Girişimcilikten CEO’luğa

STARTUP’lar kolektif çalışma kültürünün bir parçası. Genellikle tek bir kurucu yerine kurucu ortakların söz sahibi olduğu şirket yapılarından bahsediyoruz. Bir de buna yatırımcılar da katılınca startupların yönetimi biraz karmaşık hale geliyor. Hızlı bir büyüme yakalayan startupların hem çalışan sayısının artması hem yönetim departmanlarının çoğalması yönetim işini zorlaştırıyor. İşte tam bu noktada kurucu ortaklar yerine icra kurulu başkanları yani ‘CEO’lar devreye giriyor. Tek bir noktadan tüm ekipleri yönetmek startupların büyüme hızını arttıran etkilerin başında yer alıyor. Bunun birçok örneğini görebilmek mümkün. Apple’ın efsane kurucusu Steve Jobs ilk akla gelen örneklerden... Türkiye’deki başarılı startuplarda da benzer örnekler görülmeye başlandı. Biz de Türkiye’deki başarılı startupların eski kurucu ortaklarına girişimci düşünce yapısından CEO’ya geçme sebeplerini sorduk.

ÇOK YÖNLÜ YAPIYA DÖNÜŞÜM
Şirketin sadece hayallerden çıkarak değer yaratmaya başladığı noktada verilmek istenilen hizmetin geliştirilmesi için optimizasyondan verimliliğe, dağıtımdan müşteri deneyimine çok yönlü bir yapıya geçip şirket yönetimine başlandığını belirten Sinemia CEO’su Rifat Oğuz, “Büyüyen takım, sizin yönetim tarafına da yoğun olarak odaklanmanıza, fikirlerinizi büyük takımlara anlatmaya ve özümsetmeye zaman harcamanızı gerektiriyor” dedi. Oğuz, şunları anlattı: “Ne olursa olsun, kurucu ortaklar doğası gereği sadece CEO olamıyor, bu yüzden şirketin en inovatif CEO’ları kurucu ortak oluyor. Bu her zaman en basarili CEO oldukları anlamına gelmiyor. Örneğin; Steve Jobs ve rakibi Bill Gates de en fazla inovasyonu farklı ürün ve hizmeti hayata geçiren CEO oldular. Ama sonraki CEO’lar operasyon verimliliği ve satış ağının daha doğru yönetilmesiyle şirket değerini daha çok arttırdılar. Bu yüzden kurucu CEO’larla, CEO’ları önemli ölçüde ayrıldığını düşünüyorum.”

KALPLERE DOKUNAN LİDERLİK OLUYOR
CEO’luk ile girişimciliğin birbirleriyle çelişen kavramlar olduğunu düşünmediğini belirten Insider CEO’su Hande Çilingir, “Girişimcilik bir şeyleri değiştirmeye çalıştığınız, huzursuz bir ruh hali aslında. CEO’luk pozisyonuna bu ruh işlediğinde kalplere dokunan liderliği beraberinde getireceğine ve daha güzel sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. CEO’nun daha fazla süreç yaratan ve yöneten biri olması gerektiği pozisyonun tanımı gereği kaçınılmaz ancak sanılanın aksine bu tanım girişimci düşünce yapısından vazgeçmeyi gerektirmiyor” dedi.

BÜYÜME KÜLTÜRÜNÜ İNŞA EDİYOR
E-dönüşüm sektöründe hizmet veren Foriba’nın CEO’su Koray Bahar, girişimci daha dar bir ekiple çalışırken, CEO’ların büyüyen şirketin kültürünü inşa ettiğini belirterek, “Girişimcinin alabileceği riskler çok daha fazla iken CEO sürdürülebilir bir büyüme ve saglam temellere oturan adımlar atıyor. Girişimci ağırlıklı olur gelir odaklı olurken, gelir-gider nakit akis vb. tüm finansal parametreleri şirketin bir kalp krizi yaşamaması icin müthiş titizlikle yönetir” dedi.

TAKIM İÇİNDEKİ ROLLER NETLEŞMELİ
Paraşüt CEO’su Sean Yu, startuplarının küçükken herkesin herhangi bir şey hakkında yorum yapabileceği şekilde çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi: “Kurucu ortakların fikirleri oluyor ve bu fikirler paylaşıldığında ekip tarafından emir olarak algılanıyor. Startup ekibi büyüdüğünde bu yöntem netlikten uzaklaşıyor. Hangi karar kimin sorumluluğunda gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Kurucu ortakların üstlendikleri roller arasında farklılık yaratmak zorlaşabiliyor. Bu ekip içinde beklenmeyen sonuçların doğmasını sağlayabiliyor. Bu nedenle rollerin ve karar verme noktasındaki gücün kimde olacağını belirlemenin netleşmesi oldukça önemli bir konu.”

MÜCADELE ETTİĞİ KONULAR SÜREKLİ DEĞİŞİYOR
Finans teknolojileri üzerine odaklanan iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, kurduğu startup’ta ilk yıllardan beri ‘CEO’ titrini taşımasına rağmen mücadele ettiği konuların sürekliği değiştiğini belirterek, “Yaptığım iş her üç ya da altı ayda bir yenilendi. Bu yüzden kendimi sürekli geliştirmem ve yenilemem, konfor alanından çıkmam ve bununla beraber çoğu zaman yeni şeyler öğrenmem gerekti. Girişimciden CEO’ya geçişimdeki sebep değilse de en önemli iki faktör şunlardı; çok iyi bir ekip kurma gereksinimi ve şirketin vizyonunu, misyonunu, stratejisini KOBİ’lere sanal POS çözümü sunmaktan çok daha öteye taşıyıp, “Türkiye’de finansal hizmetleri demokratikleş-tirmek” amacıyla büyümemizle doğru orantılı olarak genişletebilmek. Girişimciyken bunların hepsini kendi başınıza yapmanız gerekirken bir CEO’nun temel görevi işleri delege edebildiği ekibinin de vizyon, misyon ve strateji temelinde heyecanlanmasını, çalışmasını sağlayabilmek. Fakat tüm bunlara rağmen gerçek bir girişimci CEO olmaktansa her zaman başarılı olmayı seçmeli çünkü her iyi futbolcu iyi bir antrenör değildir ve girişimci, şirketin herhangi bir aşamasında ideal CEO’nun kendisi olmayabileceğini ihtimalini de göz önünde bulundurmalıdır” dedi.

İYİLERİN AYRIŞTIĞI YER OLUYOR
ETKİN girişimcilik ağı olan Endeavor Türkiye’nin Genel Sekreteri Aslı Kurul, girişimcilikte iyilerin diğerlerinden ayrıştığı yerin kurulma değil büyüme aşaması olduğuna dikkat çekerek, “Aynı fikir üzerinde çalışan girişimcilerin küçük bir bölümünün başarılı olmasının sebebi o fikrin üzerine inşa edilmiş şirketi büyütürken atılan doğru adımlardır. Kurucular startup aşamasından büyümeye geçerken önemli bir değişimden geçerler. Ekibin, müşterilerin ve yatırımcıların beklentileri artar. Girişimciler, net bir strateji belirleyip, doğru ekibi kurup, operasyonun büyümesini müsait kılan bir sistem hayata geçirerek yapmak zorundadırlar. Bu süreçte en önemli konu, girişimcilerin kendi güçlü ve zayıf yönlerini çok iyi anlamaları, kendilerini iyi tanımalarıdır.