Güncelleme Tarihi:
Mesainiz bitmiş olmasına rağmen akıllı telefon ya da e-posta yoluyla online bağlantı halinde olduğunuz ya da artık dinlenmeniz gereken bir zaman diliminde bilgisayarı açıp çalıştığınız oldu mu?
Teknolojik gelişmelerin iş hayatında yoğun şekilde kullanılması çalışma ve dinlenme süreleri ile özel yaşam arasındaki sınırları zorlayınca ‘işçinin ulaşılamama hakkı’ daha çok gündeme gelmeye başladı. Özellikle Covid-19 pandemisi sonrası evden-uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla iş ve kişisel hayat arasındaki sınırın ortadan kalkması, ‘mesai sonrası rahatsız edilmeme’ ve ‘çalışanın özel hayatına saygı gösterilmesi’ gibi ihtiyaçları daha da görünür kıldı.
Bu da, çağın imkânsızlığına rağmen bazı ülkeleri ‘ulaşılamama hakkı’ ile ilgili yeni düzenlemeler yapmaya itiyor. Belçika ve İngiltere’den sonra geçen ay da Avustralya’dan konuyla ilgili yeni bir düzenleme geldi. Ülkede yürürlüğe giren yeni yasayla birlikte çalışanlar mesai saatleri dışında ‘bağlantıyı kesme hakkı’na kavuştu. Yasaya göre, çalışanlar artık mesai sonrası gelen aramaları yanıtlamak ya da mesajları okumak zorunda değil.
‘E-POSTASIZ ÇALIŞMA GÜNÜ’
İşçinin ulaşılamama hakkıyla ilgili dünyadaki ilk düzenlemenin Fransa’da 2004’teki bir Yargıtay kararı sonrası geliştiği ve 2017’de yürürlüğe giren bir kanunla resmileştiği belirtiliyor. 2000’li yılların başında verilen bu kararın ardından işçinin ulaşılabilir olmama hakkı, Fransız çalışma hayatında özel şirketler bünyesinde de tartışılmaya başlanmış ve şirketlerde bazı kurallar uygulamaya konulmuştu. Canon ve Sodexo isimli şirketler ve bazı iş yerleri, 2009 ila 2013 arasında ‘e-postasız çalışma günleri’ isimli bir uygulama başlatmış; ‘işçilerin işleri sırasında kullandıkları mobil cihazlarla bağlantılı tükenmişlik’ ve ‘bağımlılık’ gibi durumlardan korumak hedeflenmişti.
PATRON ARASA DA AÇMAK ZORUNDA DEĞİL
Dönelim konuyla ilgili son düzenlemeyi yapan Avustralya’ya... Geçen yıl yayınlanan bir araştırmaya göre, Avustralyalılar yılda ortalama 281 saat ücretsiz fazla mesai yapıyordu. ‘Bağlantıyı kesme hakkı’ adı verilen yeni yasa ise çalışanların patronları tarafından cezalandırılma korkusu olmadan, isterlerse mesai saatleri dışında iletişimlerini kesmesine olanak tanıdı. Başta Avrupa ve Latin Amerika olmak üzere 20’den fazla ülkede benzer kurallar uygulanıyor. Söz konusu yasa ise aslında, işverenlerin mesai saatleri dışında çalışanlarla iletişime geçmesini yasaklamıyor; çalışanlara yanıt vermeme hakkı tanıyor.
Ancak, bir çalışanın mesai sonrasında iletişimi kesmesi durumunda bunun makul görülmesi gerekiyor. Kurallara göre, işverenler ve çalışanlar anlaşmazlıkları kendi aralarında çözmeye çalışıyor. Ancak bu şekilde bir çözüm bulunamazsa Avustralya Adil Çalışma Komisyonu (FWC) devreye girebiliyor. FCW, çalışanın cevap vermeyi reddetmesini makul bulursa işverene mesai saatleri dışında çalışanla iletişim kurmayı yasaklıyor. Eğer çalışanın cevap vermeyi reddetmesini makul bulunmazsa da çalışanın cevap vermesini zorunlu tutuyor. FCW’nin kararlarına uyulmaması durumunda çalışanlara 19 bin Avustralya dolarına, işverene ise 94 bin Avustralya dolarına kadar ceza verilebiliyor.
‘ACİL DURUMLARDA KURAL BOZULABİLİR’
Bu hakkı resmi olarak uygulamaya alan bir diğer ülke ise Belçika olmuştu. ‘Ulaşılamama hakkı’ ya da ‘bağlantı kesme hakkı’ olarak bilinen ve mesai saatleri dışında çalışanlarla irtibata geçilmesini engelleyen düzenleme, ülkede 1 Şubat 2022’den itibaren devlet memurları için devreye girmişti. Kararın 65 bin memuru etkilediği belirtilmişti. Ancak düzenlemede bazı istisnalar da var. Örneğin, mesai saatleri dışında irtibat kurulacak memurlarla önceden anlaşılabilir veya acil durumlarda kural bozulabilir. Düzenleme, nöbetçi memurların görevlendirilmesini de engellemiyor. Düzenlemenin getirdiği bir diğer ilke de çalışanların mesai saatleri dışında telefonlara cevap vermemeleri veya e-postalarını yanıtlamaları nedeniyle dezavantajlı duruma düşmelerinin önlenmesi. O dönem Kamu Yönetimi Bakanı olan Petra De Sutter, “Ulaşılamama hakkı olmazsa sonuç stres ve tükenmişlik olacak; günümüzün gerçek hastalığı bu” demişti.
‘İŞTEN KOPMA HAKKI’ HAZIRLIĞI
Geçen ay konuyla ilgili bir diğer gelişme de İngiltere’de yaşanmıştı. ‘Çalışanlarına ‘işten kopma hakkını’ tanımaya hazırlanan İngiltere’de, Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, mesai saatleri dışında işten tamamen kopmanın verimlilik ve ülke ekonomisi için faydalı olduğuna dikkat çekildi. İngiltere hükümeti böylece, insanların evlerinin 7 gün 24 saat ofisleri haline dönüşmemesini hedefliyor. Ülkedeki bakanların İrlanda ve Belçika gibi işle bağını kesmenin hak olarak tanındığı ülkelerdeki modelleri incelediği belirtilen bir BBC haberinde, “Çalışanların işverenler tarafından sürekli rahatsız edilmemesi ve ofis dışındaki saatlerde çalışmaya zorlanmaması hedefleniyor” denildi.
ANAYASAYA VE İŞ KANUNU’NA GÖRE ‘DİNLENMEK HAK’ AMA...
İŞÇİNİN ulaşılamama hakkı, Türkiye’de özellikle Covid-19 salgınıyla birlikte gündeme gelen konulardan biri. Aslında İş Kanunu’nda, iş hukukunun işçiyi koruyucu işlevi gereği azami çalışma süreleri, asgari dinlenme süreleri ve bunlar arasındaki sınırlar kesin bir dille çizilmiş durumda. Anayasa’nın 50. maddesinde de yer alan bu durum “Dinlenmek çalışanların hakkıdır” sözleriyle ifade ediliyor. Türkiye’de çalışma saatleri dışında işverenin çalışanı araması, işçinin de buna kayıtsız kalmasını sağlayacak ayrıca bir düzenleme yok ancak İş Kanunu’nda yer alan bazı hakların işçinin ulaşılamama hakkının varlığına işaret ettiği belirtiliyor. Bu haklar ise şöyle:
(İş Kanunu’nun 63. maddesi uyarınca) İşçinin çalışma süresi haftalık en çok 45 saattir. Günlük azami çalışma süresi 11 saati geçemez.
(İş Kanunu’nun 46.maddesi uyarınca) İşçiye yedi günlük bir zaman dilimi içerisinde kesintisiz en az 24 saat hafta tatili izni kullandırılması gerekmektedir.
(İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3/II. maddesi gereğince) 24 saat içerisinde kesintisiz 12 saat günlük dinlenme süresi verilmelidir.
İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 11. maddesinde çalışma sürelerine ilişkin getirilen sınırlamaların, işçilerin şahsına ilişkin olduğu hususu vurgulanıyor. İşverenin dinlenme süresi içerisinde işçiye ulaşması doğrudan onun özel yaşam alanına hiçbir sınır ve sorgulama olmadan müdahale etmesi anlamını taşıyor.
Bu anayasal ve yasal düzenlemelerin de işçinin ulaşılamama hakkının varlığı gösterdiğine dikkat çekiliyor. Buna gerekçe olarak da, işçinin kişiliğinin korunması, özel yaşam alanına saygı gösterilmesi, dinlenme sürelerine uyulmasının sağlanması; işverenin işçiyi gözetme borcunun bir parçası olarak öne çıkıyor.