Güncelleme Tarihi:
1960’ların başında Sabahat Sezin’in kendi kızını kolej sınavlarına hazırlamak için özel ders aldırmasıyla başlayan macera bu yıl 50’inci yılında. Sabahat Sezin tarafından Caddebostan’da 1963 yılında ilk temelleri atılan anaokulu, kolej sınavlarına hazırlık dershanesi ile bale ve solfej eğitimi veren müzik okulu iki yıl sonra ilkokula dönüştü. Annesinin yanında 9 yaşından itibaren yetişen Gülin Sezin bu bayrağı aldı. 1976’dan bu yana kardeşi Pelin Sezin’le eğitim öğretimi sürdürürken Çekmeköy’e taşınınca Sezin kardeşlere kuzenler Muattar ve Canan Saydam da eklendi.
Eğitimde yarım asrı geride bırakan okulun aynı şekilde yıllar boyu sürmesi için üçüncü kuşağı da hazırlayan Gülin Sezin Toroslu, okulun felsefesinin sonraki kuşaklara aktarılması için bir kitap hazırlattı. Sezin, “Ailenin en genç üyelerinin de yönetime katılımıyla gelenekleri yok edip, yitirmeden, sürekli gençleşerek yolumuza devam edeceğiz. Sabahat Sezin’in torunları devralabilecekleri en büyük, en zengin, en benzersiz mirası yaşatacaklar” diyor.
Annesinden öğrendiklerini şimdi de öğretmenlere aktaran Gülin Sezin ile okulun 50 yıllık macerasını ve eğitimi konuştuk:
9 yaşından itibaren annenizle beraber bu okulun içindesiniz. Neler değişti aile yapılarında?
Annem Sabahat Hanım, çocuklarla birlikte veli eğitimine de dikkat ederdi. Her hafta sonu aileler için bir eğitim düzenlenirdi. Biz aile eğitiminin yanı sıra öğretmen eğitimine de çok dikkat ediyoruz. Evde ailelerin mutluluğu çocukların mutluluk ve başarısını etkiliyor çünkü.
Günümüz velilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Veliler çok başarı odaklı. Annelerin en çok yaptığı hatalar daha çok başarı odaklı bakmaları. Oysa başarı çocuğun mutluluğuyla ilgili. Çocuk ne kadar iyi bir okulu kazanırsa kazansın annenin beklentisini bazen karşılayamıyor. Bazı anneler sadece başarıya bakıyor, gerisi önemli değil diye düşünüyor. Sadece okuma yazmaya odaklanınca veli bazı şeyleri kaçırıyor. Çocuk, kendi başına ayakkabısını bağlayamıyorsa, yemeğini yiyemiyorsa ya da odasını toparlayamıyorsa güzel yazı da yazmayacaktır ileride. Kendi işini kendi yapmasını da öğrenemeyecektir. Evde bakıcılar var “aman onu ellemeyin, yapın her şeyini suyunu da verin. Yeter ki ders çalışsın” diye bakan anneler var. Çocukların bakıyorum ayakkabı bağları açık, bağlamayı bilmiyorlar.
Her branştan bir de yedek öğretmen alıyormuşsunuz, neden?
Evet. Bir öğretmen hastalandı ya da hamile kaldı. O gün başına kötü bir şey geldi. Her branşta olan yedek öğretmen o zaman derse girer. Bir sınıf öğretmeni, İngilizce, matematik, Türkçe gibi branşlarda birer tane öğretmen hemen derse girmeye hazırdır.
Öğrencilerin her akşam çıkışında mutlaka bahçede oluyormuşsunuz.
Onları görmek mutlu ediyor. Bazen gelip sarılıyorlar, bazen düşünceliler. Onları uğurluyorum. Bizim okulda çok kilolu bir çocuk da bale yapabilir, başarılı olmayan biri de bayrak törenine çıkıp, konuşma yapabilir, alkışlanabilir. Onları sürekli yüreklendirmek gerekiyor.
Gülin Sezin Toroslu’nun ailelere önerileri şöyle:
- Çocuk odaklı ve aşırı korumacı olmaktan kaçının.
- Sabırlı olun.
- Çocuğunuzla sohbet edin.
- Aile büyüklerine de danışın.
- Proje çocuk yetiştirmeyin. ? Çocukları aktiviteye boğmayın.
- Oyun oynamalarına fırsat verin.
- Çocuğunuzla oyun oynarken onları mutlu etmek için her zaman yenilmeyin.
- Mobil cihazlarla sınırlı zaman geçirtin.
- Seçtiğiniz okulun eğitim tarzıyla uyumlu davranın.