HAYATI SONLANDIRMAK – DÜNYAYI DURDURMAK!

Sabahın 4’ünde kaçan uykum, yetmeyecekmiş meğer güne sersem sersem başlamama. Kaçan uykumu geri getirmeye çalışırken okuduğum haberle bir tokat daha yiyerek sersemlemek… Zaten serseri serseri dolaşıyorduk hayatta ama bu tokatla gelen sersemliğin, insanı hayretler içinde bırakmasının yanı sıra artık her şeyi beklediğimizi ve dünyada karşılaştığımız her durumun ve her olayın artık bizi şaşırtmayacağını öğrenmek…

Haberin Devamı

Radikal’den Ömer Erbil’in haberini diyorum.

“Başbakan tarafından özelleştirileceğinin duyulmasıyla ilgili kararın ardından Bakanlar Kurulu’nda gündeme alınan 'Devlet Tiyatroları'nın geleceği için iki ayrı taslak çalışma yürütülüyor. Radikal, Başbakanlık ve Kültür Bakanlığı'nın iki koldan yürüttüğü taslaklara ulaştı. Birinci senaryo DT'yi kapatırken, ikincisinde yola sözleşmeli sanatçılarla devam ediliyor.

Tiyatroların özelleştirilmesi ile ilgili hem Başbakanlık hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı ayrı çalışma yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül’ün koordinasyonunda Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, Opera ve Bale Genel Müdürü ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ortak bir yasa tasarısı hazırladı. Bu taslağa göre Devlet Tiyatroları (DT) kapatılmıyor, sanatçılar sözleşmeli hale getirilip, repertuvar kurulu oyunlara müdahale ediyor. Diğer yandan Başbakanlık’ta ise Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı başkanlığında bir başka yasa taslağı hazırlanıyor. İşte bu çalışmanın ayrıntıları Kültür Bakanlığı’nın hazırladığı taslaktan çok farklı: DT kapatılıyor, sanatçılar emekli oluyor, emekliliği gelmeyenler ise evlerinden maaşlarını almaya devam ediyor.

Haberin Devamı

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Şehir Tiyatroları’nın yönetmeliğini değiştirmesiyle başlayan tartışma Başbakan’ın “Tiyatroları özelleştireceğiz” sözleriyle tırmanmıştı. Bunun üzerine Devlet Tiyatroları’nın özelleştirilmesi için hükümet düğmeye bastı. Bakanlar kurulunda tartışılan tiyatroların özelleştirilmesi için kanun taslağı Kültür Bakanlığı’na havale edildi. Bakanlık bu konuda yasa taslağını Bakan Ertuğrul Günay’a sundu. Bu taslağa göre DT’de kadrolu sanatçıların özlük hakları korunacak ve bundan sonra kadrolu sanatçı alınmayacak. Emekliliği gelen personel yüksek tazminatla emekli edilecek. Kalan personel ise yıllar içinde eritilecek. DT bünyesinde bir repertuvar Kurulu oluşturulacak, oyunlar bu kurulun süzgecinden geçecek. Devlet Tiyatroları, Kültür Bakanlığı bünyesinde varlığını sürdürecek.

Diğer yandan Başbakanlıkça görevlendirilen Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı başkanlığında hazırlanan yasa taslağı ise Kültür Bakanlığı’nca hazırlanan taslakla taban tabana zıtlıklar oluşturuyor. Uluslararası Tiyatro Festivalleri Enstitüsü Başkanı Refik Erduran’ın fikirlerini de alan Avcı’nın hazırladığı taslak metninde Devlet Tiyatroları tamamen kapatılıyor.”

Haberin Devamı

Tiyatro ve oyuncularla ilgili yapılan açıklamanın devamında sıralanan maddelerin yanı sıra Refik Erduran’ın konuyla ilgili söyledikleri can acıtan cinsten…

Refik Erduran (Uluslararası Tiyatro Festivalleri Enstitüsü Başkanı) “Böyle gitmeyeceği belliydi. Özelleştirme bir dil sürçmesidir. Kimse zarar eden bir kurumu satın almaz. Belki özerkleştirme denebilir. Nabi Avcı Bey beni aradı. Bir rapor şeklinde değil, bir sohbet gibi fikirlerimi aktardım. Yıllar önce DT’de bir reform yapılmalıydı. Tiyatrocular kurumlarını iyileştirmek yerine birbirlerini yemeği tercih ettiler. Tiyatronun bu haliyle gitmeyeceği belliydi. Tiyatrocular bir takım formüllerle kendi sorunlarını çözmeye çalışabilirlerdi. Bir boşluk oluşturuldu. Politikacılar da bu boşluğu doldurdu.”

Haberin Devamı

Mesele onun veya bunun söylemiş olmasından çok böyle bir kararın alınmış olması.

Her şey bir yana bunu söyleyenin bir oyun yazarı olması da ayrıca düşündürücü ve üzücü tabii.

Ki tiyatro; yaşamdaki iyiyi – kötüyü, insanları hayata katarak ve onlara gerçekleri en rasyonel şekilde sunarken hayatı yok edip sonlandırmak, insanları rasyonel olmayan sularda boğmak hangi toplumun coğrafyasında görülmüştür bugüne kadar?

Geçtiğimiz günlerde değerli yazarımız Nedim Gürsel’le sohbet ederken, konu ideolojilere geldiğinde, Gürsel, ‘Artık ideolojiler yok. Bugün, din 21. yüzyılın başında ideolojilerin yerini aldı. Artık muhafazakarlık bir erdem sayılıyor günümüzde. Ama başkaldırılınca bazen bir erdem olduğu unutuluyor’ cümleleri durumu ne kadar doğru anlatıyor değil mi?

Haberin Devamı

Namık Kemal’in ‘Tiyatro, eğlendirirken düşündüren bir eğitim aracıdır’ demesi bir yana insanı hayata katarak yönlendiren, nefes aldıran, gerçekleri daha da iyi gördüğümüz bir yaşamı yok etmek, dolayısıyla bu dünyayı durdurmak bu kadar kolay mı?

O halde;

Durdurun sahneyi ve dünyayı inecek var!


Not: Bugünkü yazımı başka bir konuda yazmıştım. Ama sabah Radikal’deki haberi okuyunca…

Yazarın Tüm Yazıları