Sevgili Hocam, köşenizi okumadan duramıyorum. Posta Gazetesi’ni elime aldığımda manşete bile bakmadan sayfanızı açıyorum. Okudukça yerlere yatıyorum. Hocam yazdıklarınız karşısında hayrete düşüyor, kendimi fazla sıradan buluyorum. Kantarın topunu iyice kaçırdım, yazılarınızın Top 10’larını falan hazırlıyorum. Normal mi? Başkasının müşkülüne hem gülüyor, hem de suçluluk duyuyorum. Gelen sorular kadar, hatta bazen daha çok, sizin cevaplarınıza, yorumlarınıza gülüyorum.