El Selam Dernegi

el-selam-dernegi’a ait tüm site haberleri

Kadıköy yükseliyor çünkü insanın ruhuna sesleniyor...

Kadıköy yükseliyor çünkü insanın ruhuna sesleniyor...

Kadıköy’de sokaklar kalabalık ama insanlar sakin. Herkesin keyfi yerinde... Kimseyi geri çevirmiyor Kadıköy... Cebinde herkes için bir şeyler var: İsteyene deniz, isteyene İstanbul’un en güzel günbatımı, isteyene sereserpe uzanabilecekleri çayır çimen, isteyene Yeldeğirmeni ve Moda’nın yeni dalga kafelerinde dertsiz tasasız muhabbet... Çocuklar için koşup oynayacak alan, gençler için özgürlük, yaşlılar için rahatsız edilmeden nefes alma imkânı... Kadıköy’ün gündüzü böyle yaşanıyor. Bir de gecesi var. Yepyeni barlarından kimisi gizli hazine değerinde restoranlarına, açık hava meyhanelerinden İstanbul’un yeni ve dinamik sound’unun üretilip sergilendiği konser salonlarına, giderek daha büyük bir kitleyi kendine çeken Kadıköy gecesi... İlçenin, İstanbul’un cazibe merkezi haline gelmesinde bir sır var muhakkak. Beyoğlu’nun sönükleşmesi mi, Gezi olaylarından sonra kültür-sanat ekseninin yer değiştirmesi mi, başka türlü bir şehir anlayışının giderek yerleşmesi mi? İşte bir cevap... Kadıköy merkezli dergi Bant Mag.’ın kurucularından James Hakan Dedeoğlu ve Aylin Güngör, “Burada bu kadar yoğun bir kültür-sanat üretiminin ve tüketiminin olması ne anlama geliyor” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Şehrin diğer semtlerinde bir şeylerin yanlış gittiği anlamına...”Peki Kadıköy’de doğru giden ne? Ya da tam aksine, bu yükseliş bazı Kadıköylülerin artık orada barınamamasına, örneğin Fikirtepe’de olduğu gibi kenara itilmesine mi neden oluyor? Sokakları dolaştık, ilçenin sakinleriyle ve onu çekim merkezi haline getiren aktörlerle konuştuk, geniş bir dosya hazırladık.

#Kadıköy
Beyoğlu asla bitmez sıfırı tüketse bile bir gün yeniden canlanır

Beyoğlu asla bitmez sıfırı tüketse bile bir gün yeniden canlanır

Hayatta en sevdiğim yer hep İstiklal Caddesi oldu. Taksim’den aşağı kaptırdım mı, içimi heyecan kaplar, o hava, o renk cümbüşü kalp atışlarımı hızlandırırdı. Beyoğlu’nun karnavalımsı ortamında, insanlar kaybolur, eşitlenir ve her seferinde yeni bir maceraya atılırdı. Biliyorum, pek çoğunuz için de öyle, Beyoğlu canımızı yakan, kişisel bir mesele. 2000’lerin ortasındaki ‘altın yıllar’da burası Avrupa’nın en gözde semtlerinden biriydi. Newsweek dergisi “Cool İstanbul: Avrupa’nın en havalı kenti” kapağıyla çıktığında, kimsenin umurunda olmamıştı. Bundan şüphemiz yoktu ki... Ve başrolde Beyoğlu vardı. Peki sonra ne oldu? Sert bir düşüşe geçti. Sokaktaki masaların kaldırılması, sembol mekânların kapanması, Gezi olayları ve terör saldırılarından sonra bir süre hayalet şehre dönüştü. Batılı turist kayboldu, boşluğu Arap turist ve mülteciler doldurdu. Meyhaneler kebapçı, barlar nargileci oldu. Sokakta Türkçeden çok Arapça duyulmaya başladı. Ve ayağını kesen kesim, “Beyoğlu bitti, Ortadoğululaştı” noktasına geldi. Bu doğru mu? Yaşanan dönüşüm ne ve arkasında ne var? Açık bir kafayla gittik, haftalarca çalıştık... Esnafla, tarihçilerle, mimarlarla, sanatçılarla konuştuk. Ara Güler’e de kulak verdik, İranlı sokak müzisyenlerine de... Beyoğlu Belediye Başkanı’yla Tarlabaşı’ndaki lüks inşaatları da gezdik, tam dibindeki mültecilerin gecekondularına da konuk olduk...En önemli şey kulak vermek, anlamak ve şehir hakkına sahip çıkmak... Beyoğlu’nun kaderi Türkiye’nin de kaderi. Dört gün sürecek yazı dizimiz hafta içi Hürriyet’te devam edecek. Haydi, hep beraber Taksim’den aşağıya bir süzülelim...

#Beyoğlu