Güncelleme Tarihi:
Yapılan birçok araştırma gösteriyor ki, gençler iş değişikliği konusunda çok cesur. Geçmişte olduğu gibi uzun yıllar aynı yerde çalışmak istikrar ve başarı göstergesi olarak görülmüyor, daha iyi fırsat yakalandığı an o adımın atılması gerektiği düşünülüyor.
Kariyer.net’in araştırmasına göre; Kariyerinin ilk yıllarındaki her 2 adaydan 1’i önümüzdeki bir yıl içinde iş değiştirmeyi planlarken, iş yaşamında 20 yılı geride bırakan her 4 adaydan 1’i aynı düşünceye sahip. Yeni bir iş aramaya sebep olacak en önemli unsur ise ‘daha iyi maaş’ ve ‘yan haklar’ olarak görülüyor. Uluslararası İşletme Okulları Birliği’nin (CEMS) araştırmasına göre de; Gençlerin yaklaşık yüzde 60’ı bir işte 3 ila 5 yıl kalmayı tercih ederken, 5 yıldan fazla aynı iş yerinde çalışmak isteyenlerin oranı sadece yüzde 6.
Gençlerin iş değiştirmekten çekinmediği gerçeği ortada... Ancak birçok kişi işten ayrılma sürecini başarılı yönetemiyor. İşverene vakit tanımadan gerçekleşen ani istifalar, hatalı ayrılık konuşmaları şirketleri zor durumda bıraktığı gibi kişinin kendi kariyer hanesine de eksi yazıyor. Peki bu süreç en doğru nasıl yönetilir? Uzmanlarla konuştuk...
Dünyanın önde gelen kurumlarına üst düzey yönetici araştırma, değerlendirme hizmetleri sunan Odgers Berndtson Türkiye’nin Kurucu Ortağı Ayşe Öztuna Bozoklar, “Öncelikle işten ayrılmak, mümkünse son çare olmalı” vurgusunu yapıyor. “Her durumda doğru bir zihniyet ve sorumluluk bilinciyle, mevcut kurum içerisinde yaratılabilecek tüm gelişim olasılıklarını yöneticilerle birlikte göz önünde bulundurarak, geniş bir perspektifle gözden geçirmek, iş dünyasında fark yaratmak isteyen genç yetenekler için öncelikli olmalı” diyen Bozoklar, karar alma aşamasından yeni bir işe başlayana kadar geçen süreçte atılacak adımları şöyle değerlendiriyor:
İŞTE YOL HARİTASI
Karar süreci: Özellikle genç yetenekler için kariyer değişimi yeni başlangıçların heyecan tohumunu taşısa da bu sürecin sorumluluk sahibi ve dürüst değerlendirmeler ışığında, farklı bakış açılarını da dikkate alarak masaya yatırılması, genç yeteneğin kişisel gelişimi çerçevesinde önemli ölçüde etkili olacaktır. Bu süreçte, deneyimsizliğin getirebileceği fevrilikle alınabilecek ani ve duygusal kararlar, ilerleyen yıllarda telafisi zor pişmanlıklara yol açabilecektir. Dolayısıyla bu bilinçle birey, çalıştığı kurumda nasıl gelişebileceğini ve hangi yollarla ilerleyebileceğini doğru ve dürüst bir yaklaşımla sorgulamalı, bunları sağduyulu bir değerlendirmeye tabi tutup kariyerine daha geniş bir pencereden bakarak sağlam bir adım atmayı önceliklendirmelidir. Bu noktada, risklerin farkında olarak bireyin kendisiyle dürüstçe yüzleşmesi esas olup yüzeysel yaklaşımlardan kaçınmak ve kariyeri / kişisel gelişimi çok boyutlu bir bakış açısıyla ele almak, genç yeteneğin olasılıklarını arttıracaktır.
Yönetimle istişare: Yönetimle düşünceleri paylaşmak, genç yeteneğin kendi olgunlaşma yolculuğunda atacağı en kıymetli adımlardan biridir. Doğru ve dürüst bir zihniyet ile sağduyulu bir yaklaşım, bütün tarafların farklı perspektiflerini göz önünde bulundurarak mevcut durumun dengeli bir şekilde değerlendirilmesini esas alacaktır. Kendi gelişimine ivme kazandıracak olasılıkların öncelikle mevcut yapıda oluşturulabilmesine yönelik sorumluluk alması doğrultusunda bireyin gelişim hedeflerini açıkça ifade etmesi, içinde bulunduğu duruma yöneticileriyle çözüm önerileri getirebilmesi ve onlarla bir değerlendirme sürecine girmesi, bireysel ilerlemenin yanı sıra uzun soluklu ve sağlıklı bir ilişkiyi de geliştirecektir. Dolayısıyla, farklı tarafların görüşlerinin de devreye alındığı, dürüst ve sorumlu bir yaklaşım, karşılıklı saygıyı pekiştirirken genç yeteneğin gelişimini hızlandırır.
Farkındalıkla ilerlemek: Karar alma sürecinde konfor alanından çıkarak zorlayıcı bir iletişimi gerçekleştirmek, duygusal zekâyı etkin bir şekilde kullanarak süreçte mantık çerçevesinde ve doğru bir zihniyeti benimsemekle mümkün olur. Ayrılmak gibi önemli bir kararı masaya yatırmadan önce genç yetenek için gelişim alanlarının ilk etapta içeride yaratılıp yaratılamayacağının taraflar ile birlikte mevcut tüm olanakların etraflıca değerlendirilmesi kıymetli olacaktır. İş dünyasında uzun soluklu değer yaratmayı ve kendini geliştirmeyi hedefleyen bilinçli genç yetenekler için kapsayıcı bir perspektifi devreye almak fark yaratacaktır.
Pozitif yaklaşım: Bu değerlendirme sürecinin sonunda tüm çözüm yollar denenmiş ve sorumluluk bilinciyle yapılan değerlendirmenin ardından son seçenek olarak ayrılık kararı alınmışsa, bu süreçteki tavır ve tutumu, yeteneğin geleceğine ve kişisel gelişimine yapacağı yatırımla birlikte, kendine biçtiği değeri, sorumluluk bilincini ve dürüst zihniyetini en çok yansıtan noktadır. Negatif söylemlerden uzak durmak, yapıcı bir tutum sergilemek, iş dünyasında deneyim kazanarak gelişimini sürdürmeyi planlayan genç yeteneğin itibarını korurken olumlu bir referans oluşacak, aynı zamanda gelecekte yolların yeniden farklı şekillerde kesişmesi halinde sağlam bir katkı sağlayacaktır. İş hayatında kurulmuş ilişkilerin kalıcı olabileceği gerçeğini göz önünde bulundurarak bu sürecin özenle yönetilmesini gerekir.
İş devri: Görev ve sorumlulukların eksiksiz bir şekilde devredilmesi iş süreçlerinin devamlılığını sağlayacağı gibi, genç yeteneğin sorumluluk bilincini ve mesleki duruşunu ortaya koyan önemli bir unsurdur. Disiplinle ve özveriyle yönetilen bir devir süreci, fark yaratmayı amaç edinmiş, değerlendirmelerini akılcı ve dürüst zihniyet çerçevesinde yapan genç yeteneğin yaptığı işe duyduğu saygıyı yansıtarak ardında bıraktığı izlerle anılır hale getirir. Geçmişteki başarılara ve katkılara ek olarak, arkasında tamamlanmış, düzenli ve net bir tablo bırakarak bu süreçte sergilediği özen ve hassasiyet, bireyin yine kişisel gelişimine katkı sağlayarak çalışma etiğine dair güçlü bir mesaj verir.
Hakkaniyet: İşe olumlu başlanıldığı gibi, olumlu devir teslimle ayrılma noktasına gelinen böyle bir yolculukta doğal olarak yasal haklarla ilgili tüm karşılıklı sorumlulukların yerine getirilmesi beklenilir. Bu süreçte sergilenen bilinçli ve hakkaniyetli tutum, bireyin en üst düzeyde sorumluluk anlayışıyla birlikte kişisel değerlerini ortaya koyar.
Geri bildirim: Çıkış mülakatları, yalnızca bir veda süreci değil, aynı zamanda geride bırakılan kuruma doğru ve dürüst bir değerlendirme sunarak anlamlı bir katkı sağlama fırsatıdır. Bu süreçte sağduyulu ve doğru bir zihniyetle yapılan yapıcı geri bildirimler, kurumun gelişim alanlarını belirlemesine ve gelecekte daha güçlü bir yapı inşa edilmesine yardımcı olacaktır. Tarafların güven içinde yürüttüğü böyle bir değerlendirme süreci, hem genç yeteneğin duygusal zekâ ve mantık dengesini ortaya koyacak hem de profesyonel duruşunu pekiştirecektir.
İlişkiler: Çalışma hayatı, profesyonel yetkinliklerin sergilendiği bir alan olmakla birlikte, aynı zamanda kişisel bağların, dostlukların ve güven ilişkilerinin inşa edildiği uzun soluklu bir yolculuk olup, bu yolculukta geride bırakılan izlenim, gelişim ve değer yaratma noktasında güçlü bir temel oluşturacaktır. Eski kurumla bağları koparmayarak dostane bir yaklaşım sergilemek ileride karşılaşılabilecek yeni olasılıklar için bir köprü inşa etmektir. Nazik bir veda konuşması, içten bir teşekkür mesajı ya da taraflar birlikte uygun görüyorsa samimi bir veda organizasyonu, bu bağları sağlıklı bir şekilde güçlendirirken ‘çalışan-kurum deneyimi’ anlamında olumlu mesajlar verilmesini de destekler.
Profesyonellik: Ayrılık süreci, iş dünyasında yalnızca bir dönemin sonu değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve doğru muhakeme yapabilmek adına önemli bir sınavdır. Sürekli tekrar ettiğimiz ve gerçekleştirilmesi zor olan bu değerlendirme ve iletişim süreci temelde bireyin seçimleriyle şekillenir. Her ayrılık, geride bırakılan izlerle şekillenir ve bu iz, yıllar sonra dahi hatırlanabileceğinden her adımı sorumluluk ve bilinçle atarak, ayrılığın hem genç yeteneğin hem de geride bıraktığı kurum için en olumlu şekilde gerçekleşmesini sağlamak taraflar için düşünüldüğünden çok daha maddi ve manevi anlamda olumlu değerler yaratılmasını sağlayabilir. Dolayısıyla gelişimini önceliklendiren bireyler için bir tercih olmalıdır.
Doğru başlangıç: Eski iş yerindeki sorumlulukları devretmek kadar, yeni işte etkili bir başlangıç yapmak da önemlidir. Eski işle ilgili olumsuz bir algı yaratmadan, yeni iş yerine olumlu bir enerjiyle adım atmak büyük kıymet taşıyacaktır.
BEKLENTİLERİ GÖZDEN GEÇİRİN
İnsan kaynakları ve yönetim danışmanlığı şirketi E&E Group’un Kurucu Ortağı Kıvanç Ersöz, “Her şeyden önce işten ayrılma noktasına gelmeden amirinizle ve varsa İK yöneticisi ile sizin iş beklentileriniz ve kişiliğiniz ile iş ortamı arasında gördüğünüz uyumsuzlukları konuşun” uyarısında bulunarak başladı önerilerine. “İşten ayrılmak kolay, yeni bir iş bulmak zordur. Öncelikle elinizdekini en iyi şekilde değerlendirdiğinizden emin olun” diyen Ersöz, ne için ayrıldığını tam olarak bilmeyenlerin zaman içinde aynı sorunları yeni işlerinde de yaşayacağını dile getirerek, beklentilerin ne kadarının karşılandığının değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ersöz öncelikli 8 beklentiyi şöyle sıraladı:
Gelişim beklentileri (Kendini geliştirme ve ilerleme olanakları)
Ücret beklentileri (Mevcut ücret ve artış hızı)
Yetki beklentileri (İnisiyatif alma, liderlik etme ve karar verme)
Sosyal beklentiler (Sosyal ortam ve arkadaşlık ilişkileri)
Takdir edilme beklentileri (Fikrinize değer verilmesi ve yaptıklarınızın fark edilmesi)
İletişim beklentileri (Açık sözlü ve dürüst iletişim)
Kişisel beklentiler (Yeterince bilgilendirilme, yetkin bir lider ile çalışma, kişisel destek alma, istikrarlı bir kariyer)
İş-yaşam dengesi beklentileri (Esnek çalışma, iş stresi ve baskısı)
‘BIRAKTIĞINIZ İZLER SİZİ TAKİP EDER’
“Ani kararlarla iş bırakmak işvereni de çok zor duruma düşüreceği için bunları önceden konuşmak profesyonel bir görüntü yaratır ve gelecekteki iş arayışlarınız etkiler” diyen Ersöz şöyle devam etti:
“Amiriniz ya da İK yöneticisi ile açık ve dürüst bir iletişim kurun ve onların da sizinle ilgili performans ve davranış değerlendirmelerini ve sizden beklentilerini öğrenin. Aranızdaki uyumsuz noktaları birlikte gözden geçirip bunlarla ilgili sizin ve şirketinizin neler yapabileceğini konuşun ve planlayın. Belirlediğiniz zamanlarda tekrar bir araya gelip süreci değerlendirin.
Sözlü ve bedensel iletişiminizin olumlu bir algı yaratmasına dikkat edin. Profesyonel, kibar ve yapıcı bir tutum içinde olun. Bir işte bıraktığınız izler sizi her zaman takip eder. Şirketler işe alımlardan önce mutlaka referans alır. Geçmiş işyerlerinizden gelecek bilgiler geleceğinizi belirleyebilir. Bilgi, deneyim ve yetkinlikleriniz uysa bile geçmiş davranışlarınız nedeni ile yeni iş başvurunuz reddedilebilir.”
AYRILIK KONUŞMASI NASIL YAPILIR?
Peki ayrılma kararı alındıysa bu durum nasıl bildirilmeli. Ersöz anlattı:
“Ayrılmaya kesin karar verdiyseniz ayrılış konuşması için randevu alıp amiriniz ve varsa İK yöneticisi ile görüşün ve daha önce konuştuğunuz konulardan hangilerinin ayrılmanıza sebep olduğunu belirtin. Kimseyi suçlamayın, uyumsuzluklardan bahsedin.
Herhangi bir uyumsuzluk nedeni ile değil başka bir iş bulduğunuz için ayrılacaksanız mümkünse neyin size daha cazip geldiğini söyleyin. Bu hem size daha profesyonel bir imaj verir hem de şirketinizin kendini değerlendirmesine yardımcı olur. Böyle bir durumda da ayrılış tarihinizi şirketinizi zor durumda bırakmayacak ve onlar için de uygun olacak bir zaman için birlikte belirleyin.
Ayrılma sürecinde iş arkadaşlarınıza da şirketi ya da kişileri suçlamamaya ve kötülememeye özen gösterin.
Genel olarak ayrılma sürecini nasıl yönettiğinizin kariyerinizi etkileyeceğini unutmayın. Ayrıldıktan sonra da sosyal medyada eski şirketiniz ile ilgili olumsuz yorumlarda bulunmayın. İş hayatında ilerlemek karda yürümek gibidir. İzleriniz mutlaka kalır; olumlu ya da olumsuz.”