Çok iş değiştirmenin artıları eksileri

Güncelleme Tarihi:

Çok iş değiştirmenin artıları eksileri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2015 17:50

Yeni mezun olup iş aramaya başlayanların, büyüklerinden en çok duydukları tavsiyelerden biri ‘Çok iş değiştirme, düzgün bir yer bul, orada kal’ cümlesidir. Ancak, iş dünyasındaki etkinliği giderek artan Y kuşağı ile daha önceki jenerasyonların birbirlerine zıt oldukları konulardan biri de bu iş değiştirme meselesi. Araştırmalar, gençlerin, büyüklerinin aksine iş değiştirme fikrine daha sıcak baktığını gösteriyor.

Haberin Devamı

Çok iş değiştirmenin artıları eksileri
Y kuşağının iş dünyasına henüz adım atmadığı yıllarda, sık iş değiştirmenin kariyer açısından çok da iyi olmadığı görüşü hâkimdi. Ancak, yeni jenerasyonun iş dünyasından beklentileri çok farklı. Özgür bir çalışma ortamı istiyorlar, kendilerine net bir hedef verilmesini istiyorlar, iş hayatı-özel hayat dengesine daha çok önem veriyorlar. Bu da, Y kuşağının iş değiştirme konusuna da farklı bakmasına sebep oluyor.

Pek çok faktör etkiliyor
Uzmanlar, ‘Bir iş yerinde ne kadar süreyle çalışmak doğrudur?’ sorusunun net bir cevabı olmadığı görüşündeler. My Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, pek çok faktörün etkili olduğunu söylüyor. Bu, sektöre ve şirketin yapısına, çalışanın bakış açısına göre değişiyor.

Yalçın, ideal süreyi, “Üstlenilen görevin tamamlanmasına ve o konuda gerekli beceri ve deneyimi kazanmaya yetecek süredir ve şirketin durumu ya da ihtiyaçlarına göre farklı olabilir” diye tanımlıyor. Buna göre, ortalama 3-4 yıldan daha az görev yapan bir CEO veya yöneticinin şirketi tanıyıp, faaliyetlerden tam olarak sonuç alabilmesi zor. Kariyerinin başlarında olanlar için de aynı durum söz konusu. 1-2 yılda tecrübe kazanmak, şirketi, sektörün dinamiklerini anlamak kolay değil.

Yalçın, çalışan istediğini bulamamışsa farklı alternatiflere de bakabilir, diyor. Ancak, bu noktada sık yapılan bir hatayı işaret ediyor. Memnun olunmayan iş yerinden kurtulmak için acele karar verilmesi, bir sonraki işte de tatminsizliğe yol açabiliyor. Bu sefer, iş arama süreci yeniden başlıyor.

Şirketler olumsuz bakıyor
Sık iş değiştirmenin çalışanlar açısından en büyük risklerinden biri, şirketler tarafından etiketlenmeleri. Çok sık iş değiştiren çalışanlara; eğitim verdikleri ve yatırım yaptıkları kişilerin işi bırakıp gitmesine sıcak bakılmıyor. En küçük bir zorlukta yahut ilk iyi teklifte şirketi bırakıp gitmesi olasılığı varsa, geçmişte bunu sık sık yapmışsa, o çalışana güven duyulmuyor.

Buna karşılık, İnsparkus Koç Operasyonu Direktörü Özlem Sarıoğlu, çalışanların ‘çok iş değiştirirsem kötü algılanır’ düşüncesiyle, mutsuz oldukları, istemedikleri bir işte ısrar etmelerinin de yanlış olduğunu belirtiyor.

Yeni mezunların sırf iş deneyimi olsun diye her yere başvurması ve ‘Bir girer bakarım, olmadı çıkarım’ mantığı da doğru değil. Bu, kariyerlerinin ilk yıllarında mutlu olamamalarına ve hedef koymadan sık iş değiştirmelerine sebep oluyor. Yeni mezunların, birkaç ay çalışıp ayrılması, kurumları da zor durumda bırakıyor ve gençlere şüpheyle bakılıyor. Bu nedenle, henüz öğrenciyken staj yapmakta ve ‘ben neyi seviyor, neyi sevmiyorum’u düşünmekte fayda var.

Sarıoğlu’na göre sırf maaş arttırmak için sık iş değiştirmenin de riskleri var. Daha yüksek maaş veriyorlar diye farklı bir şirkete geçip burada başka sorunlar yaşanabilir. Bu, mutsuzluk ve yine işten ayrılma getirir. Böylece, maaşı yükselteceğim derken daha kötü bir duruma düşülebilir.

Özetle, iş değiştireceklerin bunu çok iyi analiz etmeleri, fırsatları değerlerlendirmeleri, ancak kendilerini zora düşürecek bir karardan da uzak durmaları gerekiyor.

Uzun süre aynı şirkette kalmanın çalışanlar açısından en büyük dezavantajı ise rutine girme, iş hayatına dair körelme riski, geriye dönüp bakıldığında fırsatları kaçırma (eğer böyle bir fırsat geldiyse) düşüncesi.

Öte yandan, uzun süre şirkette kalmak çalışanları adeta yürüyen bir tarihçeye dönüştürüyor. O güne kadar şirkette yaşanan değişiklikleri en iyi onlar biliyor. Bir sorun çıktığında ‘O’na sor, o bilir’ denilerek ilk danışılan kişi oluyorlar. Şirketin sevilen abisi/ablası konumunda olmak bir çalışan için gurur verici oluyor.

Kurumları da etkiliyor
Çok sık iş değiştirmenin veya uzun süre aynı şirkette kalmanın, çalışanlara olduğu kadar kurumlara da farklı etkileri oluyor. Bir şirkette tepe yöneticilerin çok kısa süre bu görevi üstlenmesi hem şirketin operasyonlarına hem de iş piyasasındaki ismine zarar veriyor. Öte yandan, bir şirketi uzun süre aynı yöneticinin idare etmesi, üst ve orta yönetici pozisyonlarında değişiklik olmaması, aşağıdan gelenlerin kariyer hedefi kurmalarına engel oluyor. Bu da, şirketin gelecek vaat eden çalışanlarını kaptırmasına neden oluyor.

Müge Yalçın, şirketlerde pozisyonların yedeklenmesine dönük bir kariyer sistemi olması gerektiğini savunuyor.

Özlem Sarıoğlu da artık şirketlerin bir kişiyi aynı pozisyonda yıllandırma mantığında çalışmadığını söylüyor. Çalışanlar isterse aynı şirket içindeki farklı bölümlere transfer olabiliyor, farklı bölümleri öğrenebiliyor.

Yöneticiden ayrılıyorlar
Kariyerlerinin başında veya ortalarında olanlar, iş değiştirme kararı alırken en çok şirket kültürü, takdir görme, terfi, eğitim ve gelişim imkânları ve tabii ücret artışına bakıyorlar. İşten ayrılma nedenleri arasında sıklıkla duyulan bir başka konu da bağlı olunan yönetici ile anlaşamamak. Yapılan araştırmalara göre çalışanların önemli bir kısmı aslında şirketten değil yöneticilerinden ayrılmak istiyorlar.
Çalışanların kariyerlerinde ilerleyemeyeceklerini düşünmeleri ise bir başka neden. Belli yönetici pozisyonlarında hiç değişiklik olmuyorsa, veya atamalar ve terfiler keyfi yapılıyorsa, aşağıdan gelen çalışanlara kariyer hedefi vermek de mümkün olmuyor. Bu durumda, çalışanlar da farklı şirketlere transfer oluyor.
Üst düzey yöneticilerin ve CEO’ların ayrılma nedenleri arasında ise şirketlerin ya da grupların strateji değiştirmesi, yeni faaliyet alanlarına girme kararı ya da büyüme/küçülme, yeni ortaklık kararları bulunuyor.

Ayrıca iş piyasasındaki hareketlilik, şirketlerin el değiştirmesi şirket birleşmeleri, satın almalar da yine CEO ve üst düzey yönetici değişikliğine yol açıyor.

Haberin Devamı

İş Hukuku açısından ‘eskimek’ avantajlı
Türk İş Hukuku’nda kıdem tazminatı çalışanın aynı işverene ait bir veya değişik işyerinde çalıştığı süre dikkate alınarak hesaplanıyor. İhbar tazminatı ve yıllık izin ücreti açısından çalışanların yine aynı işverene ait işyerlerinde geçirdikleri süre baz alınarak uygulanan kademeli bir düzenleme bulunuyor. İlhan & Duman Avukatlık Bürosu ortaklarından Av. Ercan Duman, bu nedenle sık sık iş değiştiren çalışanların kıdemlerinin tabiri caizse ‘sıfırlandığını’ ve uzun süre çalışanlar karşısında dezavantajlı duruma geldiğini belirtiyor. Örneğin, kanuna göre bir işyerinde 1-5 yıl arası kıdeme sahip olan çalışana 14 gün yıllık ücretli izin hakkı veriliyor. Sık sık iş değiştiren bir çalışan iş hayatında 5 yılın üzerinde bir tecrübesi bulunsa dahi yeni girdiği işyerinde 1 yıl çalışmak koşulu ile 14 gün yıllık ücretli izin kullanabiliyor. Aynı işyerinde 5 yıl ve daha fazla çalışan bir kişi ise 20 gün yıllık ücretli izne hak kazanıyor.

40 yılda 1 şirket
Çalışma ortamı ve şirket kültürü beni firmada tuttu

Eşper G.: “Yabancı bir havayolu şirketinde 40 yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrıldım. İşe operasyon memuru olarak 1975’te başladım. Yolcu servisinde bir müddet çalıştıktan sonra operasyon şefliği ve aynı zamanda eğitmenlik yaptım. 2000’den itibaren de nöbetçi müdürlük (duty manager) görevini yürüttüm. Çalışma ortamının düzgünlüğü, ücretlerin sektöre göre daha tatminkar olması ve de şirket kültürü ile de uyum sağlamam benim bu kadar uzun süre aynı şirkette kalmama sebep oldu. Geçmişteki şirket bilgilerini, uygulamalarını bilmenin, değişikliklerin niçin ve neden yapıldığını bilmenin bana daha donanımlı çalışma imkanı sağladığına inandım hep.

Eğer çalıştığınız şirkette pozisyonlar kısıtlı ise yükselme şansınız daha az ve de geç olabilir. Bu da uzun süre çalışmanın dezavantajı.

Sık sık iş değiştirmek bana göre yaptığı işten memnun olmamak demek yani mutlu olabileceği bir iş/işyeri arayışı içinde olmak demektir. Yeni mezunlara tavsiyem global şirketlerde iş bulma yönünde çaba göstermeleri, olmuyorsa birden fazla değişik iş kolunda faaliyet gösteren şirketlerde iş bulup, belirli bir süre bir bölümde çalıştıktan sonra şirket içi farklı bölümlerde görev almaya çalışmalarıdır. Yönetici pozisyonu açıldığında aynı şirkette değişik bölümlerde görev yapmış kişilerin tercih edilme şanslarının daha fazla olacağına inanıyorum. 2-3 senede iş değiştirmenin yönetici olma şansını arttıracağına kesinlikle inanmıyorum. Unutmamak lazım maddiyat her zaman kişiye mutlu bir çalışma ortamı sağlamaz.”

37 yılda 13 şirket
Tek kurumla hayat çekilmez

İlker P.: “Kariyerime 1978’de başladım. Şu anda 13. işimdeyim. Çok değişik sektörlerde çalıştım. Son 10 yıldır eğitim sektöründeyim. Bundan önceki işlerimden daha çok yönetimsel çelişkiler nedeniyle ayrıldım. Bir durumda ise yeniden yapılanma nedeniyle iş akdime son verildi.

İş değişiklikleri büyük olmayan finansal kazanç artışları sağladı. Ama benim iş değiştirme amacım neredeyse hiç bir zaman bu olmadı. İş değiştirmenin en değer verdiğim katkısı özellikle yabancı şirketlerin sağladığı dünyayı tanıma ve eğitim fırsatları oldu. Neredeyse hep, mali ve idari işlerden sorumlu olarak çalıştım. Şu anda sadece IK’dan sorumluyum. Tek bir alana odaklanma fırsatı hoşuma gitti. Sadece bir kez, üzerinden yıllar geçtikten sonra, keşke ayrılmasaydım dediğim bir şirket oldu. Hem çalışanlarına değer katan bir kurumdu hem de sonradan Türkiye’de çok büyüdü.

Aynı kurumda uzun yıllar çalışmanın size terfi şansı getirdiğini ve bir nevi dahili danışman konumu sağladığını düşünüyorum. Ama ufkunuz o kurumla kısıtlı kalabiliyor. Ben herşeye rağmen tek kurumla bu hayat çekilmez diye düşünüyorum.

Yeni mezunlara sabırlı olmalarını ve uzun vadeli bir oyun planı ile hareket etmelerini öneririm. Her iki ekstrem de iyi fikir değil. Karşılarına ender bir fırsat çıktığında onu tanıma konusunda çevrelerindeki deneyimli kişilerden yardım almalılar.”

BAKMADAN GEÇME!