Her satırını kendim yazdım

Güncelleme Tarihi:

Her satırını kendim yazdım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2013 00:00

Futbolculuk döneminde farklı konuşan bir oyuncuydu Tümer Metin (38). Futbolu bıraktı, bu kez yazarlığa soyundu. Hürriyet Pazar’a da yazan eski futbolcuyla ‘Metin Olmak’ isimli hayat hikâyesini konuştuk.

Haberin Devamı

Kozlu’da ve daha sonra Zonguldak’ta beton sahalarda ilk futbol eğitimini almışsınız. Benzer şekilde eski Fransız futbolcu Zidane da Marsilya’daki mahallesinde dar beton sahalarda edinmişti tekniğini. Size nasıl bir katkısı oldu bunun?
- Teknik konusunda şunu söyleyeyim: Sahada hiç kontrol hatası yapmazdım. Zidane’ın da oyuncuyken daha kontrolü yaparken rakibini nasıl ekarte ettiğini biliyoruz. Bence betondan ziyade dar alanda antrenman yapmış olmanın tekniğe faydası var. Ben de annemlerin hâlâ oturduğu Zonguldak’taki evde odamda arkadaşımla daracık alanda teke tek maç yaparak büyüdüm. Zaten Zonguldakspor’un A takımı oyuncuları antrenmana çıkmadan önce bizi izlerdi o küçük beton sahada.
Çocukken ve gençken o odanızın duvarına bir sürü şiir ve yazı asmışsınız. Bu okuma merakı nereden çıktı?
- Ailede okumaya meraklı kimse yoktu. Babam maden işçisiydi, annem ev hanımı. İkisinde de okuma merakı yoktu. Sanıyorum bu merak bana ailede eski genlerden geçmiş. Ama mesela çocukken halamla şöyle bir alışkanlığımız vardı: Evden İstanbul Pastanesi’ne giderken boyama kitabı, dönerken okuma kitabı alınırdı.
Bir de galiba Zonguldakspor A takımında oynadığınız dönemde teknik direktör Giray Bulak kitap okuma yönünde tavsiyede bulunmuş size…
- Hayatımda gördüğüm ve örnek aldığım ilk antrenördü. Trabzonspor’da çalışmıştı. Maçtaki duruşu farklıydı. Antrenman bilgisi alışılmışın dışındaydı. Bizimle diyaloğu da çok sıcaktı. İlk antrenmanından sonra da her oyuncuya bir paket vermişti. Bazı temizlik malzemelerinin yanı sıra bir de kitap çıktı içinden. Çift antrenman düzenine geçince öğle arasında o kitaplar okunmaya başlandı.
Böyle okumanın faydasını nerede gördünüz?
- Giray Hoca’nın söylediklerinden okumanın faydası bende şöyle yer etmiş: Menajerlik sistemi yerleşmediği için en azından transfer masasında yöneticiye karşı hakkını daha iyi ararsın. Sonra anladık ki, kendimizi daha iyi ifade ettikçe almak istediklerimizi daha iyi alıyoruz. O zaman karşındaki yöneticinin sıfatı bile hiçbir şey ifade etmez.
Bugün okuma merakınız sürüyor mu?
- Sürüyor. Her şeyi okuyorum. Takip ettiğim yazarlar var. İlginç olan şu: Ben yıllarca şu yönümle dikkat çektim. “Tümer kitap okuyor.” Aslında sorulması gereken diğer futbolcuların niye kitap okumadığıydı. Bunun bana bir fazlalık gibi sorulması beni rahatsız etti doğrusu. Okumayanlara sormanız gereken soruyu niye okuyanlara soruyorsunuz?
Okumadan yazmaya geçişinizi nasıl yaptınız?
- 2006’da Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye transferim sırasında notlar almaya başladım. Bunları yakın çevreme bile anlatmadım. Zaten aklıma bir fikir gelince hemen kâğıda kaleme sarılıyorum. Bir edebiyatçı ve yazar değilim. Böyle bir iddiam da yok. Ama bu kitabın her satırını kendim yazdım. Daha sonra üzerinde sadece basit dilbilgisi oynamaları yapıldı. Bir hikâyem vardı anlatmak istediğim bunu da ben anlattım. Yazmak için özel bir vakit ayırmıyorum. Bilgisayarda yazdım hepsini. Kitap yakında Kalem Ajans tarafından Yunancaya da çevrilecek. Yunanistan baskısı için oradaki dönemi anlatan bölümleri biraz daha genişletiyorum.

Haberin Devamı

2006 yazı kariyerimin en zor dönemiydi

Haberin Devamı

Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye geçtiğiniz 2006 yazı hayli sancılı geçmiş. O dönemi nasıl atlattınız?
- Tartışmasız kariyerimin en zor dönemiydi. İmza süreci saten sorunluydu. Beşiktaş kulübünden çıkarken bütün kameralar plakamı gösterdiğinden bir-iki kez çizildi otomobilim, baktım yakacaklar, satmak zorunda kaldım. Sosyal hayatım çok etkilendi. Biraz paranoyak oldum o dönemde. Cep telefonum internete verildi. Günde 800 çağrı geliyordu. Birçoğuna da dilim döndüğünce derdimi anlattım. Ama inat ettim numaramı değiştirmedim.

Bir kamyon adamla gelirim

“2006’da Fenerbahçe kupa maçından önce ödemelerle ilgili bir sıkıntımız oldu. Antrenmana çıkmadık. İki saat sonra başkan geldi. Ödemelerin yarısının hemen, kalan yarısının da kupa maçından sonra yatırılacağını söyledi. Bu söz üzerine antrenmana çıktık. Antrenman sonrası Murat Aksu ‘Başkan ödemelerin yarısını yarın yatıracak, yarısını da kupa maçından sonra yatıracak. Ama eğer o kupayı alamazsak ben buraya bir kamyon dolusu adamla gelirim’ dedi. Aynı anda Sergen’le ikimiz ayağa kalkıp, ‘O bir kamyon adamınız burada iş yapmaz’ dedik ve çıktık odadan. Kupa maçından sonra  Murat Aksu bana sarıldığında, ‘Şimdi getirsenize bir kamyon dolusu adamınızı’ dedim. Hiçbir şey söylemeden güldü.”


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!