En inovatif girişimci

Aslı Elif Tanuğur İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gıda Yüksek Mühendisliği mezunu. Küçüklüğünden beri ‘bilim insanı olacağım’ diyen biri. Annesi ve babası doktor. O da hep sağlık sektöründe çalışmaya imrenmiş. Bir bal markasında ARGE’den sorumlu olarak 13 yıl çalışan Tanuğur’un girişimcilik öyküsü anneliğiyle bağlantılı. İki oğlu olan Tanuğur, ilk oğlunu 2005 yılında kucağına almış. Sık sık hastalanan oğlunu sağlığına kavuşturmak için propolisle tanışan Tanuğur, çalıştığı bal firmasından ayrılıp propolis üretmeye başlamış.
İlk KOSGEB’ten aldığı ARGE desteğiyle arıcılara gidip propolisi anlatmış, alıcılara propolis üretmeleri halinde alım garantisi vermiş. “Propolis arıların ürettiği ve kovanın iç kısmının temiz kalmasını sağlayan bir madde. Propolis ve arı sütünün yararlarına benim gibi çok inanan Prof. Dilek Boyacıoğlu ve Zirrat Mühendisi eşim Taylan Samancı ile birlikte 2013 yılında KOSGEB desteğiyle şirketimi kurdum” diyen Aslı Elif Tanuğur, BEE’O markası altında ham bal, arı sütü ve propolis üretiyor. Tanuğur 40 metrekarede başladığı üretimini 1000 metrekarelik bir alana ve 38 kişilik araştırma ekibiyle sürdürüyor.

ARAŞTIRMANIN 2. EVRESİ İÇİN DESTEK BEKLİYOR
Aslı Elif Tanuğur, propolisin meme kanserine etkisini araştırmak üzere de bir proje başlattı. Projenin ilk evresi tamamlandı. İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü, İstanbul Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü ile birlikte devlet desteğiyle yürütülen proje kapsamında Arjantin, Çin, Brezilya ve Türkiye’den elde edilen propolislerin meme kanseri hücreleri üzerine etkisi araştırıldı. “Bu araştırma için Amerika’dan 1,2,3 ve 4’üncü evre canlı meme kanseri hücresi getirtildi ve araştırmalarımız sonucunda propolisin bölünen kanser hücrelerini baskıladığı ortaya çıktı” diyen Tanuğur, araştırmanın 2. evresinin hayvanlar üzerinde denemeler olduğunu, bunu gerçekleştirmek için de destek arayışında olduklarını söyledi.

Nar suyundan 80 kat fazla antioksidan özelliği olan propolisin, her gün alınması halinde bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyleyen Tanuğur, Türkiye’nin dünyaya propolisi çok daha fazla anlatabileceğini ve aynı zamanda da arıcılığın da desteklenerek Türkiye’nin bu alanda dünyaya sağlık alanında bir ürün kazandırabileceğini düşünüyor. Çin’den gelen propolislerin de saf olmadığının altını çiziyor.