Deniz TÜRSEN - dtursen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2015 11:37
Geleneksel İK eğitimlerinin yerini yaratıcı uygulamalar alıyor. Alan Experience’da sanatın duyguları harekete geçiren yönü kullanılarak çalışanların motivasyonu hedefleniyor.
Günümüz iş dünyasında şirketlerin en çok önem verdiği konulardan biri şüphesiz ki çalışanların motivasyonu. 1900’lü yılların başında, şirket patronları çalışanlarını yaptıkları işler karşılığında karınlarını doyurmaları gereken kişiler olarak görüyordu. Yıllar geçtikçe çalışanların insani yönünün önemi ortaya çıkmaya başladı. 1980’lerden itibaren çalışanların yeni bilgiler öğrenip kendini geliştirebilen ve bunu arzulayan kişiler olduğu kabul edildi. Bu da şirketlerin çalışanların eğitimine ve
motivasyon arttırmaya yönelik yöntemlere giderek daha çok önem vermelerine yol açtı.
Kariyerlerinde yöneticilik, gazetecilik, yayıncılık, yazarlık, müzisyenlik, çizerlik gibi pek çok dal bulunan Özgür Atanur ve
Turgut Yüksel, çalışanların motivasyon düzeyini arttırmak için sanata ve akademik dünyaya başvuruyor. 2014 yılı Kasım ayında
Alan Experience’ı kuran Atanur ve Yüksel’in yarattığı atölye çalışmaları ve uygulamalı deneyimler kapsamında, ortak öykü kurma ve yazma, sembollerle iletişim, ritim uygulama teknikleri, kısa
film çekme, dans, oyunculuk, drama gibi motivasyon arttırıcı eğitim alanları bulunuyor.
Şirkete özel programlarAtanur ve Yüksel, hazırladıkları programları klasik bir eğitimden çok kişinin mutluluk seviyesini artıran bir aktivite olarak tanımlıyor. Katılımcılar, çalışma arkadaşları ile birlikte hazırladıkları bir proje ya da rapor yerine sanatın farklı alanlarında beraber çalışma olanağı buluyor.
Tüm alanlar birbiriyle örtüştüğü için şirkete özel programlar yapılabiliyor. Örneğin Mix box isimli programda katılımcılar önce öykü yazıyor, bu öykünün resmi yapılıyor ardından resmin müziğini yapılıyor. Eğitmenler arasında akademisyenler ve sanatçılar bulunuyor.
Yapabildiğini görünce özgüven geliyorProgramın asıl amacı duyguları harekete geçirebilmek. Atanur ve Yüksel’e göre kişiler duygularını harekete geçirdiği zaman, işyerinde sunumu daha kuvvetli yapabiliyor, takım çalışmasında daha verimli olabiliyor: “Bununla beraber, dans gibi, müzik gibi ‘yapamam’ dediği aktiviteleri gerçekleştirebilmek insanın özgüvenini yerine getiriyor. Duyguları harekete geçirmenin en güzel yolu ise sanatsal bir aktiviteden geçiyor. Programda şirketten çok kişinin kendini geliştirmesi ve mutluluğu ön planda oluyor.”
Çalışanların iç mutluluğu önem kazandıİnsanların artık sadece aldığı paraya değil, içsel mutluluklarına da baktıklarını belirten Atanur, bunun da üretkenlikle ve kendini özgürce ifade edebileceği bir ortamın oluşmasıyla alakalı olduğunu söylüyor. Atanur’a göre kişi çalışma ortamını sosyal bir çevre olarak görebilir, hobi yaratabilir, çalışma arkadaşları ile birlikte üretkenliğe girebilirse aidiyet kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Farklı eğitim kurumlarında dersler veren Turgut Yüksel, önceki tecrübelerine dayanarak, bilginin doğrudan verildiği zaman karşı tarafa geçmesinin zorlaştığını ancak bunu bir deneyime dönüştürdükleri zaman herkesin katılımcı olduğunu, beyin fırtınasının başladığını ve yaratıcılığın arttığını belirtiyor.