav hep devam edecek. Bu yöneticilerin başarılı olabilmek için dijitalleşmeyi yakından takip etmesi, daha da önemlisi gelişmelerin kendi iş alanlarına etkilerini öngörebilmesi gerekiyor. Hibrit ofis ortamlarında liderlik de zorlaşacak. Bu iş ortamında robotları idare etmek çok daha kolay olsa da insan kaynağı yönetiminin zorluğu bugüne göre katlanarak artacak. Zira, asıl zor olanı 10-15 yıl sonraki yeni kuşak çalışanlara liderlik etmek olacak. Üst düzey yöneticilerin organizasyon içindeki stratejiyi belirlemek, ekibi bu yol haritası doğrultusunda harekete geçirmek ve performanslarını takip etmekteki rolü devam edecek. Bunun yanında, veri kullanımındaki imkanların daha da etkili olmasıyla beraber veri kullanımı, 2030’larda bir yöneticinin ‘yeni normali’ olacak. Ayrıca, yöneticiler organizasyonun yaratıcılığına ve inovasyon gücüne odaklanacak.
Odgers Berndtson Türkiye Yönetici Ortağı Ayşe Öztuna Bozoklar:
GENÇLERDEN DESTEK ALINMALI
İnsan yaşamında son 20 yılda, son üç yüz yılda olan değişimden çok daha fazla değişim yaşandı. Teknolojideki dönüşümün sosyal, kültürel ve insani boyutlardaki etkilerinin çok kritik boyutlara geldiğini düşünürsek kurumsal dinamiklerin, iş yapış şekillerimizin, iş modellerimizin tamamen değişeceğini söyleyebiliriz. Pek çok kurumun çok farklı boyutlarında zorlandıkları dijital dönüşüm kritik bir yol ayrımından geçiyor. İnsanın insanı yönetirken pek çok zorlukla karşılaştığı günümüz iş hayatında, robotların da bu ekiplere dahil olduğu organizasyonları yönetmek, yöneticilik ile ilgili deneyimi daha da karmaşık hale getirecek. Bu nedenle, üst düzey yöneticilerden performans beklentilerinin giderek arttığı ve karmaşıklaştığı bu koşullarda, şirket içinde ve dışında doğru yönetişim modelleri ile doğru ekipleri kurabilmek, onları geliştirmeye devam edebilmek, başarıyı mümkün kılan en kritik görev tanımı oluyor. Bütün bu zorluklarla bir liderin veya bir kurumun tek başına başa çıkması söz konusu olamaz. Birbirlerine empati ile yaklaşan, dört kuşağın doğru temsilcilerini çalıştırabilen liderler ve organizasyonlar yarının kesin başaranı olacaklar. Yeni dönemde bilişsel zekasının yanında duygusal zekasını da her boyutta devreye alabilen, farkındalığı yüksek, temel insani değerlere bağlı ve değişimi doğru anlayıp bunun gerektirdiği adımları atabilen yöneticilerin fark yaratacaklarını öngörüyoruz. Bu kadar yoğun belirsizlik ortamında, şirketlerin ve yönetimlerinin güncel kalabilmeleri için genç fikir ve kavrayışa ihtiyaçları her zamankinden fazla. Bu doğrultuda CEO’lar ve yönetim kurulları, içinde milenyum kuşağından da deneyim ve profilleri barındıran ‘Danışma Kurulu Üyeleri’ ile birlikte çalışır, onlardan geri bildirimler alabilirlerse dönüştürücü bir performans ortaya çıkabilir.
Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Öğretim Görevlisi Tanju Akdeniz:
DEĞİŞİME EĞİTİMLE ADAPTE OLUNACAK
Son dönemde sıklıkla konuşulan yapay zeka, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti gibi akımlar pek çok işkolunu yok olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Yöneticilerin bu değişimlerden en fazla etkilenen grupta yer alacağını öngörebilmek zor değil. Yüzyılımızın ikinci yarısında yüksek önsezi, yaratıcılık ve soyut düşünebilme yöneticilerde aranacak en temel beceriler olacak. Araştırmacıların üzerinde birleştikleri konu, kurumsal yapıdaki mikro ölçekli değişimler ne olursa olsun, geleceğin en parlak işkolunun eğitim olacağı. Yeni yapının her düzeyden milyarlarca çalışana dayattığı değişime ayak uydurabilmenin tek koşulu, geleceğin gereksinimlerine yanıt verebilmekten uzak olan eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve çalışanlara farklı becerilerin kazandırılması. Bu konudaki en büyük görev, kendilerinden başlamak koşuluyla yöneticilere düşüyor.