Hedef buzdağının görünen yüzü

"SİYASET yapma hakkımı kullanamıyorum."

İlk anda, tek bir kişinin feryadı gibi. Ama, sistemin özünü yansıtan bir itiraz.

AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn AKP’ye açılan kapatma davasına tepkili, "demokrasilerde parti kapatmaya yer olmadığını" söylüyor. Ayrıca, Türkiye-AB ilişkilerinin yara alacağını belirtiyor.

Bu açıklaması üzerine, Tekstil İşçileri Sendikası Başkanı Rıdvan Budak, Olli Rehn’e bir mektup gönderiyor. Orada doğru bir vurgu var.

SEÇİM VE PARTİLER

Budak
, parti kapatmanın "demokrasi zaafı" olduğunu yazdıktan sonra:

"Güçlü bir demokrasi, her şeyden önce, başta siyasi partiler ve seçim sistemi olmak üzere, her alanda demokrasinin eksiksiz varlığına bağlıdır.

Ülkemizde, demokrasiyi var etmekle yükümlü siyasi partilerin iç işleyişlerinde demokrasinin olmayışı, antidemokratik seçim yasası, demokrasimiz açısından daha büyük bir zafiyetin göstergesidir. Maalesef, AB’nin bu konularda yol gösterici değerlendirmesine rastlamadık."

Sistemin önemli iki ayağı, Siyasal Partiler Yasası ile Seçim Yasası. Ayrıca, hiçbir partide işlemeyen parti içi demokrasi. Sakatlığın özü bu.

Bunu bilmeyen yok. En iyi bilen parti liderleri. Çünkü uygulayan onlar. Aradan geçen otuz yıla rağmen, bu değişim için kimse adım atmıyor. AB de, buna ses çıkarmıyor.

Kaldı ki, Budak mektubunda altını çiziyor, AB’nin laiklik, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığına dönük, herhangi bir ilgisi yok.

BİREY KUTSAL

Batıda kutsal olan birey, devlet değil.
Demokrasinin özü, bireyin hak ve özgürlüklerine, onun kutsallığına dayanıyor. Bireyin kutsallığı arkadan geliyorsa, orada demokrasi topal. Demokrasi teorisinin ilk dersi.

Rıdvan Budak bunu dile getiriyor:

"Yıllardır sendikacı olarak görev yaptım. 1994-99 DİSK Genel Başkanlığı, 1999-2002 milletvekilliği yaptım. Şimdi Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanıyım. CHP’ye üyelik başvurum hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildi. Bu yüzden siyaset yapma hakkımı kullanamıyorum. Bu örnek bile tek başına ülkemizde en temel demokratik hak olan siyaset yapma hakkının engellendiğini göstermektedir."

Nerede bireyin kutsallığı? Kaldı ki, bu engelleme CHP ile sınırlı değil. AKP ya da MHP, hatta DTP ve diğer partilerde de, benzer engellemeler var.

AB’nin çıkışları, buzdağının görünen yüzüne ait.

Karadeniz’i işgal planı

ENERJİ kaynaklarının geçiş hattı Karadeniz. Amerika burayı denetim altına almak istiyor.

NATO Bükreş zirvesinde Başkan Bush, Ukrayna ile Gürcistan’ın NATO’ya alınması için canını dişine takıyor. Bu iki ülke NATO üyesi olursa, Rusya hariç, Karadeniz NATO Gölü’ne dönüşüyor. ABD, NATO üzerinden Karadeniz’i işgal etmiş, enerji yollarını denetime almış oluyor. Rusya’ya gözdağı.

Ancak, Almanya ve Fransa Bush gibi düşünmüyor. Onlar Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı. Neden? Rusya’yı küstürmek istemiyorlar. Neden? Enerjilerinin yüzde kırkı Rusya’dan geliyor.

Her zamanki gibi, bitmek bilmeyen kendi dertlerimizle meşgulüz. Oysa, hemen yanımızda bizi de çok yakından ilgilendiren önemli adımlar atılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları