Güncelleme Tarihi:
HİKÂYEMİZ, ABD’nin San Francisco şehrinden çıkışta, eski bir konserve fabrikasının yerine kurulan animasyon stüdyosu Pixar’da geçiyor. Bahçesinde devasa boyutlarda, bir masa lambası maskotu olan Luxo Jr’nin heykeli, futbol sahası, voleybol kortu, yüzme havuzu ve 600 kişilik bir amfi tiyatro göze çarpıyor. Her ne kadar bu detaylar gösteriş gibi görülse de aslında Pixar’ın başarısının ardındaki en önemli sebeplerden. Pixar’ın kurucularından Ed Catmull, yazdığı Yaratıcılık AŞ (Creativity Inc) kitabında ulaştıkları başarının arkasında topluluk duygusu yaratmak için doğru insan kaynağı planlamasına dikkat çekiyor. Bunun da üç farklı yöntemi var.
1- Hangisi değerli?
Catmull, Pixar’da başarıyı yakalamalarının en büyük sebeplerinden birinin tek bir soruyu sormaktan geçtiğini belirtiyor: “Hangisi daha değerlidir? Fikir mi? Yoksa insan mı?” Çoğu zaman ikilemde kaldıklarını belirten Catmull, tasarladıkları Oyuncak Hikâyesi 2 (Toy Story 2) ile doğru cevabı bulduklarını belirtiyor. Pixar CEO’suna göre doğru cevap kesinlikle insan. Özellikle aralarında doğru kimyayı yakalayabilecek insanların şirketler içinde daha değerli olduğu belirtiliyor. Catmull, Pixar’da fikirden daha çok insan kaynağına dikkat ettiklerini şu şekilde anlatıyor: “Fikirler insanlardan bağımsız değildir. Genellikle bir düzine insanın yaptığı on binlerce seçimin sonucunda şekillenir. Pixar’ın her bir filminde diyalogların, her bir satırı, her bir karışık ışık huzmesi ve gölgesi, her bir ses efekti kendinden çok daha büyük bir bütüne hizmet ettiği için orada kullanılmıştır. Yani bir film tek bir fikirden ibaret değildir. Bir fikirler silsilesidir. Her türlü yaratıcı girişim için asıl önemli olan insanlara, onların çalışma alışkanlıklarına, yeteneklerine ve değerlerine odaklanmaktır.”
2- Acımasız toplantılar
Pixar’ın iş dünyasına kattığı başka bir kavram ise ‘braintrust’. Bu bir toplantı şekli. Farklı birimlerde çalışanlar, Pixar’da geliştirilen bir ürün için birkaç aylık dönemlerde toplantı düzenliyorlar. Bu toplantıların en büyük özelliği ise tüm katılımcıların pozisyonlarından bağımsız olarak acımasızca gerçek fikrini söyleyebilmesi. Toplantıya CEO da katılsa, bir grafiker de katılsa özgürce çıkan filmi eleştirebiliyor. Bu da çalışanlara, ortaya çıkan fikir ve üründen daha fazla değer verildiğinin bir göstergesi. Catmull, braintrust toplantıları hakkında, “Dürüst olma zorunluluğu hisseden insanlar kendilerinden açık sözlü olmaları istendiğinde kendilerini daha özgür hissediyor. Bu da çalışanların fikirlerini açıkça söyleme veya söylememe seçimini onlara bırakır” diyor.
3- Jobs 54 milyon doları unuttu mu?
Pixar’daki yaratıcılığın ortaya çıkmasındaki önemli bir diğer sebebi ise yöneticilerin çıkacak fikirler için çalışanlarını sorgulamaması üzerine. Utah Üniversitesi’nde çalışmalar yaptığı dönemde İleri Araştırma Geliştirme Projeleri Ajansı’nın kendilerini maddi olarak desteklediğini ve ne yaptıklarının hiç sorulmadığını belirten Catmull, “Stressiz çalışma sonucunda grafik işleme konusunda bugün bile kullanılan Z-Buffer teknolojisini geliştirdik” diyor. Catmull, yaratıcılığı teşvik etmek için sorgulamamayı Apple’ın vefat eden CEO’su Steve Jobs’ta da gördüklerini belirtiyor. Jobs’un Pixar’a ortak olduktan sonra yılda sadece bir kez şirkete geldiğini belirten Catmull, “Steve, Pixar’a yaklaşık 54 milyon dolar yatırdı. Ancak neler yaptığımız konusunda çok sabırlıydı. Onun yaptıklarımızı sorgulamayan yaklaşımı sayesinde kendi doğrumuzu bulduk. Grafik bilgisayarları üreten bir modelden Disney için Oyuncak Hikâyesi’nin yapımcılığını gerçekleştirdik” diyor.