Güncelleme Tarihi:
Köy Okulları Değişim Ağı Derneği, KODA. Çok uzun zamandır gözlemliyordum. Aslında kendi hayat hikayemden yola çıkmış olsam da arkadaşlarımla birlikte çok sayıda köy öğretmenini dinledik, çok sayıda köy okulunu ziyaret ettik. Köy okullarında yaşanacak bir değişimin toplumsal dönüşüm için ne kadar önemli olduğunu gördük.
Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri eğitimde fırsat eşitsizliği…
Kesinlikle…Bizim de çıkış noktamız bu.
Sizin hikayeniz nerede başlıyor?
Ben İstanbul doğumluyum. Çok küçük yaşta Yalova’ya taşındık. Ailem hala Yalova’da yaşıyor. 1999 depremine kadar Yalova’da şehrin içinde yaşıyorduk. Depremden sonra aile büyüklerimizin, babaannemin köyüne yerleştik. Liseyi İstanbul’da Robert Kolej’de yatılı okudum. Köylerde yaşadığım bir çocukluğum oldu. Ailem hala köyde yaşıyor. Yaz tatillerimi de Adapazarı’nda anneannemin köyünde geçiriyorum. Aslında köylerde geçen bir çocukluğum oldu, diyebilirim.
Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler okudum. Eğitim politikaları üzerine Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım.
Türkiye’nin en iyi okullarından Robert Kolej’de okumuşsunuz. Yatılı okul ortamı, hafta sonları “köyünüze” gidiş, arada büyük bir makas var gibi…Bu size ne kattı?
Beni olgunlaştırdı. Ben kendi hayatımı kurmayı istiyordum. Erken yetişkin olmaya yönelik hayallerim vardı. Robert Kolej gibi aslında üst sınıf bir okulda okurken, hafta sonları dediğiniz gibi köye gidiyordum. Köyde eğitim alanları gözlemliyordum. Hayatım boyunca fırsat eşitsizliklerinin ortasında buldum kendimi. Çok fazla sosyal sorumluluk projesinde yer aldım. Elit okullarda okumama rağmen eşitsizlik hep görünürdü benim için. Hayatımı şekillendiren de bir süreç oldu.
Bunu değiştirmek sizin misyonunuz olmuş…
Küçükken bunu değiştirmenin yolunun siyaset olduğunu düşünüyordum. Okumaya başlayınca ben aslında ideallerle ilgilendiğimi anladım. Toplumsal adalet nedir, özgürlük nedir? gibi…Bunlar ilgimi çekiyordu. Bir şeyleri pratiğe dökmekle ilgili istek vardı içimde. Çocuklara ders veriyordum. Sosyal çalışmalarda eğitimin nasıl bir toplumsal dönüşümü sağlayacağını da görüyordum. Çok sayıda sosyal sorumluluk içinde yer aldım.
Çok verimli bir eğitim süreci oldu. Oraya gitmeden önce köy okullarıyla ilgili çalışmaya karar vermiştim. Yüksek lisansım boyunca kafam çok netti. Dünyadaki örneklerden çok iyi beslendim.
Size orada en çarpıcı gelen ne oldu? Orası size ne kattı?
Biri bulunduğum bölgede çok okul gezmiştim. Farklı eğitim sistemlerine ve felsefelerine dayanan okulları ziyaret etmiştim. Birleştirilmiş okul sistemlerinin yararlı olduğunu gördüm. Aslında bizim ülkemizde zorunluluktan olan bir ortamın orada özel okullarda “birleşmiş sınıf sisteminin” denendiğini gördüm.
Finlandiya’da da var. Orada da deneniyor…
Evet. Bunu modellemek önemli. Ve öğretmenleri buna göre yetişmek. Çünkü çocuklar birbirinden öğreniyor.
Oysa Türkiye’de bu konuya çok farklı bir yerden baktık yıllarca. 60-70 kişilik sınıflarda, tek öğretmen, her yaştan çocuk…
Birçok köy öğretmeni bunu kabus gibi görse de aslında öğretmenin buna yönelik bir donanımı olduğunda eğitimin iyi bir eğtitmin mümkün olduğunu görüyoruz. Birlikte öğrenmek bazı çocukların kaldıracı oluyor. Güney Amerika ve Hindistan’da kırsal eğitime dair iyi örnekler çok. Kırsaldaki eğitimin hep dezavantajlarını değil avantajlarını da görerek eğitim verilmesi gerekiyor. Öğrenciyle bağ kurulması ve samimi okul eğitimi yerelde çok büyük farklılık yaratıyor. Köy Okulları Değişim Ağı’nın odaklandığı konulardan biri bu.
KÖY ÖĞRETMENLERİ KENDİLERİNİ YALNIZ HİSSEDİYOR
Tüm bu konular sizi sosyal girişimci yapmış…
Aynen. Amerika’dayken sosyal girişimcilik dersi aldım. KODA’nın ilk adımlarını orada attık. Türkiye’deki farklı köy okullarından öğretmenlerle temas ettik. Proje oradayken başladı. Ben Türkiye’ye dönünce köy öğretmenlerini bir araya getirme niyetindeydim ama maalesef o dönemde 15 Temmuz darbe girişimi oldu ve köy öğretmenleri bölgelerini bırakamadı. Biz 8 bölgeye gittik. Tamamen imece usulu gittik. Öğretmenlerin evinde kaldık. O dönemde öğretmenlerle konuştukça öğretmenlerin kendilerini yalnız ve izole hissettiğini gördük. Orada yüzyüze desteğe ve dayanışmaya ihtiyaç olduğunu gördük. Köy okullarıyla ilgili bir vizyon da yoktu. Bunu beraber yapabilriz diye düşündük. Düzenli köy okulları öğretmenlerini bir araya getime planları yaptık. Köy okulları için farklı projeler düşündük. 100 köy öğretmenine ulaştık.
Eğitimler mi verildi?
Evet. Uzmanlarla gittik. Dertleri dinlemek dışında, nasıl bir eğitim olmalı? gibi konulara odaklandık. Öğretmenlerin bakış açısını etkiledik. Öğretmenlerin özgüvenin olması hem kendi hayatlarını hem de çocukların hayatlarını etkiledi. Mesleğine küsmüş bir çok öğretmen mesleğini kucakladı. En önemli eksiklerden biri çocukların sosyal ve duygusal becerlerinin gelişmesi. Bunun için projeler ürettik.
İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü’nü aldınız bu yıl…
Ödül benim için çok kıymetli. Sosyal girişimciliğin bence en güzel tarafı insanlarla birlikte anlamlı bir iş yapmak, bu çok güzel bir duygu. Ama bunu yaparken kendinizi yalnız hissediyorsunuz, birilerinin sizi fark etmesi de çok değerli oluyor. Kale ailesini tanımak, Zeynep Bodur gibi başarılı birini tanımak da beni çok mutlu etti.
KODA NEYİ AMAÇLIYOR?
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için, bir grup gönüllü genç ve köy öğretmeni olarak köy okularındaki fırsatları değerlendirerek öğrenciler için yararlı çalışmalar yapmayı hedefliyor. Köy öğretmenlerini güçlendirmeyi hem de köy okullarından örnek eğitim modelleri çıkarmayı amaçlıyor.
Köy okulları için alternatif çocuk merkezli bir eğitim modeli oluşturmayı, köy okullarındaki değişine öncülük edecek bir topluluk yaratmayı, diğer köy öğretmenlerine de ilham vermeyi de amaçlayan KODA, her gittiği yerde hem öğretmenlerle hem de öğrencilerle çalışmalar yapıyor.
Köy okulları için yapılan programlarda atölye çalışmaları yapılıyor. Felsefe, dans, origami, gastronomi, drama, masal anlatıcılığı, spor, icatlar, toplum olma, kadın-erkek eşitliği gibi konularda köy öğretmenleri ve öğrencilerle bir araya geliniyor.