Güncelleme Tarihi:
Yazılarımı ve beni takip edenler bilirler. İşim aslında erken aşama teknoloji yatırımcılığı. Özetle, potansiyeli yüksek teknoloji girişimlerini bulup onlara sadece para değil, iş ağı, bilgi ve küresel bakış açısıyla yardımcı olup başarı hikayeleri yaratmak. Şimdiye kadar Türkiye’nin en önemli girişimlerinden bazılarına yatırım yaptığım için net olarak şu yorumda bulunabiliyorum: Türkiye’de inanılmaz değerli teknoloji girişimcileri var ama biz genelde ölçeklenme sorunu yaşıyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri ekosistemimiz büyüse de henüz ‘bebek’ denebilecek seviyede. Peki, bu ekosistemin daha hızlı büyümesi ve çok güçlü olması için neler gerekiyor?
Hiç kimsenin bilmediği yöntemlerden söz etmeyeceğim. Yalnızca Silikon Vadisi dışında başarmış ekosistemler ve en iyi örneklere bakıp birçok şeyi öğrenebilir ve kendi özel problemlerimizi uyarlayabiliriz. Örneğin, İsrail, İsveç, Singapur, Polonya ve Ermenistan bu ekosistemlerden bazıları. Kimi daha iyi yapmış kimiyse halen uğraşıyor.
Bu yazıda özellikle ekosistemin en başarılı, tanınan girişimci ve yatırımcıları arkadaşım olduğu için yakından gelişimini gördüğüm Singapur’u anlatmak istiyorum. Singapur’un en iyi yatırımcılarından biri olan arkadaşım ile daha önceki şirketimde aynı model girişime yatırım yapmıştık. Benim Türkiye’deki girişimim 3 kat daha iyi metriklere sahip olmasına rağmen, Singapur’daki girişim daha kısa sürede en az 2 katı değerleme ile çıkış yaptı.Tüm Singapur’da girişim sermayesi yatırımları 2011 yılında yalnızca 30 milyon dolarken, 2014 yılında 1 milyar dolara çıkarak 33 kat arttı! Ama nasıl?
YÜKSEK DEVLET İLGİSİ
Singapur’da girişimciler erken aşamada uzun süredir birçok farklı hibe ve desteğe ulaşabiliyordu ama bunlara değer katılamıyordu. 2008’de Ulusal Yenilik ve Girişimcilik Çerçevesi(NFIE) ile erken aşama yatırım fonu programı başlattılar. Yani parayı değer yaratabilecek şekilde yatırabilecek 5 yatırım fonuna hem yatırım yaptılar hem de ortak yatırım fonu yapısı kurdular. Bu fonu kurarken, özellikle başarılarıyla bilinen İsrail ve Amerika arasında kurulmuş Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Vakfı örnek alındı. Bir yıl sonra teknoloji inkübasyon şeması ile devlete gelen yabancı yatırımcı yüzde 15’ini koyduğunda, yüzde 85 devletin para koyduğu modelle birçok yabancı yatırımcı çekti. Devlet buna stratejik bir plan olarak bakıp kendi problemlerini adresledi. İlk başta kazananları bulmak değil, ekosistemin gelişmesini sağlayacak platformu kurmaya odaklandı.
İŞ YAPMANIN KOLAYLIĞI
Devlet İş kurma ve yapmanın önündeki bürokratik sorunları çözmeye odaklandı. Singapur, şu an Yeni Zelanda’nın ardından ikinci en kolay iş yapılacak ülke olarak gösteriliyor.
KÜLTÜREL DESTEK
Asya kültüründe uzun zamanlı ve risksiz işler tercih edildiği için genelde girişimciliğe bakış açıları negatifti. Bunu değiştirmek için iletişim kampanyaları başlatıldı. Devlet başkanlarından önemli insanlara girişimciliği öven Facebook yatırımları, televizyon programları yapıldı, çok sayıda demeç verildi.
GÖÇMEN POLİTİKASI
Singapur, yüksek kaliteli teknoloji yeteneği açısından İsrail gibi yakın diasporası ve İsveç gibi kendi yeteneği olmadığından göçmenlere çok bağlı. Bu nedenle politikalar yüksek kalitede göçmenlerin gelmesi ve çalışması için canlı bir ortam hazırlamaya odaklı
YÜKSEK TEKNOLOJİ KULLANIMI
Teknolojideki gelişmelere endüstride, hizmet ve üretim alanında çok hızlı adapte olunuyor ve kullanılıyor. Belki de İsrail’e en büyük üstünlüğü de bu. İsrail’de teknolojinin genel ekonomiye etkisi Singapur’a kıyasla düşük kalıyor.
ÇEVİK DEVLET
Gözlemlerimde en çok dikkatimi çeken ise devletin bu konuya inancı, odağı ve çevikliği. Birçok düşünce (think tank) kurulmuş, problem belirleniyor ve çözülmeye uğraşılıyor. Örneğin, siber suçlar yüksek olduğundan otomasyon alanında işini kaybetme tehlikesi olanlar siber güvenlik alanında eğitiyorlar.Bunların dışında bence diğer önemli konu küçük pazar olduğundan ilk günden global düşünmeleri ve iyi eğitim almaları.
Tüm bu tablo bize gösteriyor ki odaklı ve stratejik davranılınca 3 yılda büyük işler başarılabiliyor! Darısı başımıza...