e-öğrenme ile bilginin yeri ve zamanı yok

Güncelleme Tarihi:

e-öğrenme ile bilginin yeri ve zamanı yok
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2015 01:10

Şirketler, çalışanların eğitimine artık her zamankinden daha fazla önem veriyorlar. İnternet kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak gelişen e-öğrenme, güvenilir bilgiye daha hızlı ulaşma özelliği ve daha az maliyetli olması sebebiyle şirketler tarafından giderek daha çok tercih ediliyor.

Haberin Devamı

e-öğrenme ile bilginin yeri ve zamanı yok
Şirketler arasında giderek artan kalifiye eleman bulma rekabeti, kendilerine değer katan personeli rakip firmalara kaptırmama korkusu, eski dönemlerle karşılaştırıldığında firmaların çalışanlarına daha fazla önem vermesine neden oluyor. Bunun için, ofisler personelin daha mutlu olabileceği şekilde düzenleniyor, yan haklar arttırılıyor, kuruma bağlılığı yükseltmek adına çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ve, belki de en önemlisi, artık çalışanların kendilerini geliştirmelerini, dolayısıyla şirkete daha çok faydalı olabilmelerini sağlayan eğitimler çok ciddiye alınıyor.

Ancak, şirketler çalışanların eğitimine ne kadar çok önem verse de, ‘zaman bulamama’ önemli bir engel. Genellikle çok yoğun çalışan, projeleri bitirebilmek için mesaiye kalan çalışanlar, bir de firmalarının kendileri için zorunlu tuttuğu eğitimlere vakit bulmaya zorlanıyorlar. İnternetin yaygınlaşmasıyla, bugün pek çok şirket tarafından tercih edilmeye başlanan e-öğrenme ise, şirketleri bir nebze rahatlatmışa benziyor.

Artık cebimizde
E-öğrenme, aslında uzaktan eğitimin bir parçası. 1800’lü yıllarda mektuplaşarak gerçekleştirilen uzaktan eğitim, 1920’lerde radyonun gelişmesi, 1950’lerde ise televizyonun ortaya çıkmasıyla farklı şekillerde hayatımızda olmaya devam etti. Türkiye’de uzaktan eğitimin yaygın kullanımı, 1982’de Açık Öğretim Fakültesi’nin kurulmasıyla başladı. 1990’lara gelindiğinde bilgisayar kullanımının artmasına paralel olarak CD’ler aracılığıyla işyerlerine ve evlere giren eğitimlere bugün internetin yaygınlaşması sayesinde akıllı telefonlarımızdan bile ulaşabiliyoruz.

Doğru yöntemi belirlemek gerekiyor
1997’de CD eğitimleri ile uzaktan eğitim alanında faaliyete başlayan, günümüzde e-öğrenme ile devam eden Enocta’nın CEO’su Ahmet Hançer, uzaktan eğitimin günümüzde açık ve esnek öğrenme, yani kaynakların olabildiğince daha açık olduğu, öğrenme süreci ve şeklinin esnek olduğu bir öğrenim biçimi olarak tanımlanabileceğini söylüyor. Şirketler, eğitimleri planlarken doğru öğrenme yönteminin hangisi olduğuna iyi karar vermeli. Sınıf eğitimi ile e-öğrenmenin birlikte kullanılmasını karma eğitim olarak adlandıran Hançer, sadece e-öğrenme araçlarını ya da sadece sınıfta eğitimin düşünülmemesi gerektiğini, şirketlerin konuya ve hedef kitlesine göre eğitim tasarımı yapmasının daha doğru olacağını söylüyor. Sınıf öğretimi ile e-öğrenmenin birlikte kurgulandığı bir eğitim, günümüzün bilgi aracı olarak görülüyor.

Şirketler karma eğitimi farklı yöntemlerle kullanabiliyor. Örneğin, işe giren bir kişiye oryantasyon e-öğrenme eğitimi atanıyor, bunun devamında yöneticilerle bir araya getirilerek yüz yüze eğitimle devam ediliyor. Ya da bir sınıf eğitimi öncesinde çalışanlara e-öğrenme eğitimi atanıyor ve sınıf eğitimine hazırlıklı gelmeleri sağlanıyor.

e-öğrenme ile bilginin yeri ve zamanı yok
Liderlik eğitimlerine yoğun ilgi

Şirketler, çalışanları için ‘stresle nasıl başa çıkılır?’, ‘beden dili’, ‘bilgisayar programları’ gibi genel eğitimler alabildikleri gibi kendi sektör ve şirkete özel eğitimlerin hazırlanmasını da talep edebiliyorlar. Kurumlar en çok liderlere yönelik eğitimler, inovasyon, hız ve iş yapma şekilleri, dijital pazarlama eğitimlerini tercih ediyor.

Enocta verilerine göre, çalışanlar e-öğrenme platformunu en çok sabah 9 ve öğleden sonra 5’te kullanıyor. Ancak, başlanan her eğitim bitirilemiyor. Çalışanların sonuna kadar giderek tamamladığı eğitimler arasında stresle başa çıkma, ikna etme, afet durumlarında işyerinde yapılması gerekenler, beden dili, zaman yönetimi profesyonel e-posta atma ve sıkça yapılan e-posta hataları bulunuyor.
Kuruma özel içeriklerde teknoloji eğitimleri, kurumun kendine has yazılımlarının kullanılması, ürün eğitimleri ve giderek artan bir şekilde İngilizce bulunuyor. Ayrıca, şirketler oryantasyon eğitimlerinin de kendilerine özel hazırlanmasını talep ediyor. Bu eğitimlerde şirkete özel kılık kıyafet yönetmeliklerinden kurum kültürüne yönelik bilgilere kadar farklı konular bulunuyor.

Bunların yanında mesleğe özel istekler de gelebiliyor. Örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı uyuşturucu ve organize suç birimi tarafından talep edilen önemli eğitimlerinden biri ‘adli mülakatta beden dili’. Bu eğitimin içeriğinde soruşturma esnasında veya tanıktan bilgi alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair konular bulunuyor.

Ya da bir otomobil firmasında, otomobillerin teknik özellikleri, yeni bir modelin önceki modellerden farkları gibi bilgiler, çalışanlara e-öğrenim aracıyla aktarılıyor. Eğitimlerin konusu sadece işle sınırlı kalmıyor. Çalışanlara fotoğrafçılık eğitimi ya da çocuk yetiştirme eğitimleri de sunabiliyor.

Eğitimde teknoloji kullanımı
Teknolojiyi hayatının neredeyse her alanında kullanmayı seven Y kuşağı, konu eğitime gelince de farklı düşünmüyor. Hançer, Y kuşağının sınıf eğitimlerine karşı olmadığını ancak tek yönlü bilgi paylaşımı yerine interneti de kullanarak yaratılan bir simülasyon ortamının yeni nesil tarafından tercih edildiğini söylüyor. Bunun yanında, yine Y kuşağının ilgisi dahilinde eğitimin oyunlaştırılması da e-öğrenme konusundan artan trendler arasında.

Hançer, şirketlerin ve bireylerin profesyonel e-öğrenme hizmeti sağlayan kurumlar yerine ‘internette zaten hepsi var’ diye düşünmesinin yanlış olduğunu, çünkü internetteki her bilginin doğru olmadığını vurguluyor. E-öğrenme platformunun, çalışanların doğru bilgiye kolayca ulaşılabilecekleri, bu bilgileri birbirleriyle paylaşabilecekleri bir dijital kütüphane olarak görülmesi gerekiyor.

Şirketlerin maliyeti düşürüyor
Infinityteknoloji CEO’su İlkay Öztürk, e-öğrenmenin özellikle personeli fazla şirketlerde maliyeti düşürdüğünü savunuyor. Bu tip şirketlerde yüksek sirkülasyon olması nedeniyle, her yeni işe girene aynı eğitimleri sınıfta vermek yerine hedef kitleye yönelik bir e-öğrenme oryantasyonu tasarlamak daha hızlı ve az maliyetli oluyor.

Haberin Devamı

e-öğrenme hakkında ne düşünüyorlar?
‘Y kuşağına hitap ediyoruz’

Deniz Akademi Grup Müdürü Sevda Çimagil, Denizbank’ın 2008’den beri çalışanlarına uzaktan eğitim çözümleriyle eğitim desteği verdiğini söylüyor. Bu kapsamda video portalının yanı sıra, katalog eğitimleri, sosyal öğrenme modülleri ve kitap-makale özetleri bulunuyor. DenizBank, uzaktan eğitimi Y kuşağına hitap etmek ve çalışan bağlığını artırmanın bir aracı olarak kullanıyor. Bu doğrultuda, çalışanlara yeni çıkan ürün hakkında bilgilendirme eğitiminden, teknik mevzuat eğitimlerine, ekran kullanımı eğitiminden, kişisel gelişim eğitimlerine kadar her türlü alanda e-eğitim sunuluyor.

Denizbank Akademi, paylaşıma dayalı bir sosyal ağ oluşturmuş. Tasarlanan çeşitli ödül süreçleriyle çalışanlara atanan teşvik mekanizmaları artırılmış. Yasaklayıcı ve denetleyici olmak yerine, eğitimlerin büyük bölümü çalışanların tercihine bırakılmış.

Çimagil, etkileşimli içeriklerin, canlı bir organizmaya dönüşmesine izin verildiğinde, kullanım oranlarının da otomatik olarak arttığı ve bireylerin giriş sayılarında, vakit geçirme sürelerinde gelişme kaydedildiğini aktarıyor. Örneğin; performans döneminde isteğe bağlı bir performans modeli eğitimi açıldığında, bu eğitim neredeyse bankanın yüzde 50’sine ulaşıyor.

İçeriğe göre yöntem
Türk Telekom Akademi ve Yetenek Yönetimi Direktörü Saynur Önen, mesleki, kişisel ve yönetsel gelişim konularında e-öğrenme programları olduğunu söylüyor. Video, etkileşimli eğitim, sesli kitap özeti ve elektronik belgeleri zaman ve mekandan bağımsız olarak çalışanlar kullanabiliyor. Ayrıca sanal sınıf uygulaması ile farklı lokasyonlardaki çalışanlar aynı anda interaktif olarak eğitime katılabiliyor.

Önen’e göre, e-öğrenmenin çalışanlara istedikleri zaman istedikleri yerde hızlı bir şekilde eğitim almalarını sağlaması, Türkiye’nin her ilinde çalışanları olduğu için Türk Telekom’a sağlıyor. Eğitim konusunun içeriği, ne kadar hızlı sunmak gerektiği gibi farklı kriterleri dikkate alarak eğitimin yüz yüze mi yoksa e-öğrenme mi olacağı belirleniyor. Bazen, e-öğrenme yüz yüze eğitimi destekleyici olarak da kullanılıyor.

Ayrıca, Türk Telekom’un Türkiye’deki bazı üniversitelerle yaptığı indirim anlaşmaları arasında e-master programları da mevcut.

Tüm çalışanlara ulaşıyoruz
TeknoSA Akademi Müdürü Arzu Sarıkayalar, mesleki, kişisel, yönetsel gelişim e-eğitimlerinin yanında iş sağlığı ve güvenliği, kalite, bilgi güvenliği ve şikayet yönetim sistemi gibi iç ya da dış denetimlere tabi olunan alanlarda da dijital kaynaklarla çalışanların gelişimine destek verdiklerini belirtiyor. Sistemde ağırlıklı olarak mesleki gelişim e-eğitimleri yer alıyor.

Türkiye’nin her ilinde şubesi bulunan TeknoSA, tüm çalışanlara eğitim/gelişim fırsatı sunmak, kariyer planlamalarına destek vermek için e-öğrenmeyi kullanıyor. Bunun yanında, şirket içinde e-mentorluk sistemi de yürütülüyor. Şirket, yakın zamanda İngilizce eğitimlerini de dijital ortamda yürütmeyi planlıyor.

Sarıkayalar, e-öğrenmeyi, sınıf içi eğitimleri destekleyen bir kaynak olarak konumlandırdıklarını belirtiyor. Çalışanlara atanan e-eğitimlerin hemen hepsi aslında bir sınıf içi eğitime hazırlık ya da sınıf içi eğitimde verilen bilgiyi pekiştirmek amacıyla kullanılıyor.

Şirket, E-MBA, e-master ve e-sertifika programları da dahil tüm yüksek lisans programlarında çalışanlara özel indirimler alıyor. TeknoSA’da çalışanlar, genel olarak e-öğrenme’ye olumlu bakıyor. E-öğrenmeyi çekici ve cazip hale getirmek için bir aksiyon planı yürütülüyor. Kullanım oranlarını dikkate alarak çeşitli yarışmalar, kampanyalar ve uygulamalar başlatılıyor. Ayrıca sistemlerde oyunlaştırma öğeleri de kullanılıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!