Haftanın lalesi

Diğer şehirlere kokusu ulaşmış mıdır bilemiyorum -ki kokmayan bir çiçektir malûmunuz- ama şu geçtiğimiz hafta (8-15 Nisan) İstanbul’da lale haftasını idrak ettik.

Büyükşehir Belediyesi’nin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ince zevki eksik olmasın, bu aralar, kerli ferli başlığıyla: İstanbul Lalesiyle Buluşuyor!

Ben tabii art niyetli, huysuz bir hırt olduğum için...

Ha, bir de tabii altyapı çalışmalarına peyzaj şıklıkları kadar önem verilmemesinden dolayı canım Beyoğlu’nun mekánlarının iflasın eşiğinde olmasının, İstanbul’un en önemli "cadde"lerinden İstiklál Caddesi’nde, üstelik de Uluslararası Film Festivali’nin vuku bulduğu tarihlerde hálá krosa çıkmışçasına yürünebilmesinin, her Allah’ın günü trafikte cinnet eşiğine gelinmesinin de küçük tefek katkılarıyla... (Ki, şehrin ucubik yapılaşmasından dolayı bir tür karanlık bilimkurgu seti efekti yaratmasına değinmiyorum. Onu bir yana koyun... O bildiğimiz İstanbul... En az 5-10 hükümet boyu geriden sayın, ordan dikin...)

MİMARLIĞI ULUS KAVŞAĞI’NDAN BELLİ

2010 yılında Dünya Kültür Başkenti olması ihtimali bulunan İstanbul’un háline bakıp bakıp, nasıl olacak da olacak diye düşünüp düşünüp hicranlı gözyaşlarına gark oldukça; orasının burasının 1 milyon YTL’ye malolan 3 milyon adet lale soğanıyla donanmasına, içli köfte tadında hislenmeyi beceremedim.

Kendisi de bir mimar olan ve ne derece yetenekli bir mimar olduğunu bizzat çizmiş olduğu, yolu düşeni ülser kılan Ulus Kavşağı "proce"siyle kanıtlayan Kadir Topbaş, bizim dıngıllığımızdan olsa gerek, ne yapsa yaranamıyor, hep ama hep ve ah, maalesef, yanlış (!) anlaşılıyor zaten.

HER TERZİ İPEK KUMAŞ DİKEMEZ

Meselá Kartal ve Küçükçekmece için düzenlenen uluslararası proje yarışması için "yetersiz" oldukları gerekçesiyle altı yabancı mimara sipariş verip Türk mimarları davet etmeyince ve Türk mimarları kastederek "Her terzi ipek kumaş dikemez" deyince, uluslararası platformda takdir gören birçok mimarımızın da asabını bozmayı başardı.

Mimarlar, İstanbul Belediye Başkanlığı ile birlikte düzenledikleri "Mimar Sinan’ı Anma" etkinliğine, Topbaş’ı protesto etmek için katılmadılar.

Kadir Topbaş, Mimar Sinan’ın türbesine tek başına ziyarette bulundu ve çiçek bıraktı. (Ne desem boş; tam olarak bilemiyorum ama muhtemelen lale çelengi filan olsa gerek...)

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlgi Yüce Aşkun, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhçu, Prof. Dr. Hande Suher ve Behruz Çinici’nin de aralarında bulunduğu birçok mimar, Mimar Sinan’a saygılarını birkaç saat sonra düzenlenen ikinci bir törende, Topbaş’sız sundu.

Ki Behruz Çinici, Sinan Ödülü sahibi; mesleki anlamda farklı dönemleri, hatta farklı dönemlerdeki kişisel ilişkileri, pek çok farklı açıdan farklı şekillerde tartışılabilir ancak Türk mimarisindeki etkisi yadsınamaz bir mimardır. En azından mimari denen sanattan, Topbaş’tan daha iyi anladığı muhakkaktır. Ve epeydir başı, İstanbul Belediyesi’nin muhtelif yöneticilerinden yana ağrımaktadır. (O ki, bir yandan devlet erkánıyla yerine göre "fazla" iyi ilişkileriyle de tanınmaktadır...)

LALEYE DEĞİL DEVLET ADAMINA İHTİYACIMIZ VAR

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’den, Şişli Meydanı düzenlemesi ile ilgili sipariş edilmiş ve fakat gerçekleşmemiş bir projeden dolayı yaklaşık 45 milyarlık bir haciz alacağı var meselá... Dosyası mahkeme kararıyla birlikte çekmecede duruyor. Fakat o borç tahsil edilebiliyor mu, edilemiyor...

Neyse... Kaptırıp böööyle gideriz gitmesine ya, Sarıgül bir yana, Topbaş’tan bahsediyorduk. Ve lalelerden...

Behruz Çinici, yarışmaya Türk mimarların alınmamasını faşizan ve sömürge zihniyeti olarak değerlendirdi ve "Bizim laleye değil, gerçek devlet adamına ihtiyacımız var" dedi.

Oysa ki günahını alıyorlar; zira Topbaş yine yanlış anlaşılmış. Esasında kendileri "Herkes her projeyi çizemez" demek istemiş.

Ki yemin etse başı da ağrımaz; senelerdir muhallebicilikle iştigál eden bir mimarın şehrin en yoğun trafiğiyle hoşbeşte olan bir semtine nereye kadar kavşak çizebildiğini de görmedik mi; gördük...

GECEKONDUCULARIN LALE FİKRİ TAKİBİ

Ne diyor Topbaş: "Bu şehirdeki çarpık yapılaşmanın yüzde 90’ında mimarların, mühendislerin imzası var. Her biri proje çizdi, hangisi takip etti? Saygın mimarlarımız var, hocalarımız var, eserleri var. Ama çok az, bir elin parmakları kadar maalesef."

Bu soruyu şöyle sormak da mümkün tabii: "Bu şehirdeki çarpık yapılaşmanın yüzde 90’ında, gecekonduları yıkacağız diye gef gef gerinirken, o gecekonduların dikilmesine müsaade edenin KENDİSİ olduğunu unutan ya/ya da unutturmaya çalışan YÖNETİCİLERİN imzası var. Bunların kimileri, belediyecilikten kalkıp Başbakan bile olmuşturlar. Her biri onu bunu yaptı, hangisi takip etti? Çok az bile demek zor, eeeh, parmak hesabından anlamayanlar, toplamından bir avuç parmak çıkarabilir belki?"

Fakat Topbaş’ı bu muhabbetten hariç tutalım rica ederim. Kendilerini lale meselesinde, fikr-i takip açısından takdirle izliyoruz. Bir koca ay boyunca yaşayacak olan lalelerin varlığını, bir koca hafta boyu kutladık ya, daha ne isteyelim?

Gelecek sene 8 milyon lalemiz olacakmış. Gözümüz aydın derim...
Yazarın Tüm Yazıları