Deniz TÜRSEN - dtursen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 12, 2018 00:00
Araştırmalar, esnek ve uzaktan çalışma imkanlarının genç çalışanlar için artık olmazsa olmaz bir hale geldiğini gösteriyor. Şirketler de buna kayıtsız kalmıyor, esnek ve uzaktan çalışma modelleri yaygınlaşıyor. Yapılan bir araştırmaya göre dünya çapında çalışanların yüzde 70’i haftanın en az bir günü ofis dışında mesai yapıyor.
Genç jenerasyonun iş dünyası üzerindeki etkisi giderek artıyor. Bunun bir sonucu olarak şirketler de iş yapış şekillerini bu kuşağın beklentilerine göre şekillendiriyor. Araştırmalara göre esnek ve uzaktan çalışma imkanları, yeni nesil tarafından en çok talep edilen uygulamalar arasında yer alıyor. Ofis hizmetleri veren Regus’un bağlı olduğu IWG tarafından yapılan bir çalışma da bunun bir örneği. 96 ülkeden 18 bin çalışanın katıldığı araştırma, esnek çalışma uygulamalarının giderek yaygınlaştığını gösteriyor. Öyle ki, verilen cevaplara göre dünya çapında çalışanların yüzde 70’i haftanın en az bir günü ofis dışında çalışıyor. Yüzde 53’ü ise haftanın en az yarısında uzaktan çalışıyor. Mesaisini haftanın beş günü ana ofis lokasyonu dışından sürdürenlerin oranı ise yüzde 11.
Rapora göre esnek çalışma uygulamaları yeteneği bulma ve elinde tutma konusunda da şirketlere yardımcı oluyor. Ankete katılanların yüzde 80’i esnek çalışmanın yetenekli kişileri ellerinde tutmalarına yardımcı olduğunu belirtirken yüzde 64’ü ise artık bu kişileri işe alabilmek için esnek çalışma olanağı sunduklarını aktarıyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 58’i esnek çalışma olanağı sunmanın iş memnuniyetini artırdığına inanıyor.
FARKLI TİP UYGULAMALARBu tip pek çok araştırma genç kuşağın esnek çalışma uygulamalarına çok sıcak baktığını, çalıştıkları veya çalışmak isteyecekleri şirketlerde bu tip uygulamaların olmasına çok önem verdiklerini gösteriyor. Şirketler de buna kayıtsız kalmayıp farklı modeller geliştiriyorlar. Şirketler tam zamanlı çalışanlara yönelik olarak en çok şu esnek çalışma modellerini kullanıyor:
Esnek-saat: Çalışanlar, mesai saatlerini işverenlerin kendilerine sundukları seçenekler arasından kendileri belirliyor. Örneğin, bazıları 9-6 saatleri arasında çalışırken, diğerleri 8-5 arasında ya da 10-7 arasında mesai yapıyor. Böylece, erken kalkmakta zorlananlar mesaiye daha geç başlayabiliyor, çocuğu okuldan erken dönenler kendini buna göre ayarlıyor. İş yapış akışını bozma riskinden dolayı tamamen esnek saat uygulamalarına ise pek rastlanmıyor. Yani, pek çok şirkette çalışanlar “Ben geceden sabaha kadar çalışmak istiyorum” diyemiyor.
Sıkıştırılmış (compressed) mesai: Çalışanlar isterlerse haftanın belirli günlerinde işe daha erken geliyor veya işten daha geç çıkıyor. Böylece haftalık mesai saatini önceden tamamlayarak haftada 2 gün izin yerine daha fazla gün izin kullanıyorlar.
Evden çalışma: Çalışanlar mesailerini haftanın bir veya daha fazla günü ofis dışında herhangi bir yerden tamamlayabiliyorlar. Yani, ofise gelmeye gerek kalmadan herhangi bir yerden çalışıyorlar.
TATİL VE MESAİ BİR ARADABunun yanında, artık hem tam zamanlı hem de tamamen uzaktan çalışılan modeller de şirketlerin başvurdukları sistemler arasında yer alıyor. Remote Year, bu alanda belki de en farklı sistemlerden birini geliştirmiş durumda. Firma, ‘hem çalış hem tatil yap’ programıyla uzaktan çalışmak isteyen tam zamanlıları, serbest çalışanları veya girişimcileri bir araya getiriyor. Bu kişiler belli bir ücret karşılığında ister 12 ay isterlerse 4 ay boyunca, her ay farklı bir şehirden çalışıyorlar. Her ay farklı bir ülkenin farklı bir şehrinde gezerken işlerini de uzaktan yürütüyorlar. Remote Year, katılımcılara gittikleri her yerde işlerini devam ettirebilecekleri her türlü olanağı sağlıyor. Örneğin, konakladıkları her şehirde ofis olarak kullanabilecekleri bir alan bulunuyor, tüm konaklama ve ulaşım masrafları program için ödenen ücrete dahil oluyor.
EVİNDE OTUR ABD’DEN MAAŞ ALTürkiye’de de 2015’ten beri var olan bir başka sistem ise Crossover. Bu platform, dünya genelindeki yetenekli çalışanlarla ABD’li şirketleri buluşturuyor. Yani, çalışanlar bulundukları ülkeden kımıldamadan ABD’deki bir şirket için tam zamanlı çalışıyor. Crossover İstanbul Genel Müdürü Mine Dedekoca, 2018 yılında şu ana kadar Türkiye’den 6 bine yakın başvuru olduğunu belirtiyor. 2015’ten bu yana Türkiye’den yapılan toplam başvuru sayısı 40 bine yaklaşmış. Bunun yanında, 2015’ten beri toplam 200 kişi açık pozisyonlara yerleştirilmiş. Dedekoca’nın verdiği bilgilere göre Türkiye’deki çalışanların gelirleri yıllık 30 bin dolar ile 200 bin dolar arasında değişiyor. Çalışanların haftada en az 40 saat çalışmasının beklendiğini söyleyen Dedekoca, bu sürenin nasıl planlanacağı ve işi nereden yürüteceklerini çalışanların kendilerinin belirlediğini aktarıyor. Bilgisayarlarına yüklenen WorkSmart yazılımı ile çalışanların performansları anlık olarak ölçülüyor. Dedekoca, ABD’deki firmaların yetenek bulma sorununu kaldırmak için artık tüm dünyadaki yetenekli çalışanlarla ilgilendiğini söylüyor.
Bunun yanında Dedekoca, tam esneklik, kendi takvimini ayarlayabilme, dünyanın her yerlerinden farklı insanlarla çalışabilme, aile ile daha fazla zaman geçirebilme, dünyanın herhangi bir yerinden çalışabilme gibi imkanlar nedeniyle çalışanların Crossover’a başvurduğunu aktarıyor.
SERBEST ÇALIŞMAYA TALEP ARTIYOR
Yeni kuşak arasında bir şirkete bağlı olmayıp serbest (freelance) çalışanların sayısı da hızla artıyor. Bu sistemde serbest çalışanlar firmalarla tam zamanlı sözleşme yapmadan sadece proje bazında anlaşıyorlar. Bu tip çalışanların oluşturduğu modele ‘gig ekonomi’ deniliyor. Serbest çalışmak isteyenlerin çoğalması ve bu uzmanlarla şirketleri buluşturan platformların artması gig ekonominin de hızla gelişmesini sağlıyor. Denetim ve danışmanlık firması Deloitte’un 2018 Y kuşağı Raporu’na göre Türkiye’de esnek alışma biçimini tam zamanlı işlere alternatif olarak gören Y kuşağı oranı yüzde 78’e çıkmış durumda. Globalde ise 2 yıl içinde mevcut işyerlerinden ayrılmayı planlayanların yüzde 62’si esnek çalışma fırsatlarını tam zamanlı çalışmaya tercih etiklerini belirtiyor. Bu oranlara bakılırsa Y kuşağı çalışanları tek bir şirkete bağlı olmak yerine birden fazla şirketle istedikleri zaman çalışabilecekleri bir sistem talep ediyor.
HUKUKİ BOYUTTA TARTIŞMALAR
Şirketler çeşitli esnek ve uzaktan çalışma modelleri yaratıyor ama bu modellerin yasalara da uygun olarak geliştirilmesi gerekiyor. Güler Aral Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Didem Aral, 2016’da 4857 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişiklik ile uzaktan çalışma kavramının yasal düzenlemeye girdiğini belirtiyor. Bu kanun maddesinde çalışma sınırları çizilmemiş olsa da evden çalışma ifadesi açıkça kullanılıyor. Aral, esnek çalışma modelleri arasında yer alan evden çalışmanın riskleri ve tartışmalı hususlarını ise şöyle sıralıyor:
- Çalışanın evdeyken geçireceği kazanın iş kazası sayılma riski bulunuyor. Kazanın doğrudan işin yürütülmesi esnasında mı gerçekleştiği yoksa kişinin iş dışında mı kaza geçirdiği sorusu gündeme gelebilir. İşverenin bu durumda gözetim yükümlülüğünü nasıl yerine getireceği tartışma konusu. Olayın iş kazası olarak kabul edilmesi durumunda ise “İşverenin kusuru mevcut mu? Kusuru mevcutsa kusur oranı tespiti nasıl yapılacak?” soruları akla geliyor. İşveren ancak kusuru varsa kazadan sorumlu oluyor. Bu sebeple işverenin sorumluluğu bakımından evde meydana gelen kazaların tümü iş kazası sayılmamalı, yapılan işle meydana gelen kaza arasında uygun illiyet bağının bulunması aranmalıdır.
- Evden çalışma durumunda çalışanın evi işyeri olarak kabul edilir mi? Eğer işyeri olarak kabul edilirse, işverenin risk değerlendirmesi yaptırılması gibi iş sağlığı ve güvenliği kanunu kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekebilir. Bu husus da bu konudaki bir diğer tartışma konusu.
- Çalışanın işe başlama ve işten çıkış saatleri, fazla çalışma sürelerinin takip edilebilmesi işverenler açısından çok önemli. Düzenli bir takip sistemi bulunmaması halinde ise işverenlerin yüksek miktarda fazla çalışma ücretleri ile karşılaşma ihtimali ve iş disiplinini sağlayamama gibi çeşitli riskler gündeme gelebilir.