Güncelleme Tarihi:
Aslında bu işler sanırım bizim ailenin ruhunda, içinde hep vardı. İlk olarak annem memleketi Daday’a emekli bir öğretmen olarak gidip, orada bir otel kurdu. Başta şehirden ayrılmalıyım diye düşünmedim aslında…
Peki oteli kurduğunuzda aklınızda eko-turizm de var mıydı?
Vardı. Ben kendimi bildiğimden beri tarım, toprak, doğal üretim, sağlıklı beslenme bize yakın. Her zaman gündemimizdeydi.
Şehirde büyüyüp, şehirde yol aldıktan sonra, çok da genç yaşınızda çiftlik hayatına geçmeye karar vermek zor olmadı mı?
Üniversiteyi bitirdiğim yıl İksirli Çiftlik ailemizin gündemine geldi. Biz aslında Daday’a ziyarete gittiğimizde aklımıza geldi ve arazileri aldık. Ben de hevesle gittim. Kolay olmadı. Toprağa çok emek veriyorsunuz. Yöreyi, toprağı tanıyorsunuz…
Kastamonu denildiğinde akla kestanesi, pastırması geliyor… Buraya gelirken baktım ürettiklerinize pekmez, beyaz pancar, siyez bulguru ve unu, tarhanalar, her türlü sebze, kümes hayvanları, ördek, kaz, reçeller vs var…
Daday çok bereketli. Meyveler, sebzelerle yapıyoruz her şeyi ve hepsi doğal. Turşularımızda, sirke ve reçellerimizde asla bir katkı yok. Atalık tohum buğdayımız siyez buğdayı yetiştiriyoruz. Tarhana yapıyoruz.
Hem otel hem de çiftlik var. Yöre halkı mı çalışıyor sizle?
Evet. Aslında neredeyse her şeyi Dadaylı kadınlarla birlikte yapıyoruz. Dadaylı Kadın Girişimciler Derneği’ni de kurduk.
Bölgede eko-turizminin gelişmesi için neler yapıyorsunuz?
Bu çok kolay olmuyor. İnsanlar doğaya dönmek istiyor. Daday’da yürüyüş rotaları var. Orman meyveleri toplayarak yürüyüş yapılacak şahane rotalar var. Misafirlerimizin toprağa dokunmasını istiyoruz. Doğa dostu bir hayat nasıl kurabiliriz, bunu düşünüyoruz. Misafirlerimizle bunu deneyimliyoruz.
Mantar şenliği de düzenliyorsunuz değil mi?
Evet. Çok çeşitli mantar var bölgede. Mantar şenliğinde turlar düzenliyoruz. Öncesinde uzmanlar mantarları anlatıyor. Mantara ilgili bilgiler veriyoruz. Toplanan mantarlarla çorbalar, yemekler yapılıyor. Ot kavurmamızın içine de farklı çeşitlerde mantarlar koyuyoruz. Ayrıca uçurtma şenliği de yapıyoruz.
Organik ürün, doğal ürün denildiğinde de kafalar karışık. Gerçekten doğal mı? Neye güveneceğiz?
Biz sertifikamızı aldık. Denetleniyoruz. Kendi arazimizde siyez buğdayı ekiyoruz.
Son dönemde tavuk etiyle ilgili kafalar da karışık. Siz kümes hayvanları üretiyorsunuz. Nasıl ilgi?
Bizim büyük kapasitemiz yok. Biz insanların güvenebilecekleri kümes hayvanları aradığını gördük. Şimdilik 200-300 kümes hayvanımız olabiliyor ayda. Geliştirmeyi planlıyoruz.
İSTANBULLULARIN BİR BAHÇESİ OLSUN
Hedefiniz ne?
Hem yaptığımız işi geliştirmek istiyoruz hem de yöredeki kadınların da bundan pay almasını istiyoruz. İstanbul’da da insanların ürünlerimize daha kolay ulaşabileceği bir ortam arıyoruz. Çiftlikten sofraya ulaşmak istiyoruz. Ayrıca İstanbul’da yaşayan bir ailenin bizim çiftliğimizde bir bahçesi olabilir. Bunları projelendiriyoruz.
Türkiye dışına açılmak için ne yapıyorsunuz?
Dünyada ekoturizmine çok ilgi var. İlk olarak öncelikle Kastamonu’nun tanıtıma ihtiyacı var. Fuarlara katılmak gerekiyor. Biz bu sene bazı girişimlerde bulunduk.